Birtakım zümreler ülkemizi babalarının ve atalarının çiftliği ve mandırası gibi görüyorlar ve kendi menfaatlerine, sultalarına, hâkimiyetlerine ters düşen fikirlere, davranışlara, tenkitlere, temennilere, çare ve çözümlere, tekliflere karşı şiddetli ve baskıcı tepki gösteriyorlar.
Meselâ Sabataycıları tenkit etmek, onları itidale çağırmak, Türkiye’nin onların babalarının çiftliği olmadığını söylemek asla bir suç değildir.
Fikirler, tenkitler, kınamalar yanlış ve isabetsiz bile olsalar kamuoyunda tartışılması gerekir. Kanunları alenen, açık ve sarih şekilde ihlal etmedikçe fikir sahipleri mahkemelere sevk edilmemelidir.
Geçenlerde Star Gazetesinden Yakup Köse kardeşim yazmıştı. Yine şerefli bir insànımızı (Sabataycıların ve Kemalistlerin her yere çektikleri) bu 5816 sayılı kanun yüzünden mağdur etmişler!. “5816’ya bir kurban daha” diyordu Yakup.
5816; Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanun. Kanunda, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” deniliyor.
Yunus Efe, 15 Temmuz’un kahraman Özel Harekât polislerinden. 15 Temmuz’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nı FETÖ’cülerden alan ekipten. Sonra Afrin operasyonuna katılıyor. Onlarca başarı ve takdir belgeleri var. En son İzmir’de görevliyken, zulüm aracı 5816’dan açığa alınıyor ve yargılanıyor.
“Yunus Efe ne yapmıştı ki 5816’dan yargılandı? Twitter’da Cumhurbaşkanlığı külliyesi hakkında mâlûm güruh gündem oluşturuyor. Cumhurbaşkanlığı külliyesinin masrafları gündeme getirilmesi üzerine Yunus Efe Twitter hesabından Anıtkabir’in masraflarını kalem kalem yazmış ve “Vergiler Anıtkabir’e gitmesin” demiş.
Vay sen misin bunu yazan, bir yandan Kemalistler Yunus Efe’yi Twitter’dan linç ederken işgüzâr amirleri Efe’yi görevden almışlar. Tabiî ki 5816’dan da hakkında dâva açılmış!” Yàni ortada ne bir küfür, hattâ ne bir hakaret yahut aşağılama yokken…
Temel insan hakları ve hürriyetlerinin birinci maddesi din, inanç, vicdan, fikir, inandığı gibi yaşamak hürriyetidir. Bütün demokrasiler ve ileri ülkeler din ve inanç hürriyetini en temel değer olarak kabul ediyor. Ve hiçbir demokraside böyle ucube bir kanun yok. Türkiye’nin kurtarıcısı olduğuna inanılan bir insanın kanunla korunması da işin ayrı bir garabeti zaten.
İnsanlar inançları, dinî görüşleri, bir hadise yahut tarihi olayı yorumlayış tarzı yüzünden cezalandırılamaz. Herkes Atatürk’ü sevmek zorunda da değil.
Yunus Efe de Cumhurbaşkanlığı külliyesinin masraflarını mukayese etmiş. Sevdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a laf edilmesine içerleyip Anıtkabir’in de masrafları var demiş… Atatürk’e hakaret yok, aşağılama yok.
Yàni zulm aracı 5816 bile işlemez bu yüzden. Bırakın, vatandaşlar inandıkları gibi konuşsunlar, fikirlerini söyleyip mutlu yaşasınlar, güvenlik içinde bulunsunlar. Böyle bir ortam meydana getirilirse herkes devleti sevecek, devleti koruyacaktır. Aksi halde ise, devleti en ziyâde seven Yunus Efe gibi kahramanları dahi devlete küstürürsünüz.
Bir de utanmadan yargı Erdoğan’ın tekelinde diyorlar. Yuh lan. Erdoğan kendisini savunan birini savunamamış ama siz onu dâva etmiş, şerefli mesleğini de elinden almışsınız!.. Yalancısınız ve düşmansınız siz bu devlete.
Muhterem ricâl-i devletten Allah için istirham ediyorum. Bu şerefli polisin durumu için en iyi avukatları seferber edin ve mesleği ile itibarını iade edin. Yazık olur vallahi yazık olur. Böyle giderse devlet sahipsiz kalır. 02.05.2021
YORUMLAR