ULUSAL PAZAR GİDERSE…
Ülkemiz yaklaşık olarak 20 küsur yıldır siyasal İslamcı bir parti tarafından yönetilmektedir.
Böyle olunca geçen bu süre içinde, devletin ideolojisinde önceleri çok küçük adımlarla başlayıp, süre giden zamanda giderek hızlanan pek çok değişiklikler görülmeye başlandı.
Bugün bu değişikliği toplumun özellikle Cumhuriyetçi…
Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkan kesimi ilk andan itibaren fark edip tepki göstermeye çalıştılar ama…
Toplumun önemli bir kısmı…
Adım adım bir kimlikten diğerine geçildiğini…
Bir anlamda haşlanmış kurbağa örneğinde olduğu gibi değişimin yavaş olması nedeniyle farkında olamadı.
Farkında olanlarsa ne yazık ki ülkemiz siyasetinde temsil edilmekten oldukça uzak görünmekteydiler.
Şimdi ben böyle anlatınca belki birileri merak edip…
Devlet aynı devlet, ne değişmiş olabilir ki diye düşünüyor olabilir…
Bu nedenle sözü fazla dolandırmadan konuya biraz, giriş yapalım…
Evet devlet aynı devlet gibi görünmesine karşın…
Ne değişti biliyor musunuz?
İdeolojisi…
1980’lerden itibaren ülkemizi küresel pazar yapmak adına neoliberal politikalar uygulanmaya başlandı ama tüm bunlara karşın 22 yıl öncesine kadar kısmen de olsa eğrisiyle doğrusuyla devlette milliyetçilik ekonomide millilik esas olurken…
Bugün gelinen noktada tamamen siyasal İslamcı bir ideoloji egemenliğini pekiştirmektedir…
Peki devlet yapısında ne değişti?
Ya da ne gibi farklılıklar ortaya çıktı diye düşünürseniz hemen söyleyim…
Eskiden eksik ya da yanlış da olsa…
Hemen her konuda milletin ihtiyacı…
Onun çıkarları…
Kalkınması…
Güvenliği ön planda olurken ve bunun için de güçlü bir devlet yapısı ön plana çıkarılıp…
Devletin ekonomideki etkinliği de buna paralel olarak büyütülürken…
1980 sonrasında başlayan ve bu gün de devam eden noktada…
Hemen hemen her konuda ulusun genel değil…
Sadece belirli tarikat ve cemaatlerin çıkarları, onların kalkınması gözetilirken…
Devlet küresel sermayenin talimatları doğrultusunda ekonomik olarak küçültülüp neredeyse yok olma seviyesine getirilmiştir…
Peki, böyle olur da küresel sermayenin en çok rahatsızlık duyduğu Türk Ulusu kavramı ortada kalır mıydı?
Elbette mümkün değildi…
Hem zaten üst kimlik olarak siyasal İslam’ı benimseyen bir anlayışın Ulus’u onun ortak adını kabul etmesi de eşyanın tabiatına aykırıdır.
Şimdi şöyle bir düşünün
Bir ülkede ulusal pazar ortadan kaldırılıp tamamen parçalanarak küresel sermayeye teslim edilmişse…
Ulusal pazara dayalı birleşik bir ulus örgütlenmesinin var olabilme şansı yoktur…
İşte yıllardır…
Ulus yapısının ve ulus kimliğimizin adım adım yok edilmesinin
Meydanın emperyalizm…
Sanayileşme…
Tarımı geliştirme…
Kalkınma gibi hiçbir dertleri olmayan tarikat, cemaatlerle etnik kimlikciklere bırakılmasının esbabı mucibesi budur…
Bilmem anlatabildim mi?
10-03-2024
Nusret KEBAPÇI
YORUMLAR