Bebek katili PKK terör örgütü’nün üst düzey yöneticisi ve Mahmur genel sorumlusu “Doktor Hüseyin” kod adlı terörist Selman Bozkır’ın MİT’in Irak’ın kuzeyinde PKK/KCK kontrolündeki Mahmur kampında gerçekleştirdiği başarılı operasyonla etkisiz hale getirilmesi ile Mahmur Kampı yeniden gündeme geldi. Irak’ın kuzeyinde Kandil ve Sincar ile birlikte terörle mücadelenin üç kritik noktasından biri olan Mahmur Kampı Erbil kent merkezine 65 kilometre uzaklıktaki Mahmur ilçesinde bulunuyor. 1990’lı yılların başından itibaren PKK terör örgütü Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerin birçok yerinde sivilleri hedef aldı. Yüzlerce köy PKK tarafında baskına uğramış ve 1000’lerce sivil vatandaşımız öldürülmüş, köyleri yakılmış, yıkılmış hayvanları telef edilmiştir. Uluslararası yapıların desteği ile bu olaylar bir anda çığ gibi büyüdü ve aynı yıllarda sınır hattında bulunan yerleşim yerlerinde on binlerce vatandaşımız terör örgütü PKK’nın baskısıyla kuzey Irak’a geçmiş ve burada önce Atruş sonra da Mahmur mülteci kampına yerleşmişlerdi. (Terör örgütü FETÖ ve PKK’nın işbirliğine en net kanıt; hiçbir örgütsel faaliyete katılmamış, terörü desteklememiş hatta PKK’lı teröristler tarafından zulme uğramış köylerinde dönemin yöneticileri ve güvenlik güçleri tarafından boşaltılmasıdır. Bugün konuştuğumuz bu kamp, yanlış politikalarının sonucudur yani 15 Temmuz hain darbeyi gerçekleştiren üniformalı ve kravatlı teröristlerin geçmişteki yansımalarının eseridir) BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Ankara’daki ofisinden edinilen bilgiye göre, 1990’ların başında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki şiddet olaylarının dorukta olduğu yıllarda, yaklaşık 20 bin kişi, Hakkâri ve komşusu sınır kentlerinden Kuzey Irak’a göçmüştü. Bu kişiler, Atruş diye anılan bölgede iki ayrı kampta, yaklaşık 1997 yılına kadar yaşadılar. Kampın kapatılması gündeme geldiğinde yaklaşık 3 bin kişi Türkiye’ye geri döndü; 4–5 bin kişi de Irak’ta yerleşti. Her iki öneriyi de reddedenler ise o zamanlar, Kuzey Irak yönetimi ile Saddam Hüseyin rejimini birbirinden ayıran sınır bölgesinde yaklaşık bir yıl kaldılar.[1] 1998’den beri BM gözetiminde bir kamp olan Mahmur, 2011 yılında hem Irak hükümeti hem de BM tarafından “resmi BM kampı” olarak tanınmıştır ve böylece Irak, burada yaşayanları “mülteci” kabul etmiştir. PKK terör örgütü BM kararını fırsata dönüştürerek Mahmur Kampı’nı adeta silahlı üsse çevirerek, çocuklar dâhil kamptaki herkesi silahaltına aldılar. Bununla yetinmeyen PKK’lı teröristler kampı ve çevresindeki dağı işgal etti. Mahmur Kampı’nı ve yanındaki Karacak Dağı’nı sözde silahlı üs haline getirdi. Terör örgütü, Mahmur Kampı ile yanındaki Karacak Dağı’nın çevresine hendek kazarak mevzi ve kontrol noktaları oluşturdu. Son yıllarda teröre karşı mücadelede elde edilen olumlu sonuçlara paralel olarak, 1990’lı yıllarında Irak’ın kuzeyine geçen vatandaşlarımızın bir kısmı kendi imkânları ile ülkemize dönmüş olmakla birlikte, bu bölgede halen 10 binden fazla vatandaşımız bulunmaktadır. Devlet yetkilileri vatandaşlarımızın ülkeye dönmeleri için birçok girişimde bulunmuştur.‘Vatandaşlarımızın tümünün gönüllü olarak kuzey Irak’tan ülkemize dönebilmeleri ve dönüşün güvenli koşullarda gerçekleştirilmesi için bir süredir görüşmeler sürdürülmektedir. Bu çerçevede ulusal düzeyde sürdürülen hazırlıkların yanı sıra, Türkiye, Birleşmiş Milletler, ABD ve Irak makamları arasındaki temaslar ve Ankara’da 20-22 Ocak 2004 günleri sürdürülen müzakereler sonucunda vatandaşlarımızın kuzey Irak’taki Mahmur kampı başta olmak üzere Türkiye’ye düzenli dönüşleri konusunda bir anlaşma metni üzerinde mutabakata varılmıştır. Söz konusu Anlaşma’nın tarafların kendi açılarından gerekli onay işlemlerini sonuçlandırmalarından sonra imzalanması beklenmektedir.’[2] ‘İnsani niteliğini yitirmiş olduğu Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından da açıklanan ve PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün kontrolünde bulunduğu bilinen Irak’taki Mahmur Kampı’nın kapatılması amacıyla tarafımızdan yapılan girişimler kamuoyunun malumudur. Bu girişimlerimiz sonucunda, Irak Güvenlik Güçlerinin dün (17.01.2007) anılan kampta bazı kontroller yaptıklarını ve Koalisyon askeri yetkililerinin de operasyon sırasında gözlemci olarak yer aldıklarını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu bilgiyi olumlu karşılıyoruz. PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Irak’taki mevcudiyet ve faaliyetlerine son verilmesi beklentimiz çerçevesinde, bu adımların sonuç alıcı şekilde devamını diliyoruz. Mahmur Kampı kapatılmalı, bu amaca yönelik olarak, Kamp’taki PKK mevcudiyet ve baskısı sona erdirilmeli ve kampta yaşayan vatandaşlarımızın geleceklerine yönelik serbestçe karar verebilecekleri bir ortam yaratılmalıdır. Dün yapıldığı bildirilen operasyonun bu yönde atılmış ilk adım olduğunu değerlendiriyoruz.’[3] Resmen Birleşmiş Milletler kampı gibi görünen Mahmur; yapı itibariyle ve kullanım amacından dolayı ulusal güvenliğimize tehdit oluşturmaktadır. Kamp terör örgütünün hem sığınma limanı hem de sözde üst düzey yöneticilerinin merkezi haline dönüşmüş durumda. Kandil ve Sincar’da olduğu gibi Mahmur kampında bulunan terör örgütü özellikle sivil halkı kullanarak, özellikle de bazı uluslararası kurum ve kuruluşların da şemsiyesi altında faaliyetlerini yürütmektedir. Irak’ın kuzeyinde Şanlı Ordumuzun emir komutasında görev yaptığım yıllarda Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında PKK terör örgütünün birçok faaliyetler yaptığını bizatihi görenlerdenim. Terör örgütüne karşı yaptığımız operasyonlar esnasında bir anda ‘BM’ ve bağlı kuruluşların flama ya da logosunu taşıyan onlarca aracının operasyon sahasında aktif faaliyet içinde olduğuna şahitlik ederdik. Bu araçların birçoğu operasyonda yara alan, sakatlanan teröristleri ya da sözde yöneticilerini risk bölgesinden kurtarmak için adeta ambulans görevini yürütüyorlardı. ‘BM’nin resmi araçları olduğu için müdahale etme şansımız olmuyordu. Bebek katili terör örgütü, Hakurk’ta, Avaşin’de, Basyan’da ve Kandil’de yapmış olduğu işleri şimdi Mahmur’da yapıyor. Bu kampta sivil kalkan en üst seviyede kullanılmakta olup uluslararası kamuoyu yanıltılmaktadır. Oysa bu kampta örgüt kandırdıkları gençlere; kimlik siyaseti, ideolojik eğitim, askeri eğitim, istihbarat eğitimi ve buna benzer bölücü faaliyetleri kapsayan birçok eğitim vermektedir. Ayrıca bu kampta doğan her çocuk PKK’nın baskısı ve zulmü ile doğal olarak örgütün birer üyesi olmaktadır. Yeni doğan her bebek kanlı örgütün kirli ellerine teslim edilmektedir. Küçük çocuklara ‘Türkiye düşmanlığı’ daha ilk konuşmaya başladıkları andan itibaren aşılanmaktadır. Kısacası Mahmur kampı çocukların, gençlerin birer terörist olarak yetiştirildiği bir yere dönüşmüş durumda. Ayrıca Irak’ın kuzeyinde yapılan operasyonlar neticesinde alan kaybeden terör örgütü PKK mensupları Mahmur’u güvenli bir sığınak gibi görmektedir. 1998’den beri Birleşmiş Milletler gözetiminde olan Mahmur kampın kontrolü tamamen terör örgütü PKK’nın eline geçmiş durumda. PKK için askeri, siyasi, lojistik bir üs görevi gören bu kampa Türkiye’nin askeri müdahale yapmasını BM’nin koruma şemsiyesi engel olmaktadır. Türkiye; terör yuvası Mahmur Kampı’nın kapatılması konusunda kararlılığını her daim sıcak tutmaktadır. Kapatılması için yıllardır hem Irak merkezi yönetimi hem de BM’nin yöneticileri ile çok kez görüşmeler sağlanmıştır. Lakin ne Irak nede BM tarafında elle tutulur bir çözüm yolu sunulmamıştır. Türkiye her an terör örgütü PKK’nın kampı olan Mahmur’a geniş çaplı ve kesin sonuçlu bir operasyon yapabilir. Peki, burada bulunan 10 binden fazla insan nereye gönderilecek ve akıbetleri ne olacak?
[1] http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2007/03/070305_mahmur.shtml
[2] https://www.mfa.gov.tr/no_16—23-Ocak-2004_-mahmur-bm-multeci-kampi-hk_.tr.mfa
[3] https://www.mfa.gov.tr/no_10_–18-ocak-2007_-mahmur-kampi-kapatilmasi-hk_.tr.mfa
YORUMLAR