Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Bahadır Alemdaroğlu

Travmalar Üzerine

Dünya üzerindeki her insanın kendine ait belli bir yaşamı, ve bu yaşama ait kuralları vardır. Her insanın kendi hayatıyla ilgili eksik kaldığı, tamamlayamadığı yerler de vardır. Ve en önemlisi, insanların kişiliklerini de büyük ölçüde değiştiren travmalarının da insanlarda bir yeri vardır. Sizce bu travmalar sizi tamamlayan yanlar mıdır?

Yaşamın en başından, ta çocukluktan başlamak gerekirse, birkaç örnek bize yeterli olacaktır. Çünkü travmaların büyük çoğunluğu 0-6 yaş aralığında yaşanan ve bilinçdışına atılan yaşantılar sebebi ile oluşur. Şiddet gösteren ebeveynlerin olduğu bir evde yaşamaya çalışmak çocukta ciddi travmalara neden olur. Çocuğun zamanla kazanacağı karakteristik yapısına büyük ölçüde etki eden bu tarz olumsuz durumlar travma olarak adlandırılabilir. Bittabi yaşam devam ederken karşımıza çıkabilen ve bizi etkileyen korkunç durumlar da vardır; deprem, yakınların kaybı vs. Bu tarz durumlarda da insanlar kendilerine bir travma oluşturmuş olurlar. Çoğunlukla bu tarz durumların travmatik bir etkiye sahip olduğunu bir miktar zaman geçince veya aynı yaşantı tekrar ettiğinde verilecek olan tepkiler ile anlarız.

Travmalar üzerine konuşmak bazen kişi için içinden çıkılmaz bir alabilir. Üzerine konuşulmaya başlanması dahi aynı travmayı hatırlatmaya, kişiye aynı acıyı hissettirmeye yetebilir. Kişiliğin en garip yönleri travmaların beyin üzerinde oluşturduğu yansımalarıdır. İnsan kendi olmaktan çıkmaya ve başkası gibi davranmaya başlar.

Bizi biz yapan yanlarımız yaşadığımız travmalar olmamalıdır. İnsanlar yaşadıkları travmalardan kurtulmalı ve kendi kişiliklerine sahip çıkmalıdır. Örneğin, depremin travmaya sebebiyet verdiği bir birey, yaşamında karşısına çıkan ve ona depremi anımsatan en ufak sinyalde kendisi olmaktan çıkacaktır. Travmalardan kurtulmak ciddi psikolojik çaba gerektirir. Bu çabayı sağlamak ise öncelikle kendini bilmekle ve zaten bildiğin kendine tekrar ulaşmakla mümkündür. Travmalar üzerine konuştukça anlayacaksınız ki, sizin de birtakım yaşantılarınız gözünüzde öylesine büyümüş ki kendiniz olmaktan çok başkası olmuşsunuz.

***

Yaşamı geçimsiz kılan, insanı yoran olguların en başında travmalar gelir. Daha çok küçükken yakınlarından birinin kaybına şahit olmuş birisi ilerleyen yaşamında da aynı kaybın izlerini zihninde taşıyarak kararlar alacaktır. Koca bir çöplükten ibaret olan bilinçdışımız travmalarla doludur. Ve biz o travmalara rağmen yaşamın güzel yanlarını seçip ilerlemek zorunda kalırız. Aslında bazen başaramasak bile onları yani kişiliğimizin travmatik yanını etkisiz kılarız. Büyük bir hevesle okula başlayan öğrencinin sert mizaçlı bir öğretmen ile karşılaşması, öğrencinin ilerleyen yaşamında okula karşı isteksiz olmasına neden olmayacak mıdır?

Yaşamın her alanında bu tarz durumlar için örnekler verilebilir. İnsan sosyal bir varlık olarak diğer insanların varlığına ihtiyaç duyar. Bu bakımdan da travmatik durum ve süreçler kaçınılmazdır. Çünkü yaşamın olduğu her kulvarda birtakım travmalar vardır ve bazıları aşılması güç olanlardır.

Yaşarken öğrenen, öğrenirken büyüyen varlıklarız. Her insanın dünyaya baktığı bir pencere vardır. İşte bu farklı farklı pencereler çoğu zaman çatışır ve insanların zihinlerinde yorgunluklara neden olur. Aslında bu yorgunluklar daha büyük kavramların başlangıcıdır, travmaların. Baskıcı tutumla yetiştirilen bir çocuğun kendini tanımakla birlikte başka pencerelerden yaşama bakması kaçınılmazdır. Lakin tam bu esnada çatışmalar da kaçınılmazdır, çünkü aile kendi penceresinden hayatı anlamaya çalışmayan çocuğuna bir başka gözle bakmaya başlar. Ve kaçınılmaz son başlar: travmatik süreçler. Bir insan kendisi olduğu için yargılanmamalıdır. Kendisi olduğu için ötekiymiş gibi davranılmamalıdır.

***

Hülasa geçmişin birtakım yaşantıları -doğal afetler, ikili ilişkilerdeki duygudurum bozuklukları vs.- travmalara sebebiyet verir. Ve hepimiz bu yaşantıların kalıcı izleri ile yaşamak zorunda kalırız. Çünkü öğrenmiş oluruz, beynimiz bu durumları birer tehdit olarak konumlandırır. İşte bu kısımda yapılması gereken psikolojik ve profesyonel bir destek ile eski ve asıl kişiliğe ulaşmaktır. Bizler kendimiz olduğumuz sürece hayatın zevkli yanlarından nasibimizi alırız.

Yaşadığınız şeylerin bazıları, hatta bazen sadece birtakım insanlar sizin kişiliğinizi esir alırlar. Bu esaretten kurtulmak sizlerin elindedir. Varlığınızı anlamlı kılan şey tüm bu yaşantılara rağmen ilerlemeyi, gelişmeyi kendinize ilk hedef belirlemektir. Yaşadığınız her günün ardından yenisinin geldiğini ve aslında hiçbir zaman dünü tekrar etmediğinizi bilmeniz gerekir. Doğumdan ölüme dek kendimizi bir adım öteye taşımak dışında yapacağımız diğer şey ise yaralarımızı sarmayı bilmektir. İnsanlar yaraları ile güçlüdür, iyileştirilebilirse. Sağlıcakla kalın…

instagram: bahadirralemdaroglu

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER