Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

ANLAŞAMIYORUZ

Konuşma dili başka, yazım dili başkadır. Yazım dilinde daha fazla kelime kullanılır. Konuşurken üçyüz beşyüz kelimelik iletişim, çarşı Pazar Türkçesi yeterli olsa da yazımda bu fevkalade yetersizdir.

Hani meşhur laftır, Farsçada “Men çe guyem, tamburem çe zened?” (ben ne söylerim, tamburam ne çalar?) Birinin beyan etmek istediğiyle muhatablarının anladıkları arasındaki farkı ifade eden bir sözdür bu.

Bugünün Türkiyesinde lisan garibdir. Kelime haznesi kıttır insanlarımızın. Lisanımız üzerindeki tahribat öylesine korkunçtur ki daha dünün fikir kitaplarını anlamakta zorluk çekiyor yeni nesiller.

Geçen bir yazımda “açın Peyami Sefa’yı okuyun” demiştim. Nasıl okusun garipler? Peyami Safa’da bile bir sayfasında on kelime çıkar anlayamayacakları cinsten.

Yahya Kemal (Beyatlı), meşhur Deniz Türküsü’nde “insan âlemde hayal ettiği nisbette yaşar” der. Hayal etmek hiçbir şey bilmeyen, bilgi ve görgüsü kıt bir insan için ne çapta olabilir ki? Hayal bile görgü ve bilgi işi.

Konuşurken biz şuurunda olmasak da beynimiz anlatığımız meselenin imajlarını (sahnelerini) film şeridi gibi izlemekte, o görüntüleri tarif ederek ilerlemektedir. Muhatab(lar)ın zihnine bunları ne nisbette aktarabiliyor isek muhabbetimiz, sohbetimiz o denli verimli olacaktır.

Mesele de burada başlıyor. O sahnelerden birinde mesela Plevne olsun, siz de muhatabınız da elbette Gazi Osman Paşa’yı görmediniz ancak siz tarih şuuru olan biri olarak onu muhteşem bir paşa olarak tasvir edersiniz muhatabınız cahilse onu sıradan bir zabit gibi düşünür.

Size bir tavsiyede bulunayım:

Çocuklarınıza okuma zevki aşılayın. Mesela falanca sokağı anlatmaları için ellerine bir kağıt kalem verin. Okuma zevki kazandıktan sonra aynı işi bir daha yaptırın ve aradaki farkı görün.

İlkinde “Sokağın başında bir apartman var onun yanında bir apartman daha…” gibilerden bir basitlik, ikincisinde “Sokağın başında balkonları geniş, denize nazır nefis bir manzarası olan beş katlı bir apartman, yanında yine denize bakan, fevkalade güzel çiçeklerin balkonlarına ayrı bir güzellik kattığı başka bir güzel bina yer alıyor…” gibi daha seviyeli ve tafsilatlı şeyler yazacaklardır.

Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

BOYKOT MESELESİ

Boykot, İsrail Terör devletinin Gazze zulmünden sonra siyonistlerin ürettiği malları almamak üzerine müslümanların öncülüğünde başlatılan eylem.

Esasen Gazze işinden önce de bendeniz bu hain siyonistlerle hiçbir sahada alışveriş yapılmasını istemiyordum ve şahsen yapmıyordum.

Belli bazı kişiler veya teşebbüslerle iş, alışveriş yapmamaya yönelik anlaşmalar, davranışlar bütününe boykot diyoruz.

Boykot yapılan teşebbüsler piyasa gücüne sahipse bu davranışları yasaklanabilmektedir. Bu şekildeki grup boykotları örneğin bir fiyat tespiti anlaşmasına yönelik olarak kullanılıyor olabilir.

Fakat bugünkü boykot İsrail terör devletinin faşist siyonist davranışıyla alakalıdır ve İslâm dünyası bu konuda hemfikirdir. İsrail cezalandırılmalıdır.

Nus ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. İsrail siyonist devletine karşı islam âlemi birlikte caydırıcı olabilmek zorundadır. Birlik olabilirsek iki sille yeter. 15.03.2025

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER