Bu haftaki ‘Gerçek Gündem’in konusu, Hanönü ilçemizde bulunan maden ocağı…
Hanönü gibi küçük bir ilçemizde yatırım yaparak ilçe ekonomisine ciddi katkı sağlayan bu maden ocağına kimsenin bir sözü yok. Yöre insanı madeni istiyor, lakin madenin çevreye verdiği zarara isyann ediyor.
Bugünlerde Hanönü ve Boyabat ilçelerinde yaşayan vatandaşlar, “Madene evet, çevreye verdiği zarara hayır” diye kampanyalar başlatmış dururumda.
Hanönü ve Boyabat ilçelerinde faaliyette bulunan dernek ve federasyonların bu konuda yaptığı açıklamayı hep birlikte okuyalım sonra yorumumuzu yapalım.
Hanönü Gökçeağaç Köyü Kalkındırma Derneği, Hanönü Uzunçay ve Çevre Köyleri Derneği, Boyabat Dernekler Federasyonu’nun ortak yaptığı açıklama aynen şöyle;
“Kastamonu ili Hanönü ilçesinde 2007 yılında bakır madeni arama sondaj çalışmalarına başlayan o gün ki adıyla ‘Asya Maden’ şirketi yaklaşık 7yıl arama çalışmaları yaptı. Daha sonra şirket faaliyete başladığı zaman adını ‘Acacia Maden’ olarak değiştirdi.
Doğanın dengesini 2014 yılında Gökırmak yatağı derivasyon tüneliyle değiştirildi. Değişim esnasında ve sonrasında hem doğaya hemde suda yaşayan canlılara zarar verilmektedir! Açık ocak maden sahasında onlarca dekar orman arazisi kesilerek yok edildi. İşletme çalışmalarına açık ocak maden sistemi olarak devam edeceği için onlarca dekar orman ve mera arazileri ‘pasa sahası’ olarak kestirilmiştir. Burası doğu pasa olarak maden üzerindeki atık toprak ve kayalar bu alanlara dökülmüştür. Bu döküm sahası özellikle Vakıfgeymene Dere Mahallesi arazilerine çok yakındır. Döküm esnasında çıkan tozlardan tarım arazileri çok ciddi bir şekilde etkilenmektedir. Yaklaşık olarak her gün kimyasal maddelerle patlatmalar oluyor! Bu patlatmalardan da bulut gibi toz ve gürültü çıkıyor. Açık ocak maden sahasına 5 kilometre uzaklığa Hanönü ilçesinin tam karşısına fabrika kurulmuştur. Bu alanda da onlarca dekar orman alanı kesilmiştir. Açık ocak maden sahasıyla fabrika arasına cevher nakil yolu yapılmıştır. Cevher bu yoldan kamyonlarla fabrikaya götürülüyor. Toprak yol olması sebebiyle gece gündüz özellikle bahar ve yaz aylarında tozdan göz gözü görmüyor(!) Hem fabrikadan cevher nakil yolundan doğu pasa sahasından, hem de açık ocak maden sahasından aynı anda yüzlerce kamyon, iş makinalarının ve patlatmalardan çıkan tozlar tarım ve hayvancılıkla uğraşan dere mahallesini Küreçayı köyünü, Akcasu Köyünü, Vakıf Mahallesini, Geymene Mahallesini, Bağdere Köyünü ve ilçe merkezini çok ciddi etkilemektedir. İlçe merkezinin dibine atık depolama alanı yapılmıştır. Bu depolama alanına fabrikadan ayrıştırılan pis atıklar getiriliyor. Bu alan ilçe merkezi kıyısında olmasıyla hem kötü koku, hem de risk açısından tehlike saçmaktadır. Maden bittikten sonra bile bu depolama alanının tehlikesi yüzlerce yıl devam edecektir! Hatta daha şimdiden bir iki defa borularında patlama yaşanmıştır. Sızan bu atık pis kimyasallar Gökırmak’a bulaştığında hem canlılara hem de tarım arazileri bu sudan sulandığı için tam bir tehlike arz etmektedir. Şimdi ise bu atık depolama alanı dolmak üzere olduğu için ilçe merkezi yakınına yine onlarca dekar orman arazisine yeni atık depolama alanı için çalışmalara başlanmıştır(!)
Buradaki binlerce ağaçlar yani geleceğimiz olan nefeslerimiz kesiliyor(!) Dogu pasa dolmak üzere olduğu için dere mahallesi üst tarafına 250 dekarlık bir orman araziside atık toprak depolama alanı olarak dolduruluyor. Ağaçlar bir taraftan kesiliyor bir taraftan toprak altına geliyor. Dere Mahallesi ve Geymene Mahallesi içme suyu kullanılamaz hale gelmistir(!) Bu yeni yapılan döküm sahası hemen Dere Mahallesi üst tarafında bulunmaktadır. İklim şartlarının değişimi göz önünde alınırsa büyük bir dere dolduruluyor ve milyonlarca ağaçlar kesiliyor, Dere Mahallesi sakinleri her an bir taşkın riskine karşı karşıyadır(!) Yine pasa alanını genişletmek için Sepetci Mahallesi bir kısmı pazarlıkla satılarak bir kısmı ise kamulaştırılarak kaldırılmıştır. Yine bu çevre felaketinden bölgede yaşayan yaban hayatı da çok ciddi etkilenmektedir. Hem suya ulaşmaları hem de yaşam alanları her geçen gün kısıtlanıyor. Doğanın ve ekolojiksistemin bozulmasıyla yağışlarda da çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bölge halkının tarım ve hayvancılıkta çok zararları bulunmaktadır(!)
Kısacası dememiz o ki; her geçen gün çalan tehlike çanlarına bir yenisi daha eklenmektedir. Madenden çok, atıklarının çevreye vermiş oldukları zararlara karşıyız(!) Bölge halkı olarak sesimizin duyulmasını istiyoruz. Artık her geçen gün verilen ve artan bu zararların durdurulmasını istiyoruz.”
Evetttt açıklama aynen böyle…
Ne diyor bölgede faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri; “Madenden çok atıklarının çevreye vermiş olduğu zarara karşıyız” bunu çok iyi anlamamız gerekiyor.
Hanönü ve Boyabatlılar madene karşı değiliz, lakin açık sistemle işletilen madenin çevreye verdiği zarara karşıyız…(!)
Umarım Acacia Maden Şirketinin yetkilileri ve Hanönü Belediye Başkanı sayın Serkan Uçar hemşehrimiz bunu çok iyi anlar.
Bak madenci amca… Şimdi iyi dinle…
İş işten geçmeden gerekli önlemleri al. Bu yaz sizin için oldukça zor geçecek…
Madeni işlet, çok ama çok çok para da kazan. Allah hayırlı bol bereketli kazançlar nasip etsin. Madende onlarca yöre insanı ekmek yiyor buna da eyvallah. Lakin açık sistem ile işletilen bu madenin çevreye verdiği zararlar en aza indirmek için ne gerekiyorsa yapmalısın…
Aksi takdirde bu felaketin altında hep birlikte kalacağız.
Hanönü’deki bakır madeni işletmesi Küre’deki gibi kapalı sistem değil. Açık sistem olduğu için doğaya ve çevreye çok ciddi zararlar vermektedir. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
Buradaki maden varlığı sınırlıdır. Bir süre sonra maden bittiği zaman geriye bir çöplüğü bırakıp gideceksiniz! Ormanlar yok olmuş, ırmakta hiçbir canlı kalmamış.
Lakin madenin dahası Hanönü ve Boyabat’taki Çeltik alanları bitmiş bir halde yöre halkı kaderiyle baş başa bırakılacaktır.
Gelin iş işten geçmeden hatanızdan dönünüz. Hanönü Belediye Başkanı sayın Serkan Uçar kardeşimizi de yanlışa sahip çıkmak yerine kendi seçmeninin yaşadığı bu coğrafyaya sahip çıkmaya davet ediyoruz. (Lütfen!)
GÜNÜN SÖZÜ
“Unutma; geç yağan yağmurlar, hayat vermez kurumuş çiçeklere…”
YORUMLAR