Yunanistan göçmenleri ölüme terkediyor. Hayır bu cümle kifayetsiz kalıyor yaptıklarını tarif için.
Doğru cümle şöyle olmalıydı: Yunanistan göçmenleri taammüden (kasden, isteyerek) öldürüyor!.
İnsànların kış kıyamette giydikleri yırtık pırtık eski ceket ve mantolarını, paltolarını bile soyarak, silah zoruyla karlı buzlu zeminlere sürüklemek nedir? El cevap, cinayettir!..
Tam 19 mâsum donarak can verdi. Ege denizinde botları hususen batırılarak boğulup ölenleri bu mâsumlara ilâve ediniz. Yüzler, hattâ binlerce insàn belki böyle öldürüldü…
Bunları haberlerde hepimiz görüyor, duyuyoruz ama tepki o kadar cılız ki Yunanistan afedersiniz kıçıyla gülüyor…
Pekâlâ Yunanistan bunu nasıl yapabiliyor? Hem de dünyanın, üyesi olduğu AB’nin gözlerinin içine baka baka?
Yapabiliyor zira o patlayasıca gözlerin önünde cinayetler işlerken, Batı’nın ne tepki vereceğini (ya da vermeyeceğini) çok iyi biliyorlardı.
Zira tüm Batı’nın kültür kodu müşterek ve Yunan medeniyetinin eseri. Yàni Grek ve biraz da Judeo (Yahudi) menşeli.
Roma’nın orta yerinde hálâ duran büyükçe bir hipodrom var bilirsiniz. Turistlere mutlaka gezdirirler orayı. O hipodrom Batı kültür kodlarının hülasasıdır denilse yanlış olmaz.
O hipodromlarda kölelerini dövüştürür, biri diğerini haklayınca da hep birlikte “öldür, öldür” diye bağırırlardı. Kralları da halkın çoğunluğunun isteğini yerine getirmek suretiyle arenada karar için kendisine bakan köleye önce eliyle şu meşhur OK işaretini yapar, sonra başparmağını aşağıya çevirirse bu “öldür” mánâsına gelirdi…
Köle arkadaşını öldürdüğünde veya arenaya salınan aç arslanlar köleyi parçalayıp yediğinde müthiş bir vaveyla kopar, halk çılgınca eğlenirdi. Kimi zaman halka bedava içki dağıtılırdı bu hipodromlarda…
Esasen yalnız Yunanistan değil tüm Batı vahşidir… Vahşet onların genlerinde var. Bunların insànlıktan nasibleri (pek azı müstesna) yok!..
Bu yüzden sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun mevkidaşı Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto’ya söylediği sözlerin fazla bir kıymet-i harbiyesi olmayacaktı.
Netekim adam “insàn hakları hususundaki sözlerinize iştirak etmekle birlikte…” diyerek lafı dolaştırıyor, Yunanistan’ın mülteci zulmüne imada bile bulunmuyor, zulme kılıf arıyordu. Haberi izlerken “Allah topunuzun belâsını versin” diye bedduâ edip durdum.
Muhterem okurlarım, İslâm dünyası olarak bir halifemiz olsa, inancımız Tevhid olduğu halde binbir parçaya bölünmemiş olsak vahşi Batı’ya haddini bildirmez miydik?
Biz “ah Osmanlı” dedikçe bazı densiz ve donsuzların nevri dönüyor. Osmanlı zamanında böyle yapabiliyorlar mıydı? En zayıf dönemimizde bile bu zulümleri yapamıyor, yaptıklarında da tepelerine yumruğumuzu yiyorlardı. Allah zalimler güruhunu (ıslah olmazlar ise) toptan helâk etsin.
Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mevkidaşıyla basına konuşurken, “Hep beraber Taliban’a, Afganistan’a insan hakları dersi vermeye çalışıyoruz. Yunanistan’ın yaptığını nereye koyacağız?” dedi.
Min gayr’i haddin bendenizin cevabı, “bunu Yunanistan’ın münasip yerine koyacağız. Kazıklı Voyvoda çocukları ancak bu dilden anlıyorlar çünkü”.
Bu hain, namussuz ve katil insanlarla Türkiye ancak düşman olabilir, diplomatik nezaketi bile bir yana bırakmalıdır. 09.02.2022
YORUMLAR