Büyük Seferberlik

Türkiye elhamdülillah elinden geleni oldukça iyi şekilde yapıyor. Yàni istihbarat, TSK; Emniyet Teşkilâtı, JÖH (Jandarma Özel Harekât) ve PÖH (Polis Özel Harekât), Allah hepsini korusun, zeval vermesin.

Lâkin mesele bundan ibaret değil. Muvaffakiyetin daim ve kaim olması için tüm Türkiyelilerin şuurlanması gerekir. Öyle ki savunma kuvvetlerimizin bekası sağlansın ve en vatansever, en imanlı çocuklarla zafer baki olsun.

Harb olan yerde darb da olur. Daha dün bir şehid daha verdik! Hiç şehid vermemek muhal, asgariye indirmek ise mümkündür. Şehidleri asgari sayıda işitmek için devlet ve millet el ele çalışılmalı. Yàni bu kuvvetlere gelecekte katılacak çocuklarımızı sağlam yetiştirmeliyiz.

Şöyle ki, hem ricâl-i devletin hem yegan yegan tüm Türkiyelilerin (başta ebeveynler olmak üzere) elini taşın altına koyması gerekiyor!.

Türkiyeliler! Eğer gerçekten de şüheda için yüreğiniz dağlanıyorsa, ki eminim öyle, o zaman bu vazifeyi «büyük seferberlik» olarak telâkki edip, vakit kaybetmeden işe koyulalım.

Düşman bizi yalnız konvansiyonel silahlarla vurmuyor. Asıl saldırıyı savunma güçlerimizin kalbine yapıyor. Türkiye’yi modern bir «Sodom ve Gomore» haline getirmek istiyorlar.

Gençliği imansız, beynini internetin türlü pisliklerine sokmuş, zombiler haline getirmek için binlerce derin planı var. Mer‘iyyetteki bozuk Kemalist düzen de müsait olduğu için hain strateji rahatlıkla yürüyor!.

Gençlik üzerindeki ifsad faaliyetleri şansa bırakılmıyor, yeni nesillere etki edebilecek ebeveynler, öğretmenler ve hattâ halkın tamamına da teşmil edilmiş büyük plan!

Bu yüzden fevkalâde sinsi ve zekice hareket ediyorlar. Kimseye “dinden çıkın” demiyor, suret-i haktan görünerek İslâm’ın içini boşaltmak, Ehl-i Sünnetin yerine light ve ılımlı bir İslâm getirmek için de uğraşıyorlar…

Tarihte ve bugün ne kadar bozuk, mezhepsiz, münafık ve reformist varsa bunları en alâ yaldızlı boyalarla boyayıp, vitrine koyuyorlar.

Fazlurrahman, Musa Carullah, Farmason Afganî, Farmason Abduh, Reşid Rıza, Mevdûdi gibi adamların bozuk fikirleriyle dolu münafıklık çukuruna çekiyorlar Ehl-i Sünnet Müslümanlarını.

Merhum Mehmet Şevket Eygi üstadım bunları çokça anlatırdı. Hakk’a yürüyünce iş bizim gibi birkaç fukaraya kaldı ki, bizi de takan yok!. Vaziyet böyle olunca da kimse “tehlikenin farkında mısınız?” demiyor. Aslî vazifesi bu olan Diyanet İşleri de maalesef gündeme getirmiyor!..

* * *

Askeriz ya, yazılarımızda «dost» ve «düşman» kavramlarını çok kullanıyoruz. Buna gıcak kapanlar, ebedi rehmebirimiz Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatını güzelce tetkik etsinler. Baakalım o, gelmiş geçmiş en büyük başkumandan hadiselere nasıl bakmış?

Gerçi biz pek okumayız. Kanalizasyonlarındaki modern ilâhiyatçıların süslü püslü, laflarıyla hareket eder, Tv’lerdeki her haltı, ahlâkî veya değil ayırt etmeden izleriz. «Ezik Müslüman»a da böylesi uygundur.

Sonra da timsah gözyaşları dökeriz. Biliyorum, bu tâbir samimiyetsizler için kullanılır lâkin hakka samimi insanlar olaydık, şu anlattığımız düşman faaliyetlerine karşı «büyük seferberlik» çoktan başlamış olmaz mıydı?

(Yazı harici) mühim not: İkinci Filistin indifadası Terör Devleti İsrail’in çeşitli bölgelerine El Kassam tarafından atılan 100’e yakın roketle devam etti. Tabi zalimler de vahşeti katmerlendirdi. Artık bölgeyi hem havadan hem karadan vuruyorlar! Acilen müdahale edilemezse yakın gelecekte tek Müslüman bırakmazlar bölgede!. 14.05.2021