Moni’nin hikayesi aslında bir rivayetten ibaret te olsa Kastamonu’da halk arasında dilden dile dolaşmaktadır…
Bu fantastik hikayeyi kısaca hatırladıktan sonra asıl konumuza geleceğiz…
Kastamonu’nun fethi sırasında Bizans Tekfuru’nun kızının adı Moni’dir. Güzelliği dillere destandır.
Türkler tarafından Kastamonu Kalesinin fethi sırasında; Bizans Tekfurunun güzel kızı Moni’nin yakışıklı Türk kumandanına tutkusu öğrenilir. Moni’nin dadısı vasıtasıyla bildirilip, karşılık veren komutana kale kapısının anahtarlarının burçlardan atılmasıyla uzun müddet kaleye girmeye muvaffak olamayan Türk askerlerinin aniden kaleye girdiğini görünce, durumu anlayan Bizans Tekfuru güzel kızı Moni’yi kale burcundan aşağıya atar. Güzel kız kalenin taşlı merdivenlerine çakılarak can verir.Bunun üzerine Türkler tarafından söylenen “Gastın ne idi Moni” sözü önce askerler arasında, daha sonra da halk dilinde Kastamoni şeklini aldığı anlatılır…
Bu hikaye de aslında Moni’nin, Türk subayına olan tutkusu ve babasına yaptığı ihanet anlatılmak istenir! Yani bir aşk ve kasıt söz konusudur!
Mevzu tabiî ki Kastamonuspor…
2013-2014 yıllarında şehri yönetenler ve kulüp yöneticilerini yalnız bırakarak , takımı ligden düşürüp tıpkı Moni gibi bir defa daha ihanet etmişlerdi bu şehre!
Her ne kadar günümüzde futbol severler Kastamonuspor’un 1966 yılında kurulduğunu bilselerde , gerçek aslında 1935 yılında üç amatör kulübün birleşmesi ile Yeşil-Siyah renkleri taşıyan Kastamonuspor ismi ile başlamıştı bu renkli heyecanlı yarış… Kırmızı-Siyahlı Kastamonuspor’un kurulması ve 2.Ligden yarışa başlamasıyla heyecanlı zirve serüveni yıllar yılı devam etti.
1935 yılında amatör olarak başlayan, 1966 yılında profesyonel olarak yoluna devam ederken tekrar 2014 yılında amatör kümeye düşen Kastamonuspor bugün kağıt üzerinde olsa da profesyonel liglerde maalesef yok!
Yüzlerce hemşehrimizin anıları, vefaları ve yüzlerce taraftarın aramızdan ayrılması bir kamyon dolusu hikaye geride kaldı…
2014 yılında Tosya Belediyespor ile isim değişikliği yapalarak yeniden BAL Liginden yarışmaya başlayan Kastamonuspor 1966 Kulübü Mahir Altıkulaç başkanlığındaki yönetimi, takımı iki sezon üst üste şampiyon yaparak büyük bir başarıya imza attı.
Bu tarihe kadar geçmişinde hiç ulusal lig şampiyonluğu yaşamayan Kastamonu halkı üst üste BAL Şampiyonluğu ve 3.Lig şampiyonluğu kazanarak Türkiye Profesyonel 2.Lige çıkıyordu.
Dönemin Belediye Başkanı Sayın Tahsin Babaş destekli Mahir Altıkulaç ve yönetim kurulu iki sezon üst üste takımı şampiyon yapmasına karşın kulübü borçsuz bir şekilde genel kurula götürüyordu… Devamında Belediye Başkanı Sayın Tahsin Babaş’ın oğlu Metehan Babaş henüz çok genç olmasına rağmen babasının isteği ile kulüp başkanlığına getiriliyordu! İşte ne olduysa bundan sonra oluyordu. Kulüp inanılmaz borç yükümlüklerine sokuluyor ve Salim Arpacıoğlu’na 4 milyon 700 bin lira gibi bir borçla teslim ediliyordu.
Sayın Salim Arpacıoğlu’da kulübü iyi yönetiyor ve şans faktörlerinin de etkisiyle az farkla şampiyonluğu kaçırıyor ve 4 milyon 400 bin lira borçla Ahmet Erkan Özcan’a kulübü teslim ediyordu. Salim Arpacıoğlu’nun kulübü iyi yönettiği nereden anlaşılıyor derseniz (4 milyon 700 bin lira borç ile alıyor, 4 milyon 400 bin lira borçla devrediyor) Burada bir yönetim başarısı söz konusu. Yiğidin hakkını yiğide teslim etmek lazım.
A.Erkan Özcan ise 4.milyon 400 bin lira borçla devraldığı kulübü tam tamına kendi ifadesi ile yaklaşık 12 milyon lira ile devrediyordu. Kime devrediyor, Kastamonu sevdasıyla yanıp tutuşan iş insanı hemşehrimiz Cengiz Aygün’ün henüz 21 yaşındaki evlatlığı Enes Ege Çavdar’a.
Enes Ege Çavdar, Erkan Özcan döneminde de yönetimde yer almıştı. Erkan Özcan döneminden gelen transfer yasağı genç başkanın elini ayağını bağlamıştı. Yeni transfer yapmak şöyle dursun elindeki kaliteli isimleri dahi tutamamıştı!
Babasının ekonomik desteğiyle bu meşakatli görevi yerine getirmeye çalışan ancak hiç tecrübesi olmayan genç başkan Enes Ege Çavdar(Aygün) maalesef bugün kulübün yaklaşık olarak 17 milyon lira borcu olduğunu açıklıyor ve görevinden istifa ediyordu.
Buraya kadar her şey normalmiş gibi görünse de aslında normal olmayan şeylerde yaşanıyordu GMG Kastamonuspor cephesinde.
Mesela kulüp başkanı Enes Ege Çavdar istifa ettikten sonra kendi dönemlerinde kulübe verdikleri 25 milyon lirayı hibe ettiklerini açıklıyordu.
Devamında bir süre sonra TV 366’ya telefonla bağlanan genç başkanın babası Cengiz Aygün’de tıpkı Enes Ege’nin dediği gibi şehri birleştirmek amacıyla göreve talip olduklarını ancak bunu başaramadıklarını ifade ediyor ve harcadıkları 25 milyon lirayı memleketlerine hibe ederek , Kastamonu halkından helallik istiyordu.
Erkan Özcan’dan 12 milyon lira ile devraldıkları Kastamonuspor’u transfer yasağı olmasına rağmen zor bela ligde tutmayı başarıyorlar ve 17 milyon liralık bir borçla kulübü geç kalınmış! bir genel kurula götürüyorlardı.
Aygün ailesi devamında Erkan Özcan döneminde kulübe verdikleri yaklaşık 5 milyon liranın üzerinde bir parayı da icradan kaldıracaklarını açıklıyorlardı.
Tüm profesyonel takımlar yeni sezon öncesi birinci kamp dönemini tamamladılar ama Kastamonuspor camiasında dal kımıldamadığı gibi hala kongre ile uğraşıyor. Kısaca kulüpte tam bir belirsizlik hakim.
Tıpkı Bizans Tekfuru’nun güzel kızı Moni’nin hikayesinde olduğu gibi,kadim Türk yurdu olan Kastamonu’nun ismini taşıyan kulübün eski veya yeni bazı yöneticileri sanki kulübe (Gast) edercesine kulübün bitkisel hayata sokulmasına müsaade etmeleri taraflı, tarafsız her kesimi üzdüğüne şahit oluyoruz!
Şimdi soruyoruz…
1-Madem genel kurul kararı kafalarda vardı(!) neden ‘karar defterinde’ önce alınacak muhtemel karar tarihi ile daha erken bir tarihe alınmadı?
2-TFF’nin sezon takvimi ortadayken; Neden genel kurul kararı bu kadar geç bir tarihe alındı?
3-Transfer yasağı olmasına rağmen, alt yapıdan yetişen 3 futbolcu yaklaşık 650 bin lira bonservis bedeli ile neden satıldı?
4-Kuzeykent’deki İsmail Dikmenli Tesisleri ile ilgili düşünülen proje halen geçerliliğini koruyor mu?
5- Belediye Başkanı Op.Dr.Galip Vidinlioğlu’nun Kastamonuspor için gündeme getirdiği ‘Ülkü Ocakları’ projesinin ayrıntıları nelerdir?
6-Sayın Galip Vidinlioğlu, Sayın Cengiz Aygün ve Sayın A.Erkan Özcan 30 Temmuz’daki genel kurul için bir görüşme yaptılar mı?
7-30 Temmuz’da şayet A.Erkan Özcan göreve gelirse 30 günlük bir zaman diliminde transfer yasağını kaldırabilecek mi? Devamında yeni bir takım kurabilecek mi?
8-Sayın A.Erkan Özcan yeni bir yönetim ile göreve gelmesi halinde Sayın Cengiz Aygün önceki dönemde olduğu gibi desteğini devam ettirecek mi?
İşte tüm bu sorular şu anda kahvede, lokantada ve bayram gezmelerinde futbolu seven herkes tarafından soruluyor ve konuşuluyor…
Bizde elçiye zeval olmaz diyerek çok ama çok geç kalmış bir genel kurul öncesinde bazı konuların altını çizmiş olduk…
Tüm okurlarımızın Kurban Bayramını kutlar, sağlık ve sıhhat dilerim…
GÜNÜN SÖZÜ
“Sen de biliyorsun, vakit mutlu hikayeler için çok geç…”
YORUMLAR