Milli Anayasa ve Bağımsızlık 1
Sevgili okuyucularım merhaba,
Türkiye’nin ikinci yüzyılına girdiğimiz bugünlerde milli ve sivil bir anayasamız maalesef yoktur. Yeni meclisimiz bağımsız, sivil ve milli bir anayasayı yapmak zorundadır.
Meclis başkanı Numan Kurtulmuş Beyin içten ve samimi gayretlerini destekliyorum. Anayasayı millileştirme gayreti için yazı serisine başladık. Birileri bıyık altından gülecek ama biz yazmaya sabırla devam edeceğiz.
Halkımıza hizmet için samimi olduğumuza dair bir örnek:
Adabımuaşeret kurallarının müfredata alınması için mahalli gazetelerde bıkmadan usanmadan 40 yıl yazdık. Sonunda Türkiye Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Yücel Koç sesimizi duydu adabımuaşeret kuralları adlı yazımı köşesine taşıdı. Dört ay sonra Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim, Ortaokullar ve Liselerde adabımuaşeret kurallarını müfredata aldı. Halka hizmet için sabrın sonunda amacımıza ulaştık. Büyük bir mutluluk…
Milli Anayasa için Yücel Koç gibi yazarların sesimizi duyması dileğiyle…
Milli Anayasanın nasıl olması gerektiğini tarihten örnekler vererek anlatmaya çalışacağım.
Tanzimat fermanı ile gelen Avrupai anayasa ve bağımsızlığımızın yok olması
1839 yılından bugüne kadar Avrupa derin devletinin daha doğrusu Tanzimat Fermanının kaynağı İngiltere’nin yaptığı ve bize dikte ettiği anayasa ile bugüne kadar geldik. Son olarak Avrupa Derin Devletinin etkisi altında 12 Eylül’de Kenan Evren bir darbe anayasa yazdırdı. 2000 li yılların başından bugüne kadar Kenan Evren’in Anayasasından 60 madde değiştirildi. Diğer maddelere dokunulamadı veya dokundurulmadı. Kenan Evren’in darbe Anayasası niye değiştirilemedi? Anlatalım:
- Siyasi Partilerin egoları,
- Avrupa ve Batının baskısı,
- Terör öğütlerini destekleyen ülkelerin hâkimiyetini kaybetme anlayışı,
- Türkiye’nin bağımsız olma korkusu,
- Çıkarlarını düşünen ama milli düşünemeyenlerin gayreti,
Gayri milli anayasa ve Tanzimat fermanı
İlk milli olmayan anayasa 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile kabul edildi. Tanzimat Fermanı’nın Osmanlı Devletinin bağımsızlığını nasıl kaybettiğini anlatalım:
1839 Tanzimat fermanını kim istedi?
- İngiltere istedi,
- Mustafa Reşit Paşa istedi,
1839 yılında Tanzimat Fermanı ve 1841 Londra anlaşmasına göre:
- Mısır bölgesine özerklik verildi daha sonra devlet olarak tanındı.
- İslam devletlerinin sınırlarını, İngiltere’nin belirlenmesi sağlandı,
- Fiilen Osmanlı ve İslam ülkelerinin, petrol araması, uçak yapması, gemi yapması, araba yapması, derin devletin onayına bırakıldı…
- Ekonominin yönetimi, faizlerin belirlenmesi Londra’daki derin devlet tarafından takip edilmesi sağlandı.
- İslam ülkelerinin hazinelerine ( merkez bankalarına) Batı’nın derin devleti ortak edildi…
Önemli not: 1
Evet, bir ülkenin bağımsızlığını yok edebilmek için anayasanın ne kadar önemli olduğunu 1839 Tanzimat Fermanı ve 1841 Londra anlaşması neticesinde öğrendik.
Önemli not: 2
ABD ve İngiltere’nin İslam ülkelerinin merkez bankalarına % 60 oranında ortak olmalarının nedeni 1839 yılında Tanzimat Fermanından ve 1841 Londra anlaşmasından kaynaklanıyor.
Önemli not:3
Osmanlıyı ayakta tutan ve toprak bütünlüğünü sağlayan iki cümlelik de olsa milli bir nizamname vardı. Avrupa bu milli nizamnameyi yok ettikten sonra:
- Mısır’a özerklik verdi daha sonra devlet olarak tanıdı,
- Arnavut bölgesine özerklik verdi,
- Osmanlının toprak altı ve toprak üstü madenlerine sahip oldu,
Demek ki iki cümlede olsa Osmanlı Devletinin milli bir anayasası vardı…
Bir ülke bağımsız olabilmesi için mutlaka milli anayasası olmalıdır.
Yabancı devletlerin Osmanlı devletine müdahale etmesini engelleyen iki cümlelik bir nizamname vardı. Biz buna milli anayasa diyoruz.
Batı, söz konusu iki cümlelik milli nizamnameyi yani milli anayasayı kaldırmak için 1839 Tanzimat Fermanını kabul ettirdi, peşinden de 1841 Londra anlaşması ile:
- İslam ülkelerinin fiziki ve ekonomik bağımsızlığını yok edip ancak kendine bağlayabildi…
- Doğu ve Güney Doğu Anadolu’daki Kürt aşiretlerini kollama, koruma ve isyan ettirme yetkisini sağladı.
Demek ki iki cümlelik nizamnameyi Avrupa, Osmanlının milli anayasası olarak görmüş…
Önümüze gelen fırsatı değerlendirebilmek için “ama”, “fakat” gibi kelimeler ile cümle kurmadan:
Sayın siyasi liderler:
- Milli, sivil ve bağımsız anayasayı engelleyen maddeleri tespit etmeliyiz,
- Milli, sivil ve bağımsız anayasayı engelleyen maddeler üzerinde anlaştıklarımızı düzeltmeliyiz…
- Mevcut anayasaya uyun demek yerine niye uyulmadığının nedenlerini mecliste tartışmalıyız ve sonuca bağlamalıyız.
- Kibrimizi bırakalım, egolarımızdan uzaklaşalım, halkımıza milli, sivil ve bağımsız bir anayasa hediye edelim…
- Egolarımızı ve kibrimizi bir kenara bırakalım halkımıza hizmet yapalım…
- Osman Kavala ve benzerlerinin özgürlüklerini düşünürken devletin bekasını sıkıntıya sokan yasalara da izin vermeyelim.
Selam ve saygılarımla…
YORUMLAR