Yalakalık pis iştir

Yalakalık tarihin en eski hastalıklarından biridir. Lâkin çok enterasandır, bu hastalık tıp literatüründe yoktur.

Tabasbus  (Ar. baṣbaṣa tebaṣbuṣ yàni köpek misâli yaltaklanmaktan) gelir. Köpekler sahiplerine nasıl şirinlik yapar, kuyruğunu sallaya sallaya el ayak yalarsa dalkavuklar da menfaat için her mübtezelliği yaparlar.

Tabasbus insan şerefini ayaklar altına alan, ahlâka ait tüm eserlerde aşağılanmış bir cibilliyetsizliktir. Yalakaları hoşgören, köpeğine kemik verir gibi mansıblar (rütbe, makam, terfi veya yüksek bir memuriyet) ihsan eden yöneticiler her daim yanlış kararlar vermeye mahkûmdur.

Yalakalardan ne yöneticilere ne millete hayır gelmez. Bilakis topluma en büyük zararı bu onursuzlar verir.

Üç günlük dünya hayatı için ne şerefi ayaklar altına sermeye, ne de hak etmediği mevkilere talib olmaya değmez. Bu dünyadan nice kodaman insanlar gelip geçmiştir. Şimdi bir Fatiha için yalvarır o büyükler!..

“Başkanım, reisim… Sıkmayın canınızı onlar hırlasın dursunlar, siz hata yapmazsınız, siz ne diyorsanız vardır bir hikmeti…”

Kimi zaman öylesi laflar duyuyoruz ki bu yukarıdaki misâl bile çok hafif kalıyor yanında. “Siz Peygamber gibisiniz, mucizeleriniz var…”

Ya da çok daha fenası, “başkanım sözleriniz âyet gibi” diyen kâfir oğlu kâfirler bile oluyormuş diye haberlerde, köşe yazılarında falan okuyoruz.

Bunlara inanmalı mıyız? Hakikaten böyle bir şey olmuş ve karşılığında da yaltaklanılan büyük şahıs herhangi bir tepki vermemişse bilelim ki onu defterden tam tekmil silelim!..

Zira yalakalıktan, yalakalardan hoşlananda hayır yoktur.

Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “sizi methedenin yüzüne toprak saçınız” buyurmuşlardı. Haşa ondan, “sizi methedene mükâfat verin” dememişlerdi…

Methedilmek (o methü senaya layık olsanız bile) sizin için büyük felâkettir. Sizi yükselmekten, ilim irfan, fazilet ve basîret basamaklarından mahrum eder, erdemlerinizi kısırlaştırır ve nihayet felâketinizi hazırlar.

Adam paşa imiş. Vefat ettiğinde cenaze namazı sırasında imam cemaate dönüp, “er kişi niyetine” hatırlatmasını yaparak yerini aldığında yalakalığı adet edinmiş maiyetinden birisi atılmış ve “imam efendi mevta er değildi, paşaydı paşa..” demiş.

Tabiî ki gülünç duruma düşmüş. Yalakalar gerçi bu aşağılanmalara da alışık tiplerdir. Yüzüne tükürsen “meşe’den yağmur damlıyor” derler…

Muhterem okurlarım sakın bunları yazdım diye beni falancanın düşmanı ilân etmesin kimse. Bilakis dost olanlar acı da olsa gerçekleri dile getirenlerdir. Yüzüne gülüp arkandan iş çeviren yalakalar düşmandır.

Bir keresinde bir partili, “Ben falancanın g..ünün kılıyım!” dememiş miydi? Üstelik bu bir bayandı…

Ne edep kalmış ne iz’ân. Bu kadarı da olmaz değil mi? Olmaz ama yalakalık yapılanlar tepki vermeyince oluyor işte…

Filanca ümmetin lideri, dünya lideri, “benim atam” diyenleri o kadar dert etmesek de iş öyle bir hal aldı ki din iman elden gidiyor ama adamların haberi yok…

Sorsan “elhamdülillah Müslüman”dır ama acaba Allah indinde öyle midir? “……..için her gün iki rekât şükür namazı kılınmalı” diyor herif. “filancaya dokunmak bile ibadettir” bir başkası.

Cemal Kutay, doğumunun yüzüncü yılında yayınlanan “Atatürk’ün Son Günleri” kitabında “Atatürk’ü yalakalar öldürdü. Hergün yanına gelip ‘iyisiniz paşam, turp gibisiniz’ diyorlardı güvendiği Türk hekimleri. Oysa Fransa’dan getirtilen siroz uzmanı Dr. Fissinger ‘siroz ikinci safhaya geçmiş, karaciğer kaburgalar arasından fırlamış, nasıl farketmediniz’ diye hekimlerimize çıkıştı…” der.

Muhterem okurlarım, mideniz bulandı biliyorum. O nedenle de burada kesiyorum. Yalakalık yalamaktır. Biz de pis yalayıcıları anlatıp durduk. Nasıl bulanmasın ki mideniz? 22.01.2021