Dünyaya ne kadar aşıksınız? Yaşamaya ve asla ölmemeye.. Dünya üzerinde kalıcı bir hüküm sürme isteğine ne kadar bağlısınız? Belki insanız ve zamanın esiriyiz. Ve gün geçtikçe ölümün soğuk gerçekliğine daha da yaklaşıyoruz. Ama bazıları asla ölmeyecek, bazıları asla unutulmayacak. Onlar yaşamın kısalığı üzerine derince konuşup hayatı ölümle barıştıranlar ve iz bırakanlar değil mi?
Zaman su gibi akıp giderken, saçlarımız her gün bir ton daha beyaza yaklaşırken en çok neyi unutuyoruz biliyor musunuz? Barışmayı, ölümle barışmayı unutuyoruz. Kendimizi bu barışın elçisi yapacak gücü içimizde bulamıyoruz. Çünkü yaşadığımızı sanıyoruz. Aynada saatlerce bakıştığımız benlik üzerinden hayaller kurarken tek çabamız süs edinmek oluyor. Ne bir gerçek çaba, ne bir gerçek azim gösteriyoruz.
Yaşamın kısalığı üzerine konuşmalıyız. Saatler her zaman altmış dakikadır. Ve dakikalar da her zaman altmış saniye. Ancak hayatın belirli bir süresi yoktur. Aniden çalan o ürkütücü ve rüyadan uyandıran alarm gibidir hayatın sonu. Nerde olduğunuzu idrak edene kadar, nerede olmadığınızı bile bilemezsiniz.
Tükeniyoruz, git gide daha da tükeniyoruz. Metalara olan aşkımız son bulmazken, yaşama olan aşkımız gelip geçici sanki. “Sonunda ölüm var, yaşamak ne diye” der gibiyiz. Nerden bakarsanız bakın acınası bir düşünce bu. İlk kısımda “faydacılık” kefesinden bahsetmiştim. İçini salt fayda ile doldurduğumuz, çıkardan ve kötülüklerden uzak bir “faydacılık” kefesi.
Gelin dolduralım o kefeyi. Bıkmadan ve usanmadan… El alem ne der diye düşünmeden… Aksi halde umut da kalmaz, ölümle de barışılmaz. Victor Hugo’nun ünlü yapıtında “Hepimiz ertelenmiş bir ölüm cezasına mahkumuz” der. Doğru değil midir?
Hayat gülerken ağlanacak, ağlarken gülünecek kadar kısa ve karmaşıktır. Acılar hafif olmasa bile unutuluş bakidir. En büyük acıların bile bazen derin çukurlarda kaldığını görmediniz mi? Buna karşın hala ölümle barışmadınız mı? Ne diye?..
Yaşamın kısalığı üzerine konuşun, yaşamak üzerine değil. İnsan öyle veya böyle yaşıyor, bir yaşamda binlerce kez yaşıyor. Ama bir kez ölüyor. Koca bir yaşamda bir kez…
instagram: bahadirralemdaroglu
YORUMLAR