Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
AŞK YAZARI Mustafa ÇİFCİ

KASTAMONU GEZİ NOTLARI OKUDUĞUM KİTAPLAR SERİSİ- 2023-25 YAZAR: HALİL SEDAR BIYIKLI MİRALAY HALİT AKMANSÜ

Aşk Yazarı Mustafa Çifci

Pamiray yayınları 2018
ISBN- 978-605-9688-75-8

150034 img 20230704 wa0030

Yazabilmek hep farklıdır. Yazar olabilmek ise bazı insanların yaşamları boyunca asla hissedemeyeceği duyguları hissedebilmektir. Kendi iç dünyasını keşfedebilmiş, kendini tanıyabilmiş olmaktan geçer yazarlık. Normalde her insan yazdığı bir mektubu, bir mesajı sadece kime yazdıysa onun okumasını ister; örneğin annesine yazdığı mektubu sadece annesinin, babasına yazdığı mektubu sadece babasının, sevgilisine yazdığı şiiri de sadece sevgilisinin okumasını ister. Yazar ise, yazdığı her şeyi herkese okutabilecek kadar cesur bir yüreğe sahip olmak anlamına gelir. Örneğin bir insan, yöresinin tarihi bir kahramanın anılarını okuyabilir, duygulanabilir, farklı duyguları belli bir zaman süreci içinde hissedebilir. Yazar ise, o bilgiyi daha da araştırıp gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlar. Araştırır. Okur, öğrenir ve öğrendiklerini paylaşır. Büyütür geliştirir. Bu anlamda yazıyı küçümsemek ya da gerekli itimat ve değerini verememek aslında insanı küçümsemektir.

Bazı insanlar da kendilerini çevresine ve geçmiş tarihin hatıralarına büyük değer verir, bunların unutulup gitmesine izin vermez, araştırıp gün üstüne çıkarmak için sürekli çalışırlar. Bunlara en iyi örneklerinden biri de eğitimci Halil Serdar Bıyıklı’dır. Kendini yaşadığı toprakların bağımsızlık savaşında önemli komutanlarından birini araştırmış, bunu kendisine görev bilmiş ve görevini yerine getirmiştir. Dadaylı bir askerin başarılarını derlemiş, çalışmış çabalamış resmi kaynaklardan alıntılar yapmış, meclis tutanlarından örnekler vermiş ve bu dev eseri ortaya çıkarmıştır.

Bu kitap sıradan bir kahramanlık kitabı değildir.
Bu kitap Kastamonu Dadaylı bir komutanın yaşamından örneklerdir.
Bu komutan Miralay HALİT AKMANSÜ’DUR. YUNAN ORDULARININ BAŞKOMUTANIN GENERAL TRİKOPİS’İ TESLİM ALAN TÜRK İSTİKLAL HARBİ KOMUTANLARINDAN 5. KAFKAS TÜMENİ KOMUTANI KASTAMONU DADAYLI HALİT AKMANSÜ’DUR.
Savaşın ve teslim süreçleri kitapta adım adım, tarih tarih anlatılmıştır.

Yunan komutanının teslim alındığı bölgeye, Uşak Bölmelik Tepeye dikilmiş bir işaret anıtı vardır. Günümüzde ise yenilenmiştir. Zamanın valisi Sayın İhsan Tekin Bey tarafından yaptırılan ve 1960 yılında açılan anıtta şunlar yazmaktadır:
“Ey Türk Ulusu! Burası 2/3 Eylül 1922 Cumartesi saat 22.30’da Yunan Orduları başkumandanı General Trikopis ile maiyetinde bulunan ikinci Kolordu kumandanı Albay VANGELİS, Albay Kalinisi ve kurmay başkanları ile yaverlerinin muzaffer Türk Ordularının Beşinci Kafkas Tümeni Komutanı Kurmay Albay Dadaylı Halit Akmansü tarafından teslim alındığı yerdir. Buradan çevreni gururla seyret… Türklüğünün istiklal aşkına ve Türk Ordularının kahramanlığına inan ve güvenini tazele. Türklüğün geleceğine hız alarak ayrıl.”
Kitap belgelerle, dipnotlarla ve gerçek belgeleriyle, fotoğraflarla dolu dolu…
Kitabı okurken duygulanmamak elde değil.
Yunan Ordularının başkomutanının, gazeteci yazar Hıfzı Topuz’un Trikopis’le röportajında kendi sözlerinden Atatürk’ü anlatırken oldukça etkilendim, çok duygulandım. Esir alındığı anılarını anlatırken bir anda yüreğimin dolduğunu, gözlerimden yaşların aktığı anı yaşamak beni fazlasıyla etkiledi. Hem geçmiş tarihle, hem Atatürk’ümle gurur duyarken, bu eşsiz milletin daha modern düzeyde bir yaşamı hak ettiğini düşünürken bedenimdeki her saç telinin diken diken olduğunu hissettim.

Büyük Taarruz Afyon güneyinden Trikopis kuvvetleri üzerine yapılmıştır. Cephenin yarılması üzerine geri çekilen Yunan kuvvetleri Dumlupınar önünde çembere alınıp esir edilmiştir. Atatürk bizzat Trikopis’i Uşak’ta kabul etmiş ve teselli etmiş, ayrıca Yunan orduları başkomutanlığına atandığını tebliğ etmiştir.
Trikopis Atatürk’le karşılaşmasını şöyle anlatıyor o röportajda:
“Üzülmeyin generalim, dedi. Siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmekte vardır. Napolyon da savaşı kaybetmiş tutsak olmuştu. Size karşı büyük bir saygı besliyoruz. Burada kendinizi tutsak durumda saymamanızı rica ederim. Konuğumsunuz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.” “Atatürk’ün bu ince ve nazik davranışı karşısında rahatladım. Moralim düzeldi. Bu büyük komutana karşı içimde bir hayranlık duymaya başladım.”

Ey Yüce Atatürk, sen ne kadar büyük bir adamsın böyle…
Senin büyüklüğün, senin sevgin, senin bilgin, senin başarın, senin Türklüğün gökyüzü kadar büyük…
Trikopis bir sene boyunca Kayseri’ de esir kampında tutulur. Tutulmasının nedeni Yunan ihtilalciler tarafından idam edilmesini önlemekti. O dönem Yunanistan’da ihtilacılar General Hacı Anesti ve hükümetin bazı bakanlarını ve başbakanı yenilgiden sorumlu tutup kurşuna dizilmişlerdi.

Arzum şudur ki; güzel memleketimiz Daday’a dev yükseklikte Ulu Önder Atatürk’ün bir heykeli, yanlarında Halit Akmansü, Ziya Gölgem ve Şehitler anıtını yaptırıp o güzel tanımı yazan dönem valisi İhsan Tekin’in tarihi notlarıyla anıtlarının dikilmesidir.
Ayrıca benim bu yazıyı yazmama kaynak olan, ilham veren Halil Serdar Bıyıklı hocamızın da bu gurur tablosunun gelecek kuşaklara katkısı olarak adının geçmesini diliyorum. Bunlar olsun ki, tarihimiz bilinsin ve yaşatılsın, unutulmasın.

Burada o günlere dair ne kadar övgüler, ne kadar yüceltmeler yapsak yine de az gelecektir. Çünkü yapılan çalışmalar ve zaferin sonunda Türk Dünyasını padişahlıktan kurtarıp CUMHURİYET kuran güce ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Bu yüzden geçmişin bu gururu başta ATATÜRK olmak üzere tüm Türk Milletine aittir. Bir savaşın sürecini anlatmak ya da bir savaş romanı yazmak ya da olayları bir roman gibi kurgulamak gibi bir niyetim yok. Çünkü bunlar birbirine eş değerde bile değildir. Bir savaşta, savaşın içinde olmak ile savaş filmi çekmenin bir olmadığı gibi, savaşan bir askerin duyguları ile savaş filminde oynayan bir oyuncunun duyguları da bir olamayacaktır, arada dağlar kadar fark var demek bile hatalı olur. Biri gerçek ölümle burun buruna gelen asker, diğeri ise rol yapan, “çekim bitse de gitsem” diye düşünen bir oyuncudur. Evet, sadece bir oyuncudur asker bile değildir. Asker, gerçek duyguları yaşarken oyuncu olanın hem savaş duyguları, hem de silahları sahtedir.

Bize bugünleri sağlayan tüm şehitlerimize rahmetler diliyor, saygıyla, özlemle anıyorum. Ruhları şad olsun.
Değerlerimize elinden gelen imkânlarla sahip çıkanlara, değerli sayın hocam Halil Serdar Bıyıklı ’ya selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum. İyi ki varsınız. Ve görevinizi yapmış olmanın haklı gururu, sevinci ve huzuruyla dolsun yüreğiniz.
Yeni araştırmalarınızı özlemle bekliyor, mutlu, sağlıklı yaşamlar diliyorum.
Haziran 2023 Kastamonu Gezi Notları

150132 img 20230704 wa0029

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER