Demokraside Samimi miyiz?
Günümüzde istismar edilen ama siyasi liderlerin vazgeçmediği iki konu vardır.
1. Padişahlığın tek adam anlayışı,
2. Tarikatların şeyh – mürit ilişkisi,
Hem padişahlığın hem de tarikatın yönetim biçimi, anti demokrasinin kaynağı olarak gösterilir. Seküler kesim, entelektüeller ve Avrupa hayranı muhafazakârlar; padişahlık ve tarikatların yönetim biçimi ile siyasi partileri yönetir…
Her iki sistemin yönetim biçimini anlatalım:
Padişahlık:
1. Tek adam düşünür, konuşur ve karar verir,
2. Halkın seçtiği meclis yoktur,
3. Mutlak bir itaat vardır.
Tarikatlar:
1. Şeyh – Mürit ilişkisi vardır,
2. Mürit, şeyh izin verdiği kadar konuşabilir,
3. Müritlerin, şeyhlerine sadakati önemlidir,
4. Müritler, iman konusunda şeyhlerinin cümleleri ile konuşur,
5. Müritler, her konuşmanın başında şeyhimiz böyle dedi veya şöyle buyurdu,
6. Müritler, şeyhin kurduğu cümlelerin Kur’an-ı Kerim ile barışık olup olmadığının araştırılmasını saygısızlık olarak düşünür. Çünkü şeyhim en doğrusunu bilir düşüncesi kabul görmüştür.
Siyasi partilerin yönetim şekli, padişahlıkta tek adam anlayışının ve tarikatlardaki şeyh-mürit ilişkisinin kopyasıdır.
Her iki anlayışın özellikleri çok bariz bir şekilde siyasi partilerin yönetiminde egemendir. Genel başkanlar da gidişattan çok memnundur… Aslında demokrasiyi engelleyenin tüzük olduğunu bilir ama görmemezlikten gelir. Çünkü istismar edeceği kavramın yok olmasından korkar…
Seküler kesim, entelektüeller ve Avrupa hayranı muhafazakârlar ara sıra padişahlığa ve tarikatlara karşıyız diyerek de halkın gazını alır…
Günümüzdeki sistemde siyasi partiler:
1. Parti başkanlarına itiraz edildiği zaman genel merkezin kapısına atılanları gördük. (Muharrem İnce ve Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan gibi)
2. Genel başkanlar ile milletvekilleri arasında şeyh – mürit ilişkisi varır. (Milletvekilleri, halkın nefesini enselerinde hissetselerdi 155 milletvekili oylamaya katılırdı.)
3. Parti başkanları, başarısızlıkla suçladığı insanları parti meclisine danışmadan yönetimden çıkarır. (Tek adam anlayışı)
4. Siyasi partinin yönetimindeki bazı insanlar günümüze kadar ayni sülaleden olduklarını görüyoruz. Padişahlıkta olduğu gibi parti yönetiminin babadan oğula geçmesi…
Sonuç:
Padişahlık ve Tarikatların yönetim biçimi ile günümüzdeki siyasi partilerin yönetim biçimi arasında hiçbir far yoktur… Dolayısıyla siyasi partilerin yönetim biçiminde de demokrasi olmadığını çok rahat söyleyebiliriz…
Günümüzdeki siyasi partilerin uygulamalarına bakalım:
1. Siyasi partilerin genel başkanları, belirlediği insanları halka dayatır ve halk seçer.
2. Halk istediği kişiyi seçemez.
3. Halkın istediği kişiyi seçebilecek sistem yoktur.
4. Halka dayatılan insanları, seçme sistemi vardır.
Bir ülkede demokrasinin oluşabilmesi için ana muhalefet partisinin demokrasiyi hazmetmesi, bilmesi, öğretmesi ve örnek olması gerekir. Hele ana muhalefet partisi, söz konusu ülkenin kurucu partisi ise demokrasiyi getiren ve uygulayan örnek parti olmalıdır…
Çünkü ana muhalefet partisi demokratik değilse iktidarın ve diğer siyasi partilerin demokrat olması zorlaşır…
Siyasi parti genel başkanları tek adam zihniyetini sık sık dile getirir, eleştirir ama tek adam zihniyetiyle parti yönettiklerini görüyoruz…
Şikâyetlerin asgariye inmesi için:
1. Halka dayatılan insanları seçme sistemini kaldıralım,
2. Halkın istediği kişiyi seçebilecek sistemi getirelim, yani demokrasiyi getirelim.
Sonuca gelelim:
1. Halk, siyasi partilere ve milletvekillerine egemen olmadığı müddetçe,
2. İlçe başkanları, il başkanları ve milletvekilleri özgür olmadığı müddetçe,
3. Siyasi partilerde şeyh- mürit ilişkisi devam ettiği müddetçe,
Siyasi partilere demokrasi gelmediği gibi ülkeye de demokrasi gelmez, problemler de çözülmez…
Ceketin düğmesini doğru iliklemek istiyorsak halkın istediği milletvekillerini seçebilecek sistemi getirelim…
Milli düşünmekte samimi olalım…
Selam ve saygılarımla…
YORUMLAR