30 Ağustos Zafer Bayramı Türk’e kutlu olsun!
30 Ağustos’ta babamı kaybedip, yetim kalmakla ve 30 Ağustos’ta dünyaya gelen torunum Dağhan’ın 15. yıl dönümünü kutlama arasında sıkıştığım bugün ne yazılır diye düşünürken bugünü anmayan Kılıçdaroğlu’na saldıran ulusalcıların bana da sarıp, saldıracağından tırsıp (!), bugünle ilgili bir yazı yazmanının daha mantıklı olacağını düşünürken bu kez de kurduğu partisinin 6 okunun arasına milletçiliği de koyan Atatürk’e büyük başbuğ diyen ülkücülerin bugünü kutlama şekliyle karşılaşıp, yazacağım yazıma da başlık bulmuş olmanın rahatlığıyla yazmaya başladım.
Çünkü bugünü ’30 Ağustos Zafer Bayramı Türk’e kutlu olsun!’ şeklinde kutlayanların ‘Bak işte onca kez dağlarına ‘Ne Mutlu Türküm diyene, Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ dedirtsekte hala Kürt, Hain, Dilimi saymayanı bende saymam’ diyor diye çekinmedim değil…
Neyse o konuya fazla değinmeyip, başımıza yeni bir bela açmadan konumuza ve bugün anlatacaklarımıza gelelim diye düşünürken son aylarda sıkça ziyaret etmekten haz duyduğum Bursa ve ondan ayrılan Yalova nedense aklıma geliyor.
Çünkü birçok yerde olduğu gibi 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetlerle özdeşleşen “Beyaz Toros” otomobilinin pankartı ile “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ve Kurtlar Vadisi dizisinde “Yeşil”i oynayan “Pala” karakterinin posterlerini açılması ardından yaşanan ve bir Kürt çocuğunun ağzı, burnu kan içinde bir Kürt çocuğa yaptırılan yeminle hafızamda kalan Bursa ve Yalova’da bulunan iş yerlerinin tabelasının Arapça olduğunu ve neredeyse Türkçe yazan tabelalara yetiştiğini de hatırlıyorum.
Ve bu konuya nereden, neden geldiğimi düşünürken Türkeş’in adını koyduğu, 48 yıl boyunca Ülkücü camiaya seslenen ama hitap ettiği kesimin kendilerine destek vermediğini, ‘Vatan-Millet-Sakarya’ sloganlı birçoklarının ihanetiyle karşılaştığını belirtip sonra da birçok gazete gibi kapanan Ortadoğu Gazetesinin hain olarak ilan ettiği Kayserili bir hocanın videosunun sanalda bir hayli paylaştığını da görüyordum.
Kayserili Mehmet Hoca’nın ‘Eğer bir gün sabah kalktığımızda Erciyes Dağı’nda “ne mutlu Kürdüm diyene” yazarsa o zaman Kürtçülük var derim.’ videosunun bugünlerde yeniden neden paylaşıldığına bakınca buna neden olanın 5. kızım, göz bebeğim, ceviz içi torunlarımın anası, emekli başçavuş kızı gelinim Asya’nın memleketlisi, Konyalı Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın sebep olduğunu anlıyordum.
Gerçi 100 yıldır hep aynı konunun tartışıldığı ve bu ülkede yaşanan ekonomik krizlerin, toplumsal gerginliklerin altında yatan en büyük sorunun o olduğu söylenen sorun daha önce de yani şimdi adı bile anılmayan Soylu’nun başında olduğu dönemlerde Emniyet Genel Müdürlüğünce uygulamaya geçilen ama hala kadın cinayetlerinin artarak devam ettiği KADES, Kadın Acil Destek uygulamasında da gündeme gelmiş ve bugünkü gibi dünde üzerinde çok durulmamış, her zamanki gibi alel acelede halı altına atılmıştı…
Evet, KADES uygulamasında olduğu gibi şimdi de E-Reçete sistemine eklenen 5 dilin içinde neden Kürtçe yok diye tartışmaların sürdüğü ülkemde tam demokrasi, insan hakları, hak, hukuk ve cumhuriyetin sağlanacağı umuduyla verilen mücadelenin en büyüklerinden olan 30 Ağustos’un bugün 101. yıldönümü çeşitli etkinlik ve mesajlarla bir kez daha kutlanacak.
Yani 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da Atatürk’ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruzu anmak için Türkiye ve kızını kendisine başkan yardımcısı yapan Özbekistan’ında içinde olduğu Türki devletlerince ve dünyaca hala devlet olarak tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ulusal bir bayram olarak kutlandığı bugün sadece Türk’e kutlu olsun demiyorum..
Ve bende bugünün mesajında diyorum ki; bu vatanı büyük bir lider olan Atatürk önderliğinde hep birlikte savunan, kuran ve hep yaşaması için birlikte mücadele eden tüm halkların ölmüşlerine rahmet, yaşayan bizlerin akli selim içinde diline, dinine saygılı olması için dua ediyor ve hep birlikte nice 30 Ağustoslarla bu ülke ebedi ayakta kalır ancak biline…
YORUMLAR