Gâvur İzmir’li

Hayır İzmir’e asla «Gâvur İzmir» falan demem.

Bu vatanın her karışı Müslüman toprağıdır, Şühedanın toprağa düşmüş kanları ile tapu tescili yapılmıştır.

Ancak o İzmir’li kadına rahatlıkla «gâvur» derim zira yaptığı tam olarak budur.

Olay İzmir’de bir minübüste meydana gelmiş. Bir kadın tesettürlü bir bayana önce hakaretler edip ardından da tokat atıyor, çantasını çekip koparıyor, başörtüsünü başından alıp atıyor…

Neresinden baksanız tam bir vahşet, gudubetlik, şerefsizliktir bu.

Kanunen de suçtur elbette. Netekim polis kameraları incelemiş ve kadın mahkemeye sevk edilmiş. Tutuksuz yargılancakmış. Bakalım ne ceza alacak?

Kadın minübüste Ak Parti hakkında ileri geri yüksek sesle konuşuyor, hakaretamiz ifadeleri herkesi rahatsız ediyor. Bu tesettürlü bayan da bağırmamasını, rahatsız olduğunu söylüyor.

Gâvur İzmir’li iyice kuduruyor tàbî. Başlıyor beş beter hakaretlere.

“Siz Akp’liler zaten böyle dinci laflara inanırsınız, hepiniz tecavüzcüsünüz” gibi adilikler, terbiyesizlikler yapıyor.

Yetmiyor, kini dinmiyor ve kadıncağız minübüsten inerken başörtüsünü çekip bir de kulağına tokat atıyor, çantasını da çekerek kolunu incitiyor…

Bu gâvur İzmir’li karıya ibret-i âlem bir ceza verilmelidir.

Başörtüsünü Anayasa’da da koysanız bu reziller durmayacak. Tek çare, cezalara zam yapmaktan geçiyor galiba.

Hayvanlık edene nasihat kâr etmez. Bunların yeri ya tımarhane ya da cezaevi olmalıdır. Yeter artık millet iyice bunaldı, iç savaş mı çıksın durdurulmaları için.

* * *

(İkinci yazı) Gâvur İlâhiyatçı

Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Hayri Kırbaşoğlu, Four Seosons Hotel mescidinde ahlâk dışı pozlar veren manken Eda Taşpınar’ı savunmuş…

O manken, mahkemedeki ilk ifadesinde “Oranın bir ibadethane olduğunu bilmiyordum” kurnazlığıyla kurtulmak istemişti ya…

Taşpınar’ın mahkemedeki bu samimiyetsiz ifadesine destek veren sözde ilâhiyatçı Hayri Kırbaşoğlu da, “Camide poz veren hanımefendiyi hemen yargılıyoruz ama bakalım hakaret etmek gibi bir niyeti var mıydı? Belki mescid olduğundan haberi yok…” falan diyerek fahri savunma avukatı oluvermiş.

Olabilir, hattâ gâvur da olabilir. İlâhiyatçı diye sofu, tam tekmil bir dindar olmak mecburiyeti yok. İyi de bu çakma ilâhiyatç neden ecdad düşmanlığı da yapıyor? “Mabetleri kutsamak Osmanlı’dan miras kaldı. Sonuçta mabetler insàn eli ile yapılmıştır” saçmalığı da neyin nesi?

Osmanlı ecdadımız bilmiyor muydu elleriyle yaptıkları mescidin gökten melekler tarafından indirilmediğini. İnsàn eliyle yapılmış olmak nasıl bir mushafın kutsal olmasına mani değilse, câmiler de öyledir. Mushaf el ile yapılmıştır lâkin Allah’ın kelâmı Kur’ân’dır, câmi de Kur’ân emirlerinin yerine getirildiği mekân.

Evet, mescidler, câmiler insàn eliyle yapılmıştır ancak içinde insànlar (mü’minler) ibadet etsin diye yapılmışlardır. Bu nedenle de kutsal mekânlardır.

Binlerce yazı yazmışımdır. Bunların çoğunda “Müslümanlar ágâh olun” dedim. Yàni uyanık olun. Devir uyanık olma devridir. İçimizdeki bazı beyinsizler yüzünden hepimiz birden helâk olmak istemiyorsak^[1] çok uyanık ve tepkili bireyler olmalı, protestolarımızı anında yapmalıyız.

Bu çakma ilâhiyatçının yaptığı yanına kâr kalmasın. 07.01.2023

————————————————–
^[1] A’raf Sûresi, 155’inci âyet-i celîleye bakınız.