AŞK

Kimini gülümseten kimini kıran ve daha binlerce duyguya eşlik eden bir soyutluk… Kimi memleketine kimi sevgilisine kimi babasına kimi siyasete aşıktır. Aslında toplumun duygusuz baskıları kimi zaman aşk hissini ayıplar. Yazıktır ki aşk, ayıplamaların sonunda tek bir kişiye yüklenir hale gelmiştir. Sevgiliye… Oysa biz kaleme kağıda memleketine aşık bir dehanın izinden yürüyen kuşaklarız. Ben size hayatlarımız da kök salmış başka bir aşktan söz edeceğim..

Mücadele gücüne sevdalı ve halkına olan inancına mest olduğum aşktan. . Bize aydınlık bir gelecek bırakan dehaya duyulan aşktan. Şimdi sesleniyorum cihana: “Ben aşığım o müthiş dehaya!” Mücadele gücüne sevdalıyım ve halkına olan inancına. Ki kendisi de zamanında dile getirmiştir: “Vatanın bütünlüğü millettin istiklali tehlikededir milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Şimdilerde varlığını unutturmaya çalışanlar unutmayın ki onun başarısından korkanlar cahillerdir. Fikrimce derler ki haklı olduğu tüm cihanca fark edilirse varlıkları tehlikeye düşer. Çok da yanlış düşünmüyorlar sanki. Ne komedi olurdu ama cahil sayısı bir anda sıfıra inermiş ve ülkeyi sadece lafta değil gerçekten halk yönetmeye başlamış. Aah sevdam kim bilir daha ne çiçekler ekecektin bu topraklara da ömrün yetmedi. Yarım kalmış bahçendeki çiçekleri tamamlamaya ant içerim.

Yazımı bir hikaye ile sonlandırmak isterim.

Atatürk’e İzmir suikastinden sonra suikastın planlayıcısı Ziya Hurşit’ i Atatürk’ün karşısına çıkarmışlar. Mustafa Kemal sağındaki ve solundaki askerlere, paşayı rahat bırakmalarını söylemiş. Çünkü Ziya Hurşit Atatürk’ün aynı zamanda silah arkadaşıdır. Masanın önündeki koltuğu gösterip kendiside yerinden kalkarak karşısına oturmuş ve şu cümleyi sarf etmiş: “Paşam sizden bunu beklemezdim.” Ziya Hurşit cevaplamış: “Paşam hayat beklenmedik şeylerle doludur ne yapayım ki şuan karşınızda bu vaziyetteyim. (Şevket Süreyya Aydemir ‘in Tek Adam kitabından alıntıdır)

Umarım ki sizlere gerçeği hissettirebilmişimdir. Son olarak ilk köşe yazımı -bir kız çocuğu olarak-bana bu yazı yazma hakkını veren kişiye armağan ederim.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e.