-Köyün delisi…
Ramazan Bayramı öncesinde gündeme getirdiğimiz Covit-19 salgınıyla ilgili iddialarımız çok konuşuldu, çok tartışıldı. Hatta konu özel bir gayretle farklı farklı yerlere çekilmek istendi.
Yazdığım ilk yazımın başlığını; “Kastamonu’nun Vuhan’ı Tosya” diye atmıştım… Neden ? Çünkü , Vuhan şehri bu virüsün ilk çıktığı şehirdi. Yani virüsün simge şehriydi.
Peki, Kastamonu’da ilk vaka nereden çıkmıştı? Tosya’dan… Peki son vaka nerden patladı? Yine Tosya’da… İşte bunun için virüsün simge şehri ile Tosya’yı yan yana getirmiştim. Yani dikkatleri Tosya’ya çekerek, biran önce salgının bitirilmesi için önlemlerin yükseltilmesini istemiştim.
Tosya’da ki bazı hemşerilerimiz, ya bizi anlamadı ya da anlamakta zorlandı.
40 bin nüfuslu güzide ilçemizde küçük bir kesim, bazı yöntemler kullanarak şahsıma yönelik linç girişimi başlattı!
Bu konuyla ilgili ikinci bir yazı yazma düşüncem yoktu…
Lakin Tosya’dan gelen bilgiler organize olunduğu yönündeydi ve ben “ Tosya’da organize işler” başlığıyla ikinci bir yazı yazdım. Mülki idareye yakın isimler, benden “özür dile” bu konu kapansın diye istekte bulundular…(İsmi ve yazdığı yazı kayıtlarda duruyor.)
Bizim asıl amacımız sessiz çoğunluğun sesi olmaktı. Kısaca, köye bir deli lazımdı, bende köyün delisi oldum!
Tosya’nın yüzde 90’nını oluşturan sessiz çoğunluğun sesi olmak adına bu güzide ilçemizin bir an evvel virüs belasından kurtulması için bu yazıları yazdım. Tüm içtenliğimle söylüyorum, bana gelen bilgilerimden o kadar eminim ki, yazdıklarımdan asla pişman olmadım. Bizi anlamakta güçlük çeken ve konuyu başka başka mecralara götürmek isteyen küçük bir kesimin tepkisinin ve hakaretinin dışında, gelen e-postalar, messengerden atılan mesajlar, sosyal medyadan veya özelden atılan yüzlerce mesajlarda; “ Allah senden razı olsun…” diye dua eden sessiz çoğunluğun duaları beni fazlasıyla mutlu etti. İşte bunun için pişman değilim.
Şimdi gelelim bana çırağım diye hitap eden duayyen gazeteci Hüsnü Acar abimize…
Geçmişi hortlatmakla itham ettiği şahsımın iki yazısında da bir kilime yoktur. Kendisi bir kesime yaranmak adına mesleki etiğin dışına çıkmış ve malum kesimin baskısıyla uzun süredir iline kalem almayan ustamız, özel işleri nedeniyle bulunduğu İstanbul’dan apar topar bir yazı kaleme alma ihtiyacı hissetmiş! Aslında ben kendisini çok iyi anlıyorum. O yazıyı hangi psikoloji ve ne amaçla yazdığını… Bu arada benim vesilemle sahaya dönmesi de hoşuma gitti!
Beni geçmişi hortlatmakla suçlayan ustamız, “Benim geçmişte yaptığım o bahsettiği haberleri birlikte mesai yaptığımız zaman bizzat sorumlu yazı işleri müdürü olduğu gazetelerde kullanmıştır! ”
Dahası bizim gündeme getirdiğimiz Covit-19 pandemiyle ilgili kendisi gazetesinin internet sitesinde yeni çırağı Emre Çiloğlu imzasıyla; “Korona virüs patlaması! Yetkili makamlar bugün değil de ne zaman açıklama yapacak” diye bizim asıl konumuz olan salgın ile ilgili video haber de yapmış!
Şahsımı geçmişi hortlatmakla suçlayan ustamız, demek ki kendi ifadesiyle çırağına bu işleri böyle öğretmiş olmalı ki bizde onun yolundan gitmişiz! Tabi ki benim bu meslekte tecrübemi üst seviyelere çıkartan sadece kendisi değildir… Rahmetli Ahmet Tamel, büyük usta Cemil Özel de benim ustamdır… Hepsine saygım sonsuzdur…
Şimdi gelelim Kastamonu Ticaret Lisesi’nin eski Müdürü Hasan Atakan bey efendiye…
Baştan beri sosyal medyadan bu işin organizatörlüğünü ve mülki idarenin avukatlığına soyunan Sayın Atakan’ı Kastamonu yıllarından tanırım… Hocam benden yaş olarak büyük olduğu için saygıdan konuyu fazla uzatmak istemiyorum… Şahsıma özelden yazdığı mesajlar kayıtlardadır! Benim sabrımı daha fazla zorlamamasını kendisine tavsiye ediyorum. Mesleki ilkeler gereği bilgi kaynaklarımı saklamaya direniyorum.
Son olarak iki kelime de adını ilk defa duyduğum eğitim camiasından emekli olduğunu öğrendiğim Mustafa Gemalmaz büyüğümüze… Saygıdeğer hocam emeklilik yıllarınız da sanırım köşe yazarlığına soyunmuşsunuz… Yaş olarak sizden küçük bir kardeşiniz olarak tavsiyede bulunma hadsizliğini yapmayacağım. Ancak, rüzgar ç.ş ilişkisini bilirsiniz. Abdesti tutmak için gerekli olan önemli bir dengedir! Sizinle ilgili Tosyalı hemşerilerimden o kadar çok bilgi geldi ki! Hele hele bir fotoğraf geldi sormayın gitsin. Şimdi bu söylemlerimi de tehdit olarak falan algılarsınız. Aslında dostlarınızı seçerken dikkat etmeniz için kurulmuş cümlelerdir.
Yazdığım iki yazının açıklamasını Ajans 37’de Mehmet Eren’in canlı yayınında yaklaşık 1.5 saat süren cevabımız oldu. Anlayan anladı, anlamayanlar da ön yargılı oldukları için direndi. Ha bir şey daha dün hem İl Sağlık Müdürlüğü hem de Kastamonu Valisi Sayın Yaşar Karadeniz’de virüsün son durumu hakkında aydınlatıcı açıklamalar yaptı.
-Tosya’nın yiğit başkanı için…
Önceki akşam TV 366’da İrfan Salcı’nın canlı yayın konuğu olan Tosya’nın yiğit ve de yaşının çok çok üzerindeki olgunluğa sahip Belediye Başkanı Sayın Volkan Kavaklıgil’in açıklamaları, konuya yaklaşımı tüm dikkatimle izlemenin ötesinde beni etkiledi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizi ve devamında pandemi sürecinin getirdiği daralma ile kendi belediyesinin hizmetlerde zorlandığını, ancak pek çok projeye bir-iki haftaya kadar başlayacaklarını açıklıyor. Tosya’da kısa sürede yaptıklarını ve vaat ettiklerini de yapmaya devam edeceğini söyledi.
Programda, Tosya’daki vakalarla ilgilide bilgi veren Kavaklıgil; “Virüsün iki ortağı var. Birisi mülki idare, kolluk kuvvetleri, diğeri ise vatandaş” diye konuştu. Bence de doğru bir tespitti. Alınan önlem ve tedbirlerin ardından virüsün tekstil fabrikası çalışanlarıyla stabil kaldığını ve devamındaki filyasyon ile sınırlı olacağını belirttikten sonra; “Ben inanıyorum ki bu olayı ilçemiz 10 gün içinde bitirecektir” açıklamasını yaptı.
Gayet objektif bir şekilde ve kendisine de öz eleştiri yaparak tüm içtenliğiyle konuya açıklık getiren Sayın Kavaklıgil, aslında başta şahsıma ve sosyal medyadan örgütlenerek olayı farklı mecralara çekmek isteyenlere, dahası arka planda ellerini ovuşturarak bu tartışmanın büyümesini isteyen ve sinsice bekleyen bundan nemalanmak isteyenlere de yaşının üstündeki olgunlukla mesaj verdi…
Doğrusunu söylemek gerekirse, Tosya’nın bu yiğit ve de olgun Belediye Başkanı Sayın Volkan Kavaklıgil’in bu mesajı, toparlayıcı konuşması beni çok etkiledi.
Herkesi sağduyu ya davet ederek, benimde yürekten inandığım; “Kastamonu-Tosya’dır… Tosya da Kastamonu’dur” diyen sayın başkan konuyu başka başka mecralara çekmek isteyenlere de “ Kastamonu bizim ata yurdumuz… Et tırnaktan vaz geçer mi ?” diyerek son noktayı koydu.
O , koltukta oturmanın sorumluluğunu fazlasıyla taşıyan, genç ama gerçekten gelecek vaat eden bir başkan. Allah yolunu açık etsin…
Sağduyulu gerçek Tosyalı hemşerilerimize selam olsun…
Sosyal medyadan şahsıma hakaret eden bir kesimi organize edenleri de sağ duyulu Tosyalılara bırakıyorum. Tosya halkına selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Aylardır tüm Dünya’yı evlerine hapseden bu virüs belasından bir an evvel kurtulmak ve herkesin iyiliği için daha fazla tedbir ve daha fazla önlem alınarak başa dönülmemesi için bir uyarıydı aslında bizimkisi.
Neyse ki bizim uyarılarımız amacına ulaşmıştır. İnşallah bu virüs belasından tüm dünya bir an evvel kurtulur ve yeniden hepimiz normal yaşantılarımıza döneriz…
Tekrar bu salgından dolayı hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, tedavi altında bulunanlara da acil şifalar diliyorum…
GÜNÜN SÖZÜ
“Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur…”
YORUMLAR