Ahmed Cevdet Paşa’yı (Tezakir’i) okurken hasseten devlet memurlarıyla olan (dün verdiğim sahifesindeki) bahiste yüzüm kızardı böyleleri namına…
Bugün de aynı değil mi? Hem işlerini adam gibi yapmaz hem de milleti hakîr görür bu takım. Devletin parasını zıkkımlanırken o paranın asıl sahibinin hakîr gördükleri millet olduğunu akıllarına getirirler mi?
Getirmezler… Öksüzün yetimin hakkı konusundaki edebeyatı bile sevmezler.
Tevfik Fikret, güzel paylamıştı bunları:
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nâdî-i ni‘am, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Muhterem okur, atalarımızın her biri hikmetli binlerce sözünden olan “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” veciz sözü de durduk yere çıkmadı değil mi?
Cibilliyetleri domuz misâli bozuk olanlar devlet malını Allah’tan korkmadan, kuldan utanmadan yer, üstelik bunun da hakları olduğunu vehmederler!. Bendeniz de bu hissiyatla Tevf1ik Fikret seviyesinde olmasa da şöyle dedim:
Utanma hissi olur insànda, utanma,
Utanır da bir lokma olsun yutamaz
Utanır terketmekten milleti nisyâna
Milleti açlıktan düşmüşken isyâna
Bu iktidar zamanında evet güzel şeyler çokca yapıldı. Ancak birkaç kötü iş, yahut bir zümrenin pisliği bütün bir kitleye mal edilir, edilmiştir. Kaldı ki bunlar sayıca hayli kabarık bir gürûh-i lâ yüflihûn. Geçmişte iğrendiğimiz bazı bozukluklar yeniden zuhur etti: Devletin hazinesi, eski tâbirle beytûlmal talan edildi.
Ortalık nice türedi zenginle doldu. Bunların hangi surette, nasıl zenginleştikleri ise yaptıklarından belli. Yahu şu arazi aracı gibi dört çekerli, otomobillerine bile hadi neyse dedik de, bizzatihi devasa arazi aracı da neyin nesi? Yuh diyelim de yeterli olur mu bir yuh?
Pekâlâ bunların girdiği memuriyetlerden bir hayır beklenebilir mi? Bunlar Ahmed Cevdet Paşa’nın, “…devletin envâ’-ı müşkilâta düşmesine sebeb olan me’mûrlar ile memleket idâresi kaabil olamayacağı…” dediği türden memur değiller midir?
Evet, elbette öyledir nesli kuruyasıcalar.
Barış, uyum, uzlaşma içinde yaşayanlara bir sözüm yok… Var olsunlar, sağ olsunlar, iyi olsunlar… Lakin uyumsuz, yiyici, haramzade gruplar yüzünden Türkiye gemisi delinip batabilir.
Atatürk zamanında sokaklarda LGBT nümayişleri yapılabilir miydi? Alimallah devletin memurları bunların canına okurlardı. Şimdi LGBT karşıtı protesto yapılıyor ve birileri buna bile tahammül edemiyorlar!
Günümüzde bazı militan ve agresif Atatürkçüler, Atatürk’ün asla tasvip etmeyeceği LGBT türü sapıklıkları bile destekliyor, gûya bizlere çağdaşlık taslıyorlar. Oysa Avrupa da Amerika da, bütün çağdaş ülkeler de bunlardan şikayetçidir. Hiçbir millet yahut halk neslinin bozulmasını, sapıkların artmasını istemez.
Sapıklık hazreti Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bile oldu. Lâkin hiçbir devirde sapıklık, cinsel bozukluk savunulacak bir iş olmadı.
Günümüzde bazıları bu işi bilerek (taammüden) yapıyor ve kanunlarda boşluk olduğu için de hak ettikleri cezayı görmüyorlar!
Bu gidişat devleti de ülkeyi de batırır. Âcil önlem alınmalı. 24.09.2022
YORUMLAR