TURGUT SAMANCI
İnsanları öldürmeye devam eden İsrail mallarını üreten patronların kimler olduğuna baktığımızda bu malları üretenlerin bir zamanlar bu ülkeye istihdam sağlayan, insanların ekmek yemesine katkı sunan kendi iş insanlarımızın olduğunu görürüz..
Ve bu işinsanlarının kendi alın terleriyle ürettikleri ve markalaştırarak ülke ekonomisine katkı sunmaya çalıştıkları kendi öz devletlerinde alamadıkları destekler ve yedikleri köstekler nedeniyle el emeği, göz nuruyla bin bir sorunla ürettikleri bu ürünleri ve onlarca insanın ekmek yediği fabrikaları başta İsrail’lilere olmak üzere paralarını İngilizlerin yönettiği Arap işadamlarına satmak zorunda kaldıklarını da üzülerek öğreniyoruz..
Bizler de bugün boykot ettiğimiz malların büyük bölümünün dün kendi insamızın ürettiği markalar olduğunu unutup, bugün “Kahrolsun İsrail” diyerek protesto ettiğimiz İsrail ve diğerlerinin neden buralara adeta beleşten çöktüğünü hiç sorgulamayız. Yani, adına ‘halka açılma’ yetmedi ‘özelleştirme’ veya ‘yap işlet devret’ denip, yabancılara pazarlanan ülke kaynakları gibi gıdadan tutunda içme suyuna kadar bir çok sektörün hatta bankalar dahil ülkedeki bir çok fabrika, iş yeri, avm gibilerinin nasıl olup, yabancı sermayeye kaptırıldığını hiç ama hiç sorgulamayız..
Bu yazımın başlığına kaynak olan isim öncesi ülke ekonomisine yön veren İstanbul’dan çıkıp Kocaeli, Sakarya, Bolu’dan geçerek Başkent Ankara’ya giderken yol kenarındaki yabancı isimli onca fabrikayı izleyip, gözlemlerken gözüme takılan aynı güzergahtaki yolda salaş barakalarda patates, soğan, kabak gibi kendi ürettikleri sebzeleri satarak, çoluk çocuğunun rızkını çıkartmaya çalışan yüzleri güneş ve ayazdan kavrulmuş insanlar, gelen geçen araçlar, ‘belki bir şeyler alırlar’ umuduyla bekleşiyorlar.
İşte ülkemde bunlar yaşanırken ülkesinin kendi öz kaynaklarıyla ayakta kalabileceği gibi, hiçbir destek almadan gerektiğinde yabancıların elindekini de öz sermayesiyle alabileceği, üretebileceği örneğini de görebiliriz.
Yeter ki, ‘destek olunmasa da köstek olunmasın’ dercesine Hendek’de karşıma çıkan dev bir yatırımı görünce yazımıza başlık olan Turgut Samancı gibi bu ülkenin kalkınmasına, iş imkanları sağlanmasına ve markalar üretip, dünya normlarında yarışabileceğini gözlerimizin önüne seriyor.
Çünkü aynı zamanda memleketim Ardahanlı olan bu ülkenin dinamosu denen iş insanlarından olan Turgut Samancı isimli işadamımız bir çoğumuz gibi doğduğu yerde ‘bir umut’ denilerek göç edilen batı kentlerinde yakaladığı imkanlarla gerek kendisi ve ailesinin taşıdığı soyismi, gerekse kurduğu ve emin adımlarla ilerleyip holdingleşen kendi iş sektörünü ülke ve dünya normlarında markalaştırdığı gibi Almanların bu ülkedeki yatırımlarından biri olan ‘demir çelik’ sektörüne hitap eden fabrikasının da alınabileceğini ortaya koymuş önemli bir işadamımızdır.
Bir haberimde kendisini bilmeden üzdüğümü öğrenip, özür için ziyaretine gittiğimde ayrı bir sürprizle karşılaşıyor, ülkesini milletini, vatanını seven yüzlerce hatta milyonlarca işinsanımız gibi bu işadamımız da Kafkasya’yı kendisine gen merkezi yapan ve başka arıların istilasıyla mücadele eden Ardahan arısından daha hamarat olduğunu ispat eden hemşehrim, sayın Turgut Samancı”nın yönetimindeki şirketlere bir yenisinin daha eklenmek üzere olduğunu görerek çok mutlu oldum..
Enerji trafosu üretecek olan yeni fabrikasıyla karşılaşıp, henüz faaliyete geçmemiş olan, geçtiğinde ise en az bin kişinin çalışacağını öğrendiğim fabrikaya ‘hayırlı olsun’ diyerek ilk siftahı bırakırken ben dahil bu iş insanlarını üzen, motivasyonlarını kıranların özürü kabul edilmeli diye düşünüyordum..
Demir/Çelik sektöründe ülke ve dünya markası olan ve
18.000 m2 ‘ kapalı, 50.000 m2 üretim tesisiyle
xıllık 95.000 tonluk galvanizleme, 25.000 ton çelik konstrüksiyon, 6.000 ton raylı taşıt parça ve aksamları, 30.000 ton enerji nakil hatları, 60.000 ton güneş enerji sistemleri mekanik aksamı imalatı yapan
TURSAM’ın Yönetim Kurulu Başkanı olan ve Ardahan Üniversitesinin Spor Kompleksi ve Öğrenci Yaşam Merkezi’nin çelik konstrüksiyon imalatını yaparak, üniversiteye bağışlayanTurgut Samancı ve ekibi trafo sektöründe de bir hayli iddialı..
Evet Turgut Samancı ve onun gibi iş insanlarının maddi destekten ziyade motivasyonu yükselten, bürokrasiyi azaltarak teşvik eden ve bizlerinde moral bozan değil, onları teşvik eden adımlara ihtiyaçları olduğunu ve bu desteğin verilmesi halinde bugün protesto edilen ve İsrail malı denilen ürünlerin bir çoğunun yeniden öz malımız olan yerli mallara çevrilebileceği görülmelidir.
Bu da ülke siyasetini yönlendirenlerin elinde ve o siyasileri eleştireyim derken benim gibi kıran, üzenler değil moral verenlerin olması gerekir. ..
YORUMLAR