DEPREM

 Duygusal isyanımı hissettirmeden kendimi durduruyor ve önceliği yaşananı tanımlamaya vermek istiyorum. Deprem nedir? Nasıl oluşur? Deprem; yer sarsıntısı, zelzele veya seizma, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucu meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yer kabuğunu sarsması olayıdır. Sismik aktivite nedir? Meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Depremin büyüklüğü Moment Magnitüd Ölçeği (ya da eskiden kullanımda olan Richter Ölçeği) ile belirlenir. Bu ölçeğe göre 3 ve 6 büyüklükteki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü büyüklükteki depremler yıkıcı olabilir. Sarsıntının şiddeti Mercalli Şiddet Ölçeği ile ölçülür. Depremler genellikle kırıkların (fay hatları) çatlamasıyla oluşur. Bunun yanı sıra volkanik faaliyetler, toprak kaymaları, mayın patlamaları veya nükleer testler sonucunda da depremler gerçekleşebilir. Üç çeşit kırık (fay) tipi vardır. Bunlar; Eğim atımlı ters fay, eğim atımlı normal fay ve doğrultu atımlı faylardır. Yeryüzünde pek çok deprem eğim atımlı ve doğrultu atımlı faylardaki kırıklar sonucunda oluşur. Bugüne kadar kaydedilen en uzun süreli deprem, Endonezya’da Sumatra’da 26 Aralık 2004’te meydana geldi. 9,1 büyüklüğündeki depremde 230 bin kişi hayatını kaybetti. Sarsıntı, 8,3 ile 10 dakika arası sürdü. Ülkemize dönersek en şiddetlisi, 26 Aralık 1939’da Erzincan’da meydana geldi. 7,8 büyüklüğündeki depremde 33 bin kişi yaşamını yitirdi. Yerin 20 kilometre derinliğinde meydana gelen ve 52 saniye süren depremde okul, hastane gibi kamu binaları da dahil 100 binden fazla yapı yerle bir oldu. Vermem gerektiğine inandığım çoğu bilgiyi ilettiğime göre izninizle yazar kimliğimi bir köşeye emanet edip dilimi kalbime bağlayacağım.

Hırsız doğduk hırsız öleceğiz. Malzemeden çalarız biz küçücük bir bebeğin yıllarını çalarız adiyiz. Ruhumda acıdır hissizliğiniz “yardım edin” çığlığı atan o babaya nasıl sırt çevirirsiniz? Merhametsizsiniz! kulaklarınızı ne taraftan tıkarsanız tıkayın mümkün müdür kardeşimin çığlıklarını duymamak annemin gözyaşlarını görmemek… Halk yırtınırken devlet neden zamanında duymaz çığlıklarını? Devlet Baba derler ya hangi baba evladını sokakta bir başına çaresiz bırakır aç susuz ağlatır? Şu an bu masada depremde alınan canlara yapılan nankörlüğü yazıyorum. İsmim Ecesu Delikkaya, bugün ben onlar için yazıyorum yarın bambaşka bir odada bambaşka bir Ecesu benim enkazım için yazacak. İçi kan ağlayacak lakin ben kolonlar altında ezilmiş olacağım. Benim bulamadığım sağlayamadığım adaleti belli ki o sağlayacak ama bir işe yaramayacak çünkü ben ve benden öncekiler kör adaletin elinde oyuncak olmuş olacağız. Ayşe annesiz kalmış, Ahmet ‘in bacağı kopmuş ve Mehmet ‘in babası ölmüş olacak lakin siz duymayacaksınız. Benden çaldığınızla saraylar yapıp beni kolon eylemek gururunuza dokunmayacak mı? Canınızı yakmayacak mı? Çözümü ola sorunların felakete dönüşmesini mi izleyeceğiz ? Gözleriniz dolmuyor mu? Dolmuyor ise bir sorun vardır. Sizler katilsiniz… Annemi kardeşimi babamı kuzenimi öldürdünüz. Lakin mahkeme salonlarında yargılanamayan katillersiniz çünkü o salonları da aldınız. Kendimi güvende hissedeceğim her yeri aldınız evimi, adaletimi, ülkemi. Sizler mahluksunuz sokakta insanlar yatarken battaniye fiyatlarını arttırdınız, çadırları sakladınız lakin merak etmeyin hesap soracak gücümüz yok gücümüzü çaldınız bizden. Sizler hainsiniz içinde kedimle uyuduğum yatağıma toprak serptiniz ama merak etmeyin ismimi duymayacaksınız nefesimi çaldınız benden. Göçük altından sesleniyorum sizlere bacaklarım taşlar topraklar atında kaldı lütfen el uzatın bana. Kurtarın… Annemin ölmesine izin vermeyim ben daha çok küçüğüm, babamın nefessiz kalmasına izin vermeyin yardım edin, yardım edin. Siz şimdi anlamazsınız, sizin dilinize geçeyim; hakkımı helal etmiyorum, etmeyeceğim de…