On yıllardır kızılların hâkimiyet alanı yapmaya çalıştıkları, lâkin artık Müslüman kesimin «temekkün» şuuruyla sahip çıktıkları Taksim Meydanı’nda 17 Şubat 2017 tarihinde yapımına başlanan Taksim Camii’nin Cuma günü (dün) planlanan açılışı -Korona pandemisi hassasiyeti nedeniyle- 28 Mayıs Cuma gününe ertelendi.
Korona her işi sekteye uğrattı… Allah tez zamanda bu belâyı ümmetin üzerinden kaldırsın. (Amin) Lâkin Taksim Câmii artık hazır. Ve Meydanının İslâm temekkün alâmeti olarak dimdik yükselmekte… Şükürler olsun.
Bu «temekkün» meselesi fevkalâde mühim muhterem okur. Biliyorum pek çoğumuz için unutulmuş bir tâbir. O yüzden kısaca anlatalım. Anlatalım ki Taksim Câmii meselesinin de ne kadar mühim olduğu iyice anlaşılsın.
Efendim «temekkün» (Ar. Mekānet). “Bir yeri, bir îtibârı bulunmak”tan geliyor ve kelimeye “yerleşme, mekân tutma” anlamı kazandırılmış zengin Türkçemizde.
Zengin Türkçeyi kullanan yakın devir yazarlarından bir misâl vereyim. O devirde yeni yeni başlayan alafranga (Batı mukallitliği) iştihasıyla alay edilen «Araba Sevdası» romanından tanıdığınız, Recâîzâde Mahmud Ekrem’den:
“Deycûra girmiş nûr-ı taayyün / Yoklukta etmiş varlık temekkün” Yàni, “Karanlığı aydınlatan nurun belirmesiyle, verdiği ziyâ ile yoklukta varlık áşikâr olmuş, varlık itibarını bulmuş, mekân tutmuş.”
Şair “artık (karanlıktan) korkmayın” demeye getiriyor sözü… Gördünüz ya boşuna «zengin Türkçe» deyip durmuyoruz. Hepi topu ki mısra ne kadar çok (gani gani) mánâ taşıyor kavrulan ruhlarımıza…
Neyse, sanırım «temekkün» bahsi tamam. O hâlde Taksim Câmii’nin mánâ ve ehemmiyeti de tamam sayılır.
Bu mescid de Ayasofya kadar mühim. Hattâ ondan daha mühim diyeceğim de kafalarda istifham kalmasın diye bir sürü izahat gerekecek, vaaz ve hutbesini uzatan imamlar gibi sizi usandırıp tenfir ettireceğim. O yüzden bu kadarla iktifa edelim. Benim okurum ariftir, mánâ’yı çözer bi iznillah.
(İkinci yazı) Camide futbol…
Biz Taksim Câmii diyoruz, bazı densiz ve beyinsizler de “Futbol Câmii” peşinde iyi mi? İyi değil tabi. Hem de hiç iyi değil (Gaziantep kaynaklı) bu haber.
Bu Müslümanların ne hale geldiğinin en tipik misâli olarak tarihe geçti, kefere takımına tahayyül edemeyecekleri fırsatı verdi.
İçtimâî muhâvere (sosyal medya) zeminlerinin tamamında Müslümanlar ile alay ediliyor! Bir vatandaş hadiseyi cep telefonuyla kaydetmiş ve paylaşmış.
Artık tut tubalirsen kefereyi. “Haklılar da” diyemem lâkin İslâm’a leke sürdüren bu haksızlığın müsebbibi yine ezik Müslümanlar! .
Görüntüleri bendeniz de izledim. Gördüğüm kadarıyla (günahını almayım ama) câmi imamı da çocuklara hakem olmuş. En fenası da, Mihrap kale yapılmış!.
Diyanet suçlu ise imamın görevine acilen son vermeli ve tüm câmi imamlarını yazılı olarak uyarmalı. Cumhuriyet Savcılıkları da, “insanları kin ve nefrete tahrik” suçundan câmi görevlileri, hattâ mütevvelli heyeti hakkında acilen soruşturma başlatmalı.
Bu ezikler İslâm dininin itibarıyla oynuyor. Sorsan (gûya) çocuklara camiyi sevdirmek amacıyla bu haltı işlediklerini söylerler.
Behey nádân herifler, hiç öyle abuk iş olur mu? Allah’a ibadet edilen mekân, Ayasofya ve Taksim Câmii gibi «temekkün tapularımız» olan mukaddes mabedlerimiz, bugün toplumu bölen lâ’net futbola (adeta) halı saha yapılır mı?
Siz çocuklara mabed sevgisi kazandırmıyor, bilakis o körpe zihinlerde camileri itibarsızlaştırıyor lânet futbolu sevdiriyorsunuz. Allah müstehakınızı versin. Sizden köy olmaz kasaba olmaz.
MUHTEREM OKURLARIM KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN. 08.05.2021
YORUMLAR