Dünya tarihi gibi bazı ülkelerin tarihi de çok hızlıdır, yüzlerce hattâ binlerce varta atlatmıştır. İhtilâller, isyanlar, göçler… Oluk oluk kan

Medyanın amiral gemilerinden dışlanmış kararsızların karanlık gazetesinde bir köşe kapmışsan… Bunun bütün suçunu iktidarda arıyor, aynaya bakmayı bilmiyorsan… Gündemi mündemi

Dünya medeniyet tarihinin ilk beşi arasındadır bu şehir. Fakat bu beş içinde bir konuda tartışmasız birincidir: İlgisizlik… Cahiller bu devasa

Gençlik yıllarımdan bu yana Doğu Türkistan imdat istiyor. Bendeniz yaklaşık elli senedir iniltileriyle kahroluyorum. Merhum İsa Yusuf Alptekin[1] Türkiye’de dâvayı

UÇTAN UCA ŞİFRELEME YA DA WHATSAPP’IN SONUBazı tekellerin insan kandırma metodları o kadar dahiyanedir ki, işi bilen uzmanlara bile “helâl

Bu mahlûk türü dünyanın her yerinde değil, yalnızca Türkiye’de yaşar… Ömürleri pek uzun değildir. 1930’larda ortaya çıkmış artık nesilleri bile

Günümüz Türkiyesinde “devlet bize bol para versin” demeyen neredeyse kalmamış gibi… Devlet fakire fukaraya versin eyvallah, lâkin karnı tok sırtı

İnsan yaşadıkça neler görüyor… Her hayat (hele uzun hayatlar) cilt cilt kitaplar gibidir. Bu yüzden bendeniz hâtırát kitaplarını severim. Büyük

Bu söz veciz ve kadimdir. El hak doğruluk payı da yüksektir. Parayla saadet olmaz, para her şey değildir lâkin para

Üniversiteler diğer kamu idarelerinden farklı bir sektör oluşturur. Rektör işi de bildiğim kadarıyla şöyledir: YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) üniversitenin vizyonu

Rivayete göre yirmi sene kadar önce Antalya’da gizli bir toplantıda birileri “olmazsa, Türkiye’nin doğusunu, güneydoğusunu bırakır, Batı ve orta tarafında

Tavaif-i mülûk biraz açarsak, “tayfa meliklikler” yàni devletçikler demek. Endülüs Emevi Devleti’nin 1031 yılında çökmesi üzerine İber yarımadasında kurulmuş çok

Nereden çıktı bu 65 yaş? Milâdî mi yoksa hicri (kameri) takvime göre mi? Yahu ne saçmalıyorum. En sofu Müslümana sorsan

Merhum üstad Necip Fazıl’ın eski (eskimez) ve «ÇERÇEVE» ismini koyduğu[1] köşe yazılarından birinin başlığı “Kalem Kudreti”dir. Kısaca hikâye şöyledir: Şirket-i

Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi,Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi,Lakin aşk olsun ki, aldırmaz da otlarmış eşek,Sanki tavşanmış gelen,