Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Zümrüt Aysun Caba

Fakir bir Ülke olmak İstemiyorsak

Fakir bir Ülke olmak İstemiyorsak

Her birimiz ayrıyız bunu bilmeyen yoktur. Hep deriz ya her birimizin parmak izleri birbirinden farklı diye… Yani her birimiz “özel” bireyleriz…

Ama bu hayata geldiğimizde her birimiz farklı koşullarda geliyoruz. Farklı ülke, farklı şehir, farklı semt, farklı aile, farklı okul, farklı öğretmen…

Her şart tamamen aynı olsa bile, ikizlerde olduğu gibi mesela, o zaman da algıların farklılığı giriyor devreye…

Kimimiz zengin, kimimiz fakir.  Kimimiz zeki, kimimiz biraz kıt akıllı. Kimimiz fırıldak, kimimiz masum. Kimimiz kindar, kimimiz dost canlısı. Kimimiz almayı sever, kimimiz vermeyi…

Kimimiz meraklı, kimimiz olduğu gibi kabul eden. Kimimiz soran, kimimiz anlatan…

Hiç dikkat ettiniz mi dünya küresi üzerinde yer alan rüzgarların bir döngüsü, bir yönü vardır. Hani poyraz, karayel vs.   Diye tanımlarız. Bunların yönleri farklı ve düzenlidir. Tıpkı havada ki gibi denizlerdeki akıntıların da döngüsü ve yönü vardır. Ve onlarda düzenlidir.

Yıldız ve gezegenler de döngü ve düzen içindedir.

İşte biz İnsanoğlu da bu farklılıklarımızı törpüleyerek bazen de ilerleterek ortak bir döngüye kavuşmaya çalışırız. Huylarımızı alışkanlıklarımızı ortak döngüye uydurmaya, ortada bir yerde, ya da genel resimde bize en uygun olan benzerlerimizle uyum içinde olmayı hedefleriz.

Bilerek ya da bilmeyerek. İsteyerek ya da istemeyerek.

Bile isteye yapabilmek en kolayı, en konforlusudur. Tebessümle karşılarsın her bir sorunu ve kendi kendini yenersen bir üst basamağa ya da bir sonraki konuya adım atarsın. Hem de kolaylıkla…

Ancak… Eğer bilgisizsen ya da öğrenmeye ve yapmaya gönülsüz isen işte o zaman acıların alasını çekersin. Hayat sana öyle bir öğretir ki…

Deneyebilirsiniz… Mesela sevmediğiniz bir işi yapmadan önce, bitirince büyük ve güzel bir ödül kazanacağınıza ikna edin kendinizi. İşi yapma aşamasında eğer imkân varsa sevdiğiniz bir şarkıyı mırıldanın mesela: Bir de bakmışsınız o işkence gibi görünen iş olmuş bitmiş bile. Hiç işkence gibi gelmeden, kolayca…  Sadece zaman alır o kadar. Evet inanmayanlar ya da daha önce acı çekerek bir şey öğrenmek zorunda kalmayanlar bir denesin bu yöntemi.

Evet işte asıl mesele bütünün uyumlu bir parçası olabilmek.

Tıpkı kilimdeki ilmeler gibi. Her bir ilmek sıradandır. Hepsi tamamen aynıdır. Kimi erken kimi daha sonra atılan ilmektir, ancak bittiğinde ortada bir kilim vardır.

Hiçbir ilmek diğerinden daha az ya da daha fazla işlem görmez. Hiçbiri diğerinden daha az değerli değildir. Her biri önemli, gerekli ve değerlidir…

Biz insanlar da her ne kadar farklı yollardan geçsek bile günün sonunda ya da daha belirgin olarak “ömrün sonunda” aynı işlemlerden, aynı çilelerden geçmiş oluruz. Adalet vardır.

Dediğim gibi isteyerek ya da kabullenerek öğrenilen bir süreçteki acı ile; zıtlaşarak ya da reddederek öğrenilen süreçteki acılar çok ama çok farklıdır. Her ne kadar başlangıç noktalarımız farklı da olsa aldığımız yol ve işlem aynıdır. Kimi şikâyet eder dünya aleme duyurur, kimi içine atar herkes onu güllük gülistanlık içinde yaşıyor sanır.

Sıradan bir ilmek olduğumuz gerçeğini kabullendiğimizde yerimizi almış bu dünyada kalıcı olmuşuz demektir.

Her birimiz değerliyiz kıymetimizi bilelim.

Selam ve saygılarımla

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER