Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Bahadır Alemdaroğlu

Toplumsal Yaralar (2)

Koskoca bir devletin ne kadar çok yarası varsa biz hepsine sahibiz. Toplumsal yaralarımız o denli çok ki bilfiil geriye doğru adım atıyoruz. Dinden, ahlaktan uzaklaştık. Bizim için salt çıkar daha mühim bir hale geldi. Bir önceki yazımda başkasının düşünceleri ile yaşamaktan bahsetmiştim. Bugün ise kendi düşüncelerimiz ile bile yaşayamamaktan bahsedeceğim.

Hepimiz insanoğluyuz. Doğduğumuz andan beri bir toplumun etkin üyesiyiz. Hepimiz birbirimiz ile iletişim halindeyiz. Ve bu etkileşim ile karşılıklı olarak birbirimizi etkilemekteyiz. Peki etrafınızdaki her insan sizi iyi mi etkiliyor? Gerçekten sizi siz olduğunuz için seven kaç kişi var? Bir mi, iki mi, taş çatlasın ve üç olsun. Gerçek dostlar bunlar dersiniz değil mi? Evet öyledir. Çünkü herkesi kendi kişisel alanımıza dahil etmek istemeyiz. İşte tam da bu anda toplumsal yaralar ortaya çıkıyor. Neden mi? Artık kişisel alanımız yok. Herkes bizi, biz herkesi tanıyoruz ve kolayca etkileniyoruz.

Telefon denilen teknolojik alet hayatımıza girdiğinden bu yana insanlar konuşmayı unuttular. Aktarılan verilerin kalitesi düştü, insanlık bir ekran arkasında “chat” yapma olgusuna dönüştü. Aslında insanlık vasfımızı unuttuk, belki de gerek duymadık. Eskiden dinlediğimiz radyolar “moda” olmadığı için atıldı. Okunması gereken kitaplar ise raflarda süs eşyası olarak sergilenmekte, insanlığımız gibi. Evet başkalarının düşünceleri ile yaşıyoruz. Onların dediği her cümle bizim zihnimizde derin temellere oturuyor. Çünkü zihnimizde kendimize ait ne bir düşünce ne bir gelecek ne bir geçmiş var. Salt yaşamış olmak için yaşıyoruz, zorla.

En son ne zaman yaşamı hissettiniz? Bu kimlik ile yaşıyorum ve bu kimlikten memnunum, kimsenin düşüncesi bana hakimiyet kuramaz diyebildiniz mi? Yoksa hala yanınızdaki salt çıkarcı olan ama sizin iyi dost sandığınız kişilerden yardım mı alıyorsunuz? Peki ya ne uğruna? Gençliğiniz, bilginiz, azminiz uğruna. Bugünkü toplumsal yaramız kendi düşüncelerimiz ile bile yaşayamamaktı. Çünkü fikir üretecek normatif bir kapasiteye sahip değiliz. Entelektüel düşünme biçiminden uzaktayız. Hayatı “yaşamış olmak” için yaşıyoruz. Çünkü toplumsal yaralara sahibiz.

İnsan yaşamı yaprak gibidir. Bir ağacın küçük bir yaprağı olarak başlarsınız yaşama. O yaprak birçok fırtına görür, bazense güneşli günler. Ama bir gün öyle bir mevsim gelir ki o daldan kopmanız gerekir. Çünkü yaşam bir dalda binlerce yıl geçirecek kadar uzun değildir. O yaprak yere düşünce gazel olur. İnsanlar üstüne bastıklarında hışırtı çıkarır sadece. Ne çok şey taşıdığını bilemezsiniz.

Evet bir yaprak gibidir yaşam. Önemli olan her türlü düşünceye rağmen o dala kendi çabamızla tutunmakta değil mi? Kendi fikrimizle, kendi bilgimizle, kendi birikimimiz ile?

Dünya üzerinde yaşamak, başka bir gezegende yaşamak daha zor kanımca. Çünkü içerisinde her türden insana rastlamak mümkün. Ama yine de yaşamak gerekiyor, inadına. Hem de kendimiz uğruna. Başkalarının düşüncelerinden, toplumsal yaralardan sıyrılıp kendimizi yaşamak, kendimizi kendimizde bulmak uğruna. Sağlıcakla kalın.

Toplumsal Yaralar

instagram: bahadirralemdaroglu

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER