HELALLEŞME VE AFFETME
Helalleşme, bozulan ilişkilerin yeniden yapılanması için önemli bir değerdir. Helalleşme yapılmadan ilişkilerin devam etmesi tozu toprağı örtmek için üzerine halı sermeye benzer. Ne kadar halıya bassan da o tozlar hep oradadır ve zamanla yüzeye çıkar.
Helalleşmeye gidilirken taraflar öz eleştiri çerçevesinde hareket etmelidir. Tarafların karşılıklı veya tek taraflı hak ihlalleri kul hakkı düşünülerek dikkate alınması gerekir. Kul hakkını düşünmek ahlaki bir davranıştır.
Günümüzde özellikle bir çok travmanın temelinde geçmiş yaşam deneyimlerinin etkili olduğu bilinmektedir. Bireyin yaşamının bir bölümünde değersizlik duygusu yaşamış olması, onurunun kırılması gelecekteki ilişkilerini, başarılarını, sağlığını etkilediği düşünüldüğünde helalleşmenin önemi daha da iyi anlaşılmaktadır.
Gerçek bir sulh helalleşme ile gerçekleşir. İçsel bir tövbe ve gerçek bir pişmanlık barındırmalıdır. Verilen maddi veya manevi zararları giderme niyet ve samimiyetini göstermelidir.
Helalleşme her iki tarafı da yüklerini hafifletir ve özgürleştirir. Kul hakkının hesap gününde günah olarak ağırlığı bulunmaktadır. Nisâ Suresi; 36. Ayete göre “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”Diye buyrulurken Efendimizin ise bu konuya ilişkin tavsiyesi şöyledir.
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin!”(1) İlgili birçok ayet ve hadise baktığımızda hesap günü kaygısı taşıyanların helalleşme konusunu gündemlerinde tutmaları önemli bir husustur.
Affetmek ise en az helallik isteyen taraf kadar kişiyi özgürleştirir, bedeni hafiflettirir. Öfke ve kin biriktirmek ve bağışlayamamakla oluşan duygusal yük, vücutta stres oluşturur. “ “Yapılan klinik araştırmalarda negatif duyguların kişinin psikolojisine ve fiziksel sağlığını bozduğunu ortaya çıkarmıştır.”(2)
Halk arsında “kalp kırmak” mecaz anlamda kullanılsa da gerçek anlamda duyguların kalbe olan etkisine yönelik yapılan bilimsel araştırmalar, olumsuz duygulardan ilk etkilenen organın kalp olduğu yönündedir.
Şişirilen egolar ve zararlı düzeydeki benlik duygusu zaman zaman öz eleştiri yapmayı engeller. Böyle olunca da sosyal barış sağlanamaz ve yahut ilişkiler samimiyetten uzak yüzeysel olur.
Sonuç olarak dünyadaki tüm hesaplar ahiret hesabının yanında çok küçük hatta değersizdir. Kimsenin bir diğerinin üzerinde ruhsal ve bedensel hasar bırakacak söz ve davranışta bulunmaya hakkı yoktur. Helalleşmek ve affetmek öncelikle bireyin kendisine ve bedenine yaptığı bir iyiliktir. Bunu yaparken de kendini, duygu ve düşüncelerini iyi ifade edebilmek ve dürüst olmak yeterlidir.
Selam ve saygılarımla
(1) (Buhârî, Mezâlim, 10; Rikâk, 48)
(2) Nevzat Tarhan( Güzel insan modeli)
YORUMLAR