Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Başkent Postası

ORTADOĞU’DA OLMANIN BEDELİ

‘’Tarihin beşiği Ortadoğu’da,
Bombalarla sallanırken sokaklar,
Bir daha uyanmamacasına,
Ebedi uykusuna dalıyor çocuklar.’’

                             Seyit Kaynak

 

Ortadoğu diye tabir edilen bölge dünya üzerinde çok özel bir öneme sahiptir. Ortadoğu kültürel özellikleri ve coğrafi konumuyla medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve tarihe birçok defa yön vermiştir. Tarihin bu evresinde ise petrolün zifiri karanlığında, kara bir kedere sahip olan coğrafyanın adıdır Ortadoğu. Ortalama 2 saatte bir çocuğun, 3 saatte de 1 kadının öldüğü coğrafyanın diğer adıdır Ortadoğu. Çatışma bu coğrafyada en temel hak olan yaşama hakkını ortadan kaldırarak diğer temel hak ve özgürlükleri de etkilemektedir. Burada çocuklar ya hava bombardımanlarıyla ölüyor ya da  açlıktan. Özellikle çocukların ve diğer sivillerin çok fazla sağlık problemleri yaşadıklarını belirtmek gerekiyor ki bunlardan birçoğuna kanser teşhisi konulmasına karşın tedavileri sağlanamamaktadır.  Savaşların vurduğu bu coğrafyada en büyük bedeli ve savaşın acı yüzünü en çok hisseden ise çocuklar ve kadınlar. Çünkü hayatını kaybedenlerin büyük bir kısmını çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Yani savaşlarla birlikte bir nesil de yok olup gidiyor.  Altyapıların tamamen tahrip olduğu, hastane ve su kaynaklarının ulaşılamaz hale geldiği, milyonlarca insanın zor şartlarda mülteci olmak durumunda kaldığı bu coğrafyanın; Arap Baharı ile birlikte başlayan halk ayaklanmaları Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesine sebep olmuş, bununla birlikte diğer Ortadoğu ülkelerindeki halklar da demokrasi umuduyla sokaklara dökülmüştür. Mübarek’in devrilmesiyle Ortadoğu’da başlayan demokrasi umudu, Suriye’de yıllardır devam eden bir çatışma ortamıyla yerini büyük dramlara, acılara ve çaresizliğe bırakmıştır. Arap Baharı sonucu umutlar kırılmış, kadın hakları bastırılmış ve bahar havası yerini kışa bırakmıştır. Kadınların hak arayışı başka bir bahara kalmıştı. Savaş coğrafyası içerisinde kadınının en temel görevi; çocuklarını korumak, önce onları doyurmak ve yeri geldiğinde çocuklarının önünde canlı bir kalkan olmaktır.  Ortadoğu’da kadın olmak; dünyada en çok sevdiği varlıkları yani çocuklarını kaybetmek korkusudur. Burada annelerin,  çocuklarına alacak ekmek için para bulamadığından gazete yedirdiklerini biliyoruz. Yeterli beslenememekten, açlıktan ölen çocuk sayısı günden güne artırıyor. Öyle ki şu hikâye yürekleri parçalıyor. Doğu Guta’nın Hamuriye semtindeki küçük bir evde eşi ve dört çocuğuna bakan Menal Hanım çocuklarının açlığını bastırmak ve onları oyalamak için içerisinde sadece su olan tencereyi saatlerce ocakta kaynattığını ve çocukların yemeğin pişmesini beklerken uyuya kaldıklarını söylüyor. Bu yaşanılan dramı duydukça,  uluslararası örgütlerin çatışmaya müdahalesizliğinin ne ağır sonuçlara yol açtığını daha net anlayabiliyoruz.Yıllardır, savaşların, akıtılan kanların ve gözyaşlarının hâkim olduğu coğrafyada; çocuklar annelerinin eteklerini tutunarak hayatta kalmaya çabalıyor. Özellikle Filistin, Irak ve Suriye’de yaşanan savaşta yüz binlerce kadın ve çocuk hayatını kaybetti,kaybediyor.Ortadoğu’da büyük bir savaş yaşanıyor. Her gün bombalar patlıyor, savaş uçakları erkek kadın, genç yaşlı demeden öldürüyor. Yaşanan iç savaşlarda yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Bir o kadar insan ise yaralandı.  Ayrıca 15 binden fazla çocuk ve kadın hapishanelerde tutularak rejim güçlerinin işkencelerine maruz kalmakta. Ortadoğu’da savaşın acımasız yüzünü gösterdiği ülkelerden biri de Filistin. İsrail’in saldırıları sonucu çatışmaların başladığı günden bu güne kadar Gazze’de yüzlerce kadın ve çocuk hayatını kaybetti. Binlercesi ise yaralandı. Irak’ta da uzun yıllardır süren savaşın son perdesinde ve sonrasında DEAŞ terör örgütü ile süren çatışmalar neticesinde binlerce kadın ve çocuk öldürüldü, beş milyondan fazla çocuk temiz su, sağlık bakımı ve güvenli yaşam koşullarından mahrum durumda. Anne olmak, bu topraklarda çocuğundan önce ölmeyi gerektiriyor. Annelerimiz bizleri karınlarında taşıyan, zorluklar içerisinde bizleri koruyup kollayan kadınlardır. Kadınlara verilen değer bu olmamalı çünkü onlar bizim dünyamızdır. Merhum Neşet Ertaş’ın da söylediği gibi; ” Kadın insandır, erkek ise insanoğlu”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER