Hayatım boyunca futbolu sevmedim, sevemedim. Konya’da lisede okurken 60 kiloda gençler halter şampiyonu olmuş, Serbest Giriş Kartı almıştım. Yàni istediğim (futbol dahil) her türlü spor müsabakasına bilet almadan kartımla girebiliyordum. Buna rağmen futbol maçlarına girmedim.
Bir keresinde stadyum önünden eve doğru yürürken Konya İdman Yurdu ile Konyaspor arasındaki maç dağılmış, artık kim kimi yendi ise, taraftarlar birbirine (kimisi çivili) sopalarla saldırıyorlardı. Kaçarcasına eve yönelmiştim, “lâ’net olsun sizin maçınıza” diyerek…
Suudi Arabistan, gûya şeriatla yönetilen bir ülke. Kurban olun şeriata. Soytarılar sizi. Coğrafyasınızdaki mübarek Beytullah (Kâbe) ve Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) sizden dâvacı olsun...
«Hâdimü’l-Haremeyn» nedir? Bunu ilk kullanan Eyyûbî hânedanı kurucusu Selâhaddîn-i Eyyûbî’dir (rahmetullahi aleyh). Sonra Osmanlı ecdadımız hakkıyla «Harameyn’in Hizmetkârı» ünvanına layık olmuş, mukaddes beldelerin hürmetini korumuşlardı.
Osmanlı mübarek beldelerin, yàni İslâmiyetin iki mukaddes şehri olan Mekke ve Medine’nin (Harameyn’in) hizmetkârı (Hâdimü’l-Haremeyn) idi. Coğrafyanız dahil, dünyanın tüm İslâm ülkelerini koruyorlardı, imkânları paraları gani idi ama asla bu beldelere en küçük bir saygısızlık yapmadılar. Tá ki tarih sahnesinden çekildiler ve siz her şeyi hercümerç (altüst) ettiniz.
Siz adeta «Hâkimü’l-Harameyn» (sahipleri) gibi davranıyorsunuz. Böyle olduğu için de rezilliğiniz saymakla bitmez. Nedir o Kâbe’nin yanıbaşına diktiğiniz ve utanmadan adını ZamZam koyduğunuz gökdelenin ve sair kulelerin hikmeti?
El cevap: Para, para, para…
Futbol mukaddes ve ülke için yararlı, lüzumlu bir şeymiş gibi manyakça bir sevince garkoldunuz.
Katar’daki Dünya Kupası’nın en iyilerinden görülen Arjantin takımını yenince ülkede millî bayram ilân ettiniz. Behey nádân herifler herkesi yenip dünya kupasını alsanız ne yazar? Hakka (gerçekten) şeriata uymuş olsaydınız (sürüyle zararı ve şeriata aykırı yönü olan) futbolu ülkenize bile sokmazdınız.
Futbolcular arası ve taraftarlar arası kimi zaman ölümlü de olabilen kavgalar, milyonlarca fakiri doyurabilecek paralarla birkaç futbolcu transfer etmeler, yàni isrâfın dibine vurmak hep futbolda…
Kitleleri maçlarla hipnoz edip asıl dâvayı, kıymetli mevzuları unutturmak, halkları uyutmak futbolda daha sayayım mı?
Haberde, “Suudi Arabistan’da galibiyet sevinci ‘bayram’a dönüştü. Kral Selman bin Abdulaziz, galibiyet sonrası ülkede ilân ettiği resmi tatilin ardından bu kez de Veliaht Prens Muhammed bin Selman futbolculara galibiyet primi olarak lüks araçlar (Rolls Royce Phantom) verileceğini söyledi” diyor.
Yakışır tàbîî. Göster kendini kral… Sen ki bu kadar zenginsin. Lâ’net olsun o zenginliğinize ki, bir tek fakir halka, tek kuruş yardımınız yok.
Kabirlerinizde bütün bu manzaraları görüp kahrolmayın ey Osmanoğulları, Abdülazizler, Abdülhamid’ler, Vahidüddin Han’lar... Kader yayı böyle gerilmiş. Ne demiştiniz? “Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr / Eşek vezir oldu katır mühürdar” demiştiniz.
Tarih bugünkü nesillerin ahmaklığı yüzünden tekerrür edip duruyor.
Biz dahi (aynı vezinle) bugün “Ne günlere kaldık ey ecdād-ı Fatihan / Eşek kral olmuş, sıpası eşeddir ondan” diyoruz. 28.11.2022
YORUMLAR