Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Yeni Sömürgecilik

Dün Yunanistan’ın mültecilere zulmünü bir kez daha gündeme getirmiş, “Vahşi Batı’nın kodları” başlığı ile yazmıştık.

AA dün güzel bir çalışmaya imza atmıştı: “Afrika kıtasındaki çok sayıda ülkede son yıllarda görülen siyasi belirsizlikler ve dış müdahale suçlamaları kıtanın «sömürge geçmişini» yeniden gündeme getirdi” denilerek verilen haberde «Vahşi Batı»nın sömürgecilik vahşetine yönelik bir harita da habere ilâve edilmişti.

AA haberini yorumlamaya devam edelim:

“Afrika kıtasının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmekle birlikte 15’inci ve 19’uncu yüzyıl arasında yaptıkları köle ticaretiyle ucuz iş gücünü de temin eden Batılı devletlerin Afrika kıtasındaki nüfuz arayışı bugün “yeni sömürgecilik” olarak adlandırılıyor.

Batı deyince yalnızca Avrupa gelmesin akıllarınıza. AB ülkeleri kadar ABD de Batı’dır ve tüm Batı cürümlerinde büyük parmak onlarındır. Sömürgeci ticaret işinde de öncüler Amerikalı namussuzlardı.

Bize dünyayı keşfe yönelik seyahatler olarak yutturmaya çalıştıkları işlerin neredeyse tamamı Afrikalıları esir alıp köle olarak çalıştırmak yàni bedava işgücü haline getirmekti.

Batı serüveninin mihverinde para vardı yàni.

Ve zenginleşmek uğrunda hiçbir kural tanımıyor, resmen ve alenen büyük bir insànlık suçu işliyorlardı. El’ân da buna türlü şekillerde devam ediyor bir çoğumuzun hayranlık duyduğu Batı…

Batı için siyahderililer köle demekti, kızılderililer altın dolu araziler için ortadan kaldırılması gereken vahşilerdi… Bugün dahi bu anlayışı zihinlerinden tam olarak temizleyebilmiş değiller. Hattâ artık beyaz ırkın da «gelişmemiş ülke insànları» kotasında kölelik kervanına dahil edildiği malûm…

Batı servet avcısıdır, Makyavelisttir. Para gelsin de nasıl gelirse gelsin. Bir yandan uyuşturucu ticareti ile savaşıyor görünür, öte taraftan el altından kara parayı aklar, kasalarını doldururlar…

Uyuşturucu ticareti, kadın ticareti her türlü menalet ve muayyebat var hanelerinde. Bu hallerine bakmadan bir de başkalarına insànlık dersi vermeye kalkışırlar.

Mülteci işi göründüğü gibi değildir. Batı mülteciyi köle olarak çalıştırmak ister. Mülteci akınını engelleme isteği, kontrol dışı göçmenleri engellemektir. Yunanistan’ı Avrupa’ya mülteci akınını kesmede bir maşa olarak kullanıyorlar. Yàni görünüşe aldanmamak gerek.

(İkinci Yazı) Sözcü’nün sivri dillisi

İnsàn bu elbette kendi fikriyatı olacak, elbette bir dâvası olabilecek, inandıklarını savunacak, inanmadıklarına karşı koyacak…

Hepsine eyvallah…

Lâkin insànda biraz utanma olacak!. Konuşurken “söylediklerim beni utandırmasın” diyecek. Yazarken de aynı hayá kalemini engelleyecek öyle her şeyi lambur lumbur yazamayacak.

Yılmaz Özdil beyimiz meselâ. Bu dediklerimizin hiçbirini yapmıyor. Yàni ne hayá sahibi, ne omurgası var! Tek dâvası takımının sözcülüğünü yapmak. Gazetesi de Sözcü ya hani…

Henüz duruşma safhasına geçmemiş bir meselede 14 yaşında bir çocuğun cumhurbaşkanına hakaret suçuyla yargılanmasını fevkalâde duygusal bir üslûpla köşesine döşemiş.

Esasen hemen belirteyim. Buna normal şartlar altında en küçük bir itirazım olamazdı. Bunları da itiraz mahiyetinde yazmıyorum, sivri dilli yazarın hissiyatına, o hissiyatın iki katıyla iştirak ederim, ediyorum da…

Amma ve lâkin, sayın Özdil biraz hayá et be. Bak, Seyfi Uzunkök kardeşimiz (hiçbir tepki vermediğin, îmâ yollu bile değinmediğin) bir başka «14 Yaşında Çocuk» haberine değinerek şöyle demiş:

“14 yaşındaki bir çocuğumuz evinden polisle aldırıldı, karakola çektirildi, savcıya götürüldü, Adli Tıp’a gönderildi, mahkemeye verildi… Ömür boyu hapis cezası istendi! Ne yapmıştı Köse? Antalya İmam Hatip Lisesi’ne devam ederken Refah Partisi’nin düzenlediği bir gösteriye katılmış… Pankart açararak, Çeçenlere destek vermişti…

Gözaltına alındı… Sonra 18 yıl 8 ay ceza aldı… Büyüklerin yattığı cezaevine girdi… İşkence gördü… TCK’da yapılan değişikle de 9 yıl sonra tahliye oldu… Peki Yılmaz Özdil ne yapıyordu o dönem? (…….) yarım asırlık gazetecilik hayatında, zulmedilen çocuklara sırf kendi düşüncene ters diye sahip çıkma, üstüne üstlük faşist askeri cuntaya sahip çık… (…….) 14 yaşındaki çocuk sırf senin egonu tatmin ettiği için, (…….) köşeni O’na aç… Ama… 18 yıl mahkûmiyeti olan çocuğa gevrek gevrek gül… Bu mu senin adalet anlayışın? “Senin vicdanına…” diye başlayan bir söylem var… Devamını söylemeyim…”

Madem Seyfi bey kardeşim bu kadarla iktifa etmiş bendeniz de daha fazlasını söylemeyim. Zaten siz anladınız lafın gerisini… 10.02.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER