Vaka sayıları giderek düşüyor. Tabi insanlar da normal hayata dönmek istiyor. Esnaf borç batağında, küçük işletmeler iflas etmeye başlamış ama zenginler daha da zengilemiş. Vergisi cebimizden çıkan köprüleri “kısıtlama zamanı” ücretsiz yapmak da bize yakışırdı.
Covid-19 bizi ekonomik açıdan bitirmedi aslında. Bu virüs ortaya çıkmadan önce de durum aynıydı. İnsanlar evine ekmek götüremiyor, sokaklarda kalıyordu. Ama kimine göre bunlar biraz “abartı”. Bir söz vardır, “Övünme çörtük (çeltik), yel esti gördük”. Ülkenin durumu da bundan ibaret, gariban halk her şeyi biliyor, zengin evinde ejder meyvesi yiyor. Bu bozuk ve köhnemiş sistem ile daha nereye kadar gideceğiz? Şahsım hükümeti, yoksulun yaşam kalitesini yükseltmek yerine, kendisine soru soranları “terörist” ilan ediyor. Soru sormak, hükümeti eleştirmek suç mu?
Sağlık Bakanımız her gün vaka tabloları açıklıyor. Turizm Bakanımız ise “vaka sayıları 5 binin altına düşecek” diyor. Soruyorum şimdi, ne zamandır beridir Sağlık Bakanı’nın işlerini Turizm Bakanı yapar oldu? 5 binin altına düşeceğine ne kadar da eminsiniz. Turizm sezonunu iyi geçirelim de şu kasadaki eksiği tamamlayalım mı diyorsunuz? Milletin eline “Siz eğlenin, biz açımızı olduk” yazan maske vermek bu devletin yaptığı bir acizliktir. Ocak ayından bu yana aşılar geliyor, geliyor ve yine geliyor. Bize Maşallah ki, sadece 10 milyon vatandaşımıza iki doz aşı yapabilmişiz. Bir yerden 90 milyon, diğer yerden 100 milyon doz aşı geliyordu. Galiba açıyı getiren uçak rötar yapıyor.
Eğitim öğretim sistemi zaten bir temele oturmuş değildi. Şu dönemde ise hepten yerle bir oldu. Milyonlarca öğrenci doğru yönetilemeyen bu Covid-19 sürecinin kobayı oldular. Başlıkta da olduğu gibi okulları “KAP-AÇIYORUZ”. Açıp tekrar kapatmakta ki maksat nedir acaba? Bu ülkenin gençlerinin aklında “kolay yoldan para kazanma” isteği oluşturdunuz. Liyakatla değil de sözüm ona para ile bir yerlere gelmeyi sizden gördü bu gençler. Bu ülkede sınava girip emeğiyle yüksek puan alanların nasıl ezildiğini gördük. Üniversitede nasıl torpil yapıldığını Profesörlerden dinledik. Eğitimde sistem var mı gerçekten? Öğrenciyi yılda 40-50 sınava sokup, son sene de torpille kendi çocuklarınızı bir yerlere yerleştiriyorsunuz. Özel okullar kesinlikle devletleştirilmeli. Eğitim yuvalarını “ticarethane” yaptınız. Bu ülkenin okullara dağıtacak parası yok mu? Üniversiteye girmek için YKS sınavında ter döken gençler neden üstüne bir de para veriyor? Üniversitede neden harç veriyoruz? Üniversiteler yatırım malzemesi mi? KYK bursları veriyorlar ve sonra da işe giremeyen genç kesimi borçlu ilan edip hapse atıyorlar. Aklımda bir sürü sorun var. Ama at gözlüğü takmış hükümetten çözüm beklemek de tuhaf olsa gerek.
Her haneye bin Türk lirası yardım hizmeti gerçekten mükemmel. Salgın başında bizim gönderdiğimiz paralar bize dağıtıldı. Millet de sanıyor ki hükümet kasadan veriyor bu parayı. Sevgili okurlarım, devletin kasasında para olsa eğer neden sadece bin lira versin? Açlık ve yoksulluk sınırı belli. Özellikle büyük şehirlerde insanların kirası bin liranın çok çok üstünde. Emekliye de 1100 ₺ ikramiye verdiler. Enflasyonu sıfıra indirme ümitlerimiz bir sonraki yüzyıla ertelenmeli sanırım. Devletin kasasına para girmesini sağlayan her yeri sattık. Sadece Giresun’da bir sürü fabrika vardı, hepsi tek tek kapandı.
Bu Covid-19 sürecinin sonunda cebinizde para kalmayacak. Vergilere zam gelecek, doğalgaz, elektrik, su faturası üçe katlanacak. Ha bir de hükümet size göstermelik biner lira para verecek. 5 yerden maaş alanların olduğu ülkemizde vatandaşa bin lirayı reva görüyorlar. Günlük 35 ₺’ye vatandaşı mahkum ediyorlar. Takım tutar gibi parti tutmaya gerek yok. Hiçbir parti vazgeçilmez değildir. Mensubu olduğunuz veya desteklediğiniz partinin hiç mi kötü bir icraati yok? Partilerin yaptıkları icrattlerin 3′ te 2’si yanlış şeyler. Geriye kalanlar da vatandaşa bin lira vermek gibi, vatandaşın gönlünü almak için yapılan şeyler.
Kasım ayında erken bir seçim olacağını düşünüyorum. Vatandaşlara da ikaz ediyorum, kendi yörenizdeki hizmete değil, ülkenin genel durumuna göre oy verin. Köyünüze 2 tane köprü, 1 tane yol yaptı diye bu kimseyi başarılı yapmaz. Kime istihdam sağladılar, kime iş buldular? Gerçekler apaçık ortada. Baştan aşağı yanlışlarla dolu, ucube bir sistem içerisindeyiz. Yasama-yargı-yönetme üçlüsünün tek kişinin elinde olduğu bir sistemdeyiz. Hakimler üstlerinden emir alıyor. Sözde bağımsız yargı bir türlü kadın cinayetlerine çözüm bulamıyor. 6284 sayılı kanun yeterli deyip kadınları ölümle başbaşa bırakıyorlar. İstanbul Sözleşmesini kaldırıp kendi içlerinde devrim yapmaya çalışıyorlar. Bu ülkenin yararına olan ne varsa tek tek yok ediyorlar. Milli Bayramlar kutlanmıyor, Atatürk’ün ebedi istirahatgahına mozole bırakmak bile birilerine zor geliyor.
Milli değerlerin benimsendiği, kadınların, çocukların ve gençlerin ölmediği, ekonomik eşitliğin sağlandığı bir Türkiye istiyoruz. İşte bu temenniler ile iyi günler diliyorum.
Bahadır ALEMDAROĞLU
YORUMLAR