Mustafa Kemal’in cumhurreisi olup tüm yetkileri elinde topladığı Tek Adam’lığının ilk yanlış adımı bin yıllık Kur’ân alfabeli yazımızı kaldırıp latin harflerini getirmesi olmuştu.
Bu ilk devrimbaz yanlış bizi ceddimizden, kültürümüzden, dinimizden kopardı. Bir daha iflah etmedik. Adeta Türkiye olarak o Kur’ân harfleri bizi çarptı.
M. Kemal paşa bir karatahta önüne geçip poz verdi, latin harflerinin ilk öğretmeni (başöğretmen) olarak. Bu (bence montaj, uydurma) resmin altına yıllarca (hálâ devam ediyor) “Öğretmenler yeni nesil eseriniz olacaktır” diye yazıldı. Ve her 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde[1] defalarca tekrar edildi, tebriknamelere yazıldı.
Yeni nesiller maşallah. Öğretmenleri (muallimler değil) öyle güzel eğitmişler, öğretmişler ki evlere şenlik. Dün akşam balkonda otururken gözümün önünde iki otomobil çarpıştı. Biri tali yoldan son sürat gelip anayoldan geçmekte olana bindirdi. Şükür ki yaralanan yoktu. Birinin omuzu incinmişti o kadar.
Baktım hepsi genç. Çarpan otomobildeki çocuk daha 20 yaşında var yok. Diğerleri de en fazla 30’unda. Gerçek bir bilirkişiye sorarsanız, dikkatsizlik, görgüsüzlük, eğitim zaafiyeti, zekâ kıtlığı diyecek, size eğitim sisteminin resmini çizecektir.
GÜZEL OLAN: Otomobilden inen iki genç, çarpan gence saldırmadı. O da “ben hatalıyım, özür dilerim” falan dedi. Kaza cep telefonlarıyla fotoğraflandı ve yürüyemez hale gelmiş araç çekici ile alındı, herkes yoluna gitti.
* * *
Önce ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Türkiyenin, Suriyede “ABD askerlerinin konuşlu olduğu bölgede” PKK/YPG terör örgütünü hedef aldığını (vay be bilmiyorduk) belirterek “Suriyenin kuzeyinde, Irak’ta ve Türkiye’de tırmanan gerilimden derin endişe duyulduğunu” ifade etti.
Pentagon’un sözcüsü Patrick Ryder yazılı açıklama da yaparak Türkiye’nin hedef aldığı PKK/YPG terör örgütü unsurlarını “yerel ortak” olarak tanımladı.
Tehditler, gereği için adım atılmadıkça laftan ibâret kalır. ABD bunu biliyordu ve gereken adımları atmaya başladı.
Stratejik gelişmelere kafa yoranlar Pentagon tarafından ifade edilenlerin subliminal (bilinçaltı, hemen görülmeyen) cihetini de görmüşlerdir. Türk istihbaratı da gördü ve (millî güvenliğimiz için) harekâtlara devam ettik, kararlılığımızı ABD’ye rağmen sürdürdük.
Ryder, ABD politikasını tek başına yürütmüyordu. Yoksa lafını “ateşkesi sürdürmek için Türkiye ve yerel ortaklarımızla (PKK, PYD terör örgütleriyle) görüşmeye devam edeceğiz” diye bitirmezdi.
Hani deriz ya insànda biraz utanma olmalı diye. Devletler de milletlerinin, yàni kendi insànlarının müesses nizamlarıdır. O hâlde devletlerin de biraz utanma ve sıkılmaları olmalı değil midir?
ABD’de bu yoktur. Rusya’da, Çin’de, İngiltere ve Fransa’da da yoktur. Zira onlar iri devletlerdir ve “biz ne diyorsak odur…” derler.
Muhterem okurlarım, tanıdınız, bendeniz asla parti, lider yalakalığı falan yapmam. Fakat şurası bir gerçek ki, TC (Atatürk dönemi dahil) izzetli bir dış politikaya ancak sayın CB Erdoğan (ve Ak Parti) iktidarında kavuşabildi.
Sayın Erdoğan’ın dünyada geniş yankılar uyandıran “dünya beşte büyüktür” veciz sözü de millî izzetimizin zirve ifadesi olmuştu. Dünya’nın merak ettiği ise ABD buna pabuç bırakacak mıydı? Bırakmazdı, netekim bırakmadı da…
İstiklâl Caddesi bombası ilk eylemli ihtardı. Yàni “pabuç bırakmadık, ayağınızı denk alın” diyorlardı. Hemen mukabele ettik, Pençe-Kilit Harekâtı müthiş bir cevap oldu. Tam 800 itini kaybetti ABD. Terör örgütü ise açıklama yapacak mecâli bile bulamadı, zirvede hayli kayıpları vardı çünkü…
Sonra Pentagon masaya (Türkiye’deki bir ajanı ile) «kimyasal silah» meselesini koydu. Rezil yalanı en etkili şekilde serviis etmenin yollarını araştırdılar. En fazla ne olurdu? Çamur at izi kalsın olurdu.
Hem ortada Norveç ve İsveç gibi terörsevicilikte kendilerinden hiç de geri kalmayan iki devletin NATO’ya girmesi meselesi vardı. Belki «kimyasal silah» kozuyla köşeye sıkıştırıp bunu da sağlayabilirlerdi.
İşte ABD’nin meşhur Pentagon’u budur. Dünya döviz kurlarını bile bunlar belirliyor diyeceğiim de bazıları şimdi “yok artık” der. Neyse ben yazımı Türkiye devletiyle, milletiyle çok sıkı durmalı diyerek bitireyim. 24.11.2022
——————————————–
[1] Harf inkılâbı 1 Kasım 1928 tarihinde yapılmış, 24 Kasım tarihi ise, M. Kemal paşanın Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği”ni kabul ettiği gün gerekçesiyle 12 Eylül darbesini yapan cunta tarafından Öğretmenler Günü olarak ilân edilerek o tarihten itibaren kutlanmaya başlamıştı.
YORUMLAR