Memur Sen’e bağlı bazı sendikalar toplu sözleşmede alınan haklarının ellerinden alındığı gerekçesiyle Bolu’dan Ankara’ya yürüyüş eylemi başlattı.
Haklılar mı? Elbette haklılar…
Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) üyesi aynı zamanda. ILO üyesi olan ülkelerde sosyal adaletin sağlanması, uluslararası planda tanınan insan ve emek haklarını gerçekleştirilmesi için çalışmaktadır. ILO görevleri arasında: “İnsana yakışır işler yaratılmasına; çalışanları ve iş çevrelerini kalıcı bir barış, refah ve ilerlemeye sahip çıkmaya yöneltecek ekonomik koşullarla çalışma koşullarının sağlanmasına yardım etmektedir.”
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukukun bir bağlayıcılığı var. 2010 yılında Toplu Sözleşme hakkı elde eden kamu görevlileri sendikaları da ILO’ya üye oldular.
Uzun yıllar “Toplu Görüşme” yapan kamu sendikalarının mücadeleleri neticesinde 2010 yılı Anayasa değişikliğinde memurlara “Toplu Sözleşme” hakkı verilmek zorunda kalındı.
Memur sendikaları 4688 sayılı sendikaları kanunu çerçevesinde hükümetle kamu görevlileri adına yetkili sendikalar ile hükümet temsilcileri arasında yapılan müzakereler neticesinde iki yılda bir Toplu Sözleşme yaparak memurlara yapılacak ücret zamları, özlük hakları yanında sosyal haklardan olan servis, koruyucu giyim gibi birçok konuda kararlar alınıyor. Mutabakata varılmadığında da ise Kamu Hakem Kuruluna gidiliyor ve sendika temsilcilerinin de yer aldığı ve Sayıştay Başkanının başkanlık yaptığı kurulda memurlara cari yıllar için verilecek haklar belirleniyor ve kanun hükmünde uygulanmak üzere Resmi Gazete’de yayımlanıyor.
Kamu görevlileri sendikaları toplu sözleşme yasasını hazmedemeyen bazı bürokrat ve siyasetçiler her defasında sendikalara zorluk çıkarmakta ve memurların yıllarca mücadele ederek, emek vererek kazandıkları haklarını ellerinden almak için bahane aramaktadırlar. 2024 yılında hakları bir bir ellerinden alınmaya başlandı.
Önce bu yılın başında Hazine ve Maliye Bakanlığı kamu kurumlarına yazı yazarak memur sendikalarının kazanımı olan ve toplu sözleşmede yer alan Koruyucu Giyimi kurumlarda yanlış uygulandığını gerekçe göstererek engellemeye çalıştı.
Ardından, tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek kamu kurumları tarafından, toplu sözleşmenin gereği olarak memurları taşıma amaçlı servis hizmeti, koruyucu giyim, lojman kira ücretleri gibi bir çok konuya ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığınca “Tasarruf Tedbirleri Genelgesi” yayımlatılmak suretiyle Toplu Sözleşme hükümlerine aykırı bir girişimde bulunuldu. Akabinde sendika üyesi memurlara ödenen “sendika pirimi” yaklaşık 600 TL CHP tarafından sendikalar arasında haksızlıkla uygulandığı gerekçesiyle Anayasa mahkemesinde iptal ettirildi.
Sendikalar hükümetin memurlara yönelik yapılan bu haksızlığa karrşı eylem kararı aldılar. Kısmi zamanlı iş bırakma, ardından seslerini duyuramayınca memur Sen’e bağlı bazı sendikalar tarafından Bolu’dan Ankara’ya yürüme ve ardından 1 Ağustos’da tam gün iş bırakma eylemi ve miting yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar.
Ne yapsın memur sendikaları? Tabi ki eylem yapacak! Tüm sendikaların eylem kararı alması durumunda hangi hükümet duymamazlıktan gelebilir?
Kamu görevlileri sendikaları ise bölük pörçük bir yapı arz ediyor maalesef.
Totalde iki milyon üyesi bulunan ve yaklaşık dört milyon aileleri ve emekileri de hesaba kattığınızda yaklaşık 20 milyon kişinin faydalandığı hak için toplu sözleşme döneminde üç büyük konfederasyon bir araya gelememekte bölük pörçük bir yapı arz etmektedir.
Alınan haklardan tüm memurların faydalandığı bilindiğine göre yetkili-yetkisizliğe bakmadan birlikte eylem kararı almaları gerekir.
Zira “Bir elin nesi, iki elin sesi var.”
Sendikalar daha iyi bilir: Hak verilmez alınır!
Saygılarımla…
YORUMLAR