İYİLİK Mİ İLETİŞİM Mİ ?
Gündelik hayatın içerisinde genellikle karıştırdığımız ve kendimizi nefsin oyunlarıyla aldattığımız bir kavram karışması diyebiliriz.
Belki de yakın çevreyi daha çok ilgilendiren bir durum. Çünkü yakın çevre ile olan sosyal ilişkilerimizde “ iyiliklerimizle ” ilişkili bir bağ kurmak isteriz. Bu da iletişimdir. İletişimde kastımız haberleşmenin ötesinde bir ilişki bir bağ bir etkileşim. Bu kimi zaman bir vefa, kimi zaman hürmet bazen aranmak bazen yakınlık bazen de muhabbet duyulan olmak isteği. İşte kendimizce iyilik yaptığımızı düşündüğümüz eş dost akraba gibi yakın çevremizden çoğu zaman istemsizde olsa bu tip beklentiler içine gireriz. İşte bu iyilikle iletişimi karıştırmanın sonucu oluşan hayal kırıklığıdır. Bu ise yaptığımız iyiliğin amacına büyük haksızlıktır. İyilik yalnızca yapılan fiilin kendisi iyi olduğu için yapılır. Herhangi bir menfaat gözetmeksizin kulun kuldan beklentisi olmaksızın. Allah’ın koyduğu yasa çerçevesinde kulun kul üzerindeki hakkı için. Her şeyden önce Yaratıcı öyle istediği için. Karşılıksız yapılandır.
İletişimdeyse ileti alan ve ileten en az iki taraf vardır. İletişim tek taraflı olmaz çünkü karşılıklıdır. Yani selam verdiğinizde selamınızın alınmasını beklersiniz ve hakkınızdır da. Muhabbetinize karşılık muhabbet, ziyaretinize karşılık ziyaret gibi haklı beklentiler beşeri ilişkilerin daim olması için gereklidir. Karşılıklıdır.
İnsan kalbine yüreğinin derinliklerine neyi neden? yaptığının sorusunu sormalı. Cevap yalnızca Allah öyle dilediği içinse. Kendini tebrik etmeli hiçbir maddi manevi beklentiye girmemelisin. İman etmelisin ki yapılan iyiliklerde, bireyin istikrarlı devamlılık göstermesi, nefsin vesveselerine direnmesinin sonucu Yaratıcı ebedi alemde ve bu dünyada dahi umulmadık niğmetler ve fırsatlarla kulunu ödüllendirecektir. . Zümer Suresi, 10. ayet: De ki: “Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir” . Yine iman etmeliyiz ki Yaratıcı ona dayanan ve güvenen kullarına hayal kırıklığı yaşatmaz.
Unutulmamalıdır. Bu süreçte Yaratıcı kulunun istikrarını görmek ister. Bunun için onun sabır eşiğini ölçer. Çünkü kulun göstereceği sabır, Allah’a güven = imanının göstergesidir. Ve bu imtihan biter mi? Bitmez, kul yaşamının sonuna kadar sınanır. Sonuç olarak iyiliklerden kul üzerinden karşılık beklemek terazinin şaşmasına neden olur. Genellikle imtihanın sırrı olarak, kul üzerindeki beklentiler, hayal kırıklığı yaratır ve bireyi iyilikten men eder. İşte bu durum nefsin galibiyetidir. Mülk Süresi 2. Ayet “ O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”
Selam ve saygılarımla.
YORUMLAR