Önce mutadımız üzere «trol» ya da «troll» denilen tâbirin ne mánâya geldiğini bilmeliyiz. Trol esasen balıkçıların denizin dibine indirdiği huni biçimindeki büyük ağdır. Fakat internet «trol»ü böyle bir şey değildir.
İnternette içtimâî muhaverelerde (sosyal medyada) rastladığımız «troller» tutum ve davranışlarıyla kural tanımayan ve ortamdakilere rahatsızlık veren tiplerdir.
Tıpkı İskandinav kültüründe dev veya cüce olarak resmedilen, mağara kaçkını ruhen çirkin ucube yaratıklar gibidir troller.
Bunlar insanları tahkir ile tahrik edip kötü cevaplar almayı uman, adeta sövülmekten dövülmek gibi mazohist bir zevk alan kişilerdir. Hâsıl-ı kelâm, «trol» ya da «trollük» de (sosyal medyanın) hukuk kıyıcılığı...
Son kanunlara rağmen bunların ciddî cezalar aldıklarını söylemek zor. Hemen tamamı sahte hesaplar kullanıyor!. Ve daha çok FETÖ’cü hesaplarda rastlandığı üzere, ABD’den ve sair Batı ülkelerinden (aldıkları IP’lerle) giriyorlar sosyal medyaya.
Trollük böyle bir ucube iş. Ve maalesef günümüzde Müslüman geçinen bazı şahıslar da trollük işindeler!. Üstelik pek de mahirlermiş…
Sosyal medyada sıkça rastlıyorum. «Ak Parti Trolleri» diyorlar bunlara ve öyle kendilerini gizleyen tipler de değil çoğu. Bunlar Ak Parti’yi sevip savundukları için trol olmuş değiller. Kim hangi partiyi savunur veya desteklerse kendi bileceği iştir ve bunun bir ayıbı da yoktur.
Fakat trollere itibar edenlere sadece acınır. Bunları adam yerine bile koymaz aklı olan. Çünkü troller savunduklarında samimi değildir. Sevgi ve tezahüratları sahtedir.
Trol, partisini savunurken hem ifrada kaçar hem de karşıtlarına çirkin laflar eder, tahrik eder. Bunlar o kadar samimiyetsizdirler ki, yarın o parti iktidardan düşsün gemiyi ilk terkeden fareler olmakla kalmayacak, anında kimlik değiştirip trollüğünü yaptıkları partinin bu kez aleyhinde torllük yapacaklardır.
Trollükle alâkalı en tipik misâl geçen gün cereyan eden ve maalesef sayın CB’nı da töhmet altında bırakan hadisedir.
Mâsum, 10 yaşlarında bir çocuk, CB’nın ve sair parti kurmaylarının yanında sahne alıyor. Ve bir ara büyük bir heyecanla “mikrofonu verin bana” diyor, alır almaz da bağıra çağıra “Bay Kemal…” diyor, “bu haine oy vermeyin, şu adama (CB Erdoğan’ı işaretle) oy verin” diyor!
Sahnedekiler gülüyor ve hattâ çocuğu alkışlıyorlar! Böylece artık inkârı gayr-ı kabil şekilde çocuğun oraya kasden çıkarıldığı ve diyeceklerinin öğretildiği anlaşılmış oldu…
Yakıştı mı şimdi bu? Rakiplerin eline altın tepside ikramdır bu. Gerçi hálâ oralı değilsiniz, işin vehametini idrâk edemediniz ama halk şokta…
Böyle durumlarda troller ne yapar? Bu ayıbı bile alkışlar. Çünkü trollükte aslolan taraftarlıktır, holiganlıktır. Ve halk trollerin ne dediklerine aldırmaz.
Bu hadisedeki tek güzellik olarak kayda geçmesini isterim ki, sayın Kemal Kılıçdaroğlu, siyasî bir refleksle hakaretler yağdırmak yerine, sükûnetini korudu ve hattâ taraftarlarını “sakın ha, o çocuğa hiçbir şey demeyin” diye uyardı. Halk bunu da kayıtlarına aldı tàbi.
Bendeniz asla trollük yapmam. Buradan ilân ediyorum, hiçbir partinin üyesi falan da değilim. Bir tavır takdire şayan ise takdir ederim, tekdire şayan ise tekdir eder, kınarım, ayıplarım. 01.02.2022
YORUMLAR