Afrika’dan Türkiye’ye Bakış
Kadim değerler ve “ince güç” ile inşa edilen Türkiye’nin Afrika politikası siyasi, insani, ekonomi ve kültür ayaklarını kapsayacak şekilde ikili, bölgesel, kıtasal ve küresel olmak üzere çok boyutlu olarak yürütülmektedir.
“Afrika’ya açılım politikamız” 2013 yılı itibari ile yerini “Afrika ortaklık politikasına” bırakmıştır.
Cumhurbaşkanımızca 28 Afrika ülkesi ziyaret edilerek 2002 yılında 12 olan büyükelçi sayımız 2019 yılında 42’ye çıkartılmıştır.
Afrika ülkeleri de 2008 yılında Ankara da 10 olan büyükelçiliklerini 2020 itibari ile 36’ya yükseltmiştir.
Tatbik edilen ince güç ile Türkiye’nin 2003 yılında 5,5 milyar dolar olan ticaret hacmi 2020 yılı itibari ile 25,5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.
Ayrıca, “sahraaltı Afrika ülkeleri” ile 2003 yılında 1,35 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, 2020 yılında 10 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Türk müteahhitlik firmalarının üslendiği proje hacmi hızla büyüyerek Afrika’da 71,1 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.
Afrika ülkelerinin hepsi kıymete haiz olmakla birlikte içlerinden bir tanesi ecdat yadigârı vatandır.
Libya!
Trablusgarp!
Turgut reisin ecdada fetih armağanıdır.
Osmanlının 1551’ de bölgeyi fethetmesi ile Libya bugünde Müslümanlara vatandır.
Devran döndü, “İttihat ve Terakki” Osmanlıya hakim oldu.
İtalyanlar Libya’ya göz dikti ve 1905 yılında II. Abdülhamit han bölgeyi adamakıllı güçlendirdi.
Neler yaptı?
Trablusgarp da 10.000 kişilik bir askeri birlik vardı.
Bu birliği alêlacelê vurucu gücü yüksek 20.000 kişilik bir birliğe yükseltti.
Libya halkından “Türk kökenli” Kuloğulları teşkilatını kurdu.
Yaklaşık kırk bin kişilik bir kuvvet meydana getirdi.
Bölgeyi ve bölgenin dilini en iyi bilen devlet adamlarını gönderdi.
Düşmanlar II. Abdülhamit’i tahttan indirmeden vatanı parçalayamayacaklarını iyi biliyorlardı.
Bunun için hedef hep Abdülhamit handı!
Abdülhamit han tahttan indirildi.
Görevden azledildi!
Yerine geçen “ittihat ve Terakki” hükümeti Libya’da neler yaptı?
Libya’da ki birliklerden 20.000 kişilik kuvveti olmayan isyanı bastırmak için” Yemene” gönderdi!
Kuloğulları teşkilatını lağvetti.
40.000 kişilik orduyu üç bine kadar indirdi.
Ordunun silahlarını daha modern silah vereceğiz diye alıp yerine silah göndermeyerek orduyu silahsız bıraktı.
Var olan kabiliyetli komutanları bölgeden çekip, dil bilmeyen, bölgeyi tanımayan, tecrübesiz yeni komuta heyeti ile bölgede vaziyet aldı.
İtalyanlar 1911 yılından itibaren bölgede donanma bulundurmakta ve yukarıda izah edilen İttihat ve Terakki faaliyetlerinin bitmesini beklemekteydi.
Bu acı durumu gören ve Abdülhamit döneminden beri bölgede bulunan “İbrahim paşa” dağıtılan orduyu toparlayıp devleti uyarmaya çalışıyordu.
İtalyanlar, İttihat ve Terakki hükümetine İbrahim paşanın görevden alınmasını baskılamakta ve bu baskılama kabul edilerek yola devam edilmekteydi.
Yerine tayin edilen “Bekir Sami bey” kağıt üzerinde kalıyor ve görev yerine gitmiyordu!
Bu durum islam aleminde derin acı ve göz yaşları ile karşılanıyor, İttihat ve Terakki öncülüğünde Müslümanların topladığı paralar ise Libya’ya gönderilmiyordu.
Komutansız, silahsız ve askersiz kalan Libya İtalyanların eline geçiyordu.
Bu arada Roma Büyükelçisi “Sadrazam Hakkı Paşa” İtalyanlarla iyi anlaşır diye sadrazamlığa getirildi.
Ekim 1911’de İtalyanların notası Hakkı Paşaya tebliğ edildiğinde paşamız İstanbul’da İtalyan Kont Rübilano paşanın evinde Briç oynamakta ve mezkür nota Rübilano paşanın hanımı tarafından Paşamıza veriliyordu.
Rübilano paşa Hakkı paşamızı canınızı sıkmayın diyerek teskin ediyordu.
Ekim 1911-Ekim 1912 bir senede bir milyon km² vatan parçası İtalyanların eline geçiyordu.
Bugün!
Deniz yetki alanları ve güvenlikle ilgili 27 Kasım 2019’da yapmış olduğumuz antlaşmaların iptali için gittiği Libya’dan “Yunan Başbakan” eli boş döndü.
Ukrayna-Rusya krizinde Ukrayna devlet başkanı Zelenskiy’ nin ilk teması ülkemizle kurması önemlidir.
Yeni Libya, devlet erkânı ile ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapması ve ziyaretin çok alanlı sözleşmelerle taçlandırılması Türk devlet kudretinin eriştiği noktayı ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin büyük bir güç ve mihmandar olduğu perçinleşmektedir.
Fransa’nın Erdoğan ve Türki’ye düşmanlığı Afrika ile kurulan bu köprüler sebebine dayanmaktadır.
Türkiye’nin Afrika’ya girip batı sömürü alanlarını bozması iki yüz yıllık bir eşiğin geçilmesidir.
Diğer taraftan Türkiye, Libya ve Mısırında eklenmesi ile Akdeniz’de oluşacak dalganın oluşturacağı global etki “Türk gücünü” kırılmaz hale getirecektir.
Türk devletinin sahada elde ettiği kazanımlarla masada da sonuç almaya başlaması takdire şayandır.
Saygılarımla.
Kaynakça.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
YORUMLAR