Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Neden geçinemiyoruz?

Aydın’ın Çine ilçesinde, “ticaret merkezi” olarak da bilinen, zeytinlikler ve mısır tarlaları arasındaki «Tepecik Höyüğü»nde, «3500 yıl» öncesine ait bir «seramik fırın» kazı çalışmaları sonucu ortaya çıktı..

Kazılarda bulunan mimarî ve sair eşyalar nedeniyle bu tarihî fırında kent ticaretinde çok önemli bir yeri olan seramiklerin üretildiği düşünülüyor. Kazılar yapılan höyüğün bulunduğu Çine ve civarı yeni bir meskûn mahal (uydurukçası «yerleşim yeri») değil.

Üstelik canlı, kesintisiz bir hayat sürüyor burada. Mazisi ise, arkeolojik ifadeyle «Kalkolitik Dönem»e (M. Ö. 5000-3000) kadar uzanıyor!. Ve sadede (asıl mevzuya) gelecek olursak…

Hasseten günümüz gençleri arasında adeta moda olmuş bir laf var, ağız birliği yapmış “geçinemiyoruz” diyorlar. Tabi ardından da “iş arıyoruz” sızlanması geliyor.

Bendeniz de bu genç kardeşlerime “iş aramayın, iş kurun” diyorum.

AA’nın haberleri arasında gördüğüm «Tepecik Höyüğü»nde ortaya çıkarılan «3500 yıllık seramik fırın» işte bu yüzden mühim.

Gençler, bakınız «Aksaray Lâleli»ye veya benzeri yerlere (İstanbul’da ve hemen her büyükşehirde böylesi birçok mekân var) gidin gözlerinizle de görün, elin Çin’lisi bavuluna koyup seramik çanak çömleklerden tutun da daha neler neler getiriyor, satıyor.

Ortanca oğlum bir ara merhum Mehmet Şevket Eygi ağabeyin teşvikiyle heveslendi çamurunu aldı, hattâ döndürmek için kullanılan makinesini bile alarak işe koyuldu. Çok da mutlu oluyordu.

Önçe çamuru yoğuruyor, şeklini veriyor bu tamamlayınca da seramik fırınına (ev fırınında olmuyor bu iş, 1500-2000 oC gerekiyor) götürüyordu.

Seramik fırını da her yerde yok tabi. Tá Beykoz’lara kadar gittiği oluyordu. Fırından çıkan ürünleri bir de seramik boyası ile boyayıp yeniden fırına götüreceksiniz ki boyası da pişsin ve kullanılabilecek hale gelebilsin.

İşte bu getir götür ve onca emek verdikten sonra (Çin’liler gibi seri üretim yapamadığı için) ucuza satmak oğlumun hevesini kırdı ve ticari üretimi bıraktı, arada evimiz ve akrabalarımız için hobi olarak (marangozluk işleriyle birlikte) sanat eserleri üretiyor.

“O hâlde bize niye tavsiye ediyorsun?” diyebilirsiniz. Tavsiye ediyorum çünkü üç-beş arkadaş birleşip fırını ile, üretim yeriyle bir tesis kurabilir, interneti de kullanarak eserlerinizi pazarlayabilirsiniz.

Kaldı ki yalnızca «seramik» değil yapabilecekleriniz. Bu sadece “az parayla ne yapabilirim ki” diyen gençlere yönelik bir örnekti.

Gençler biraz meraklı olsanız, araştırsanız kendinize güvenecek ve belki de girişimciliğinizle istikbâlin kişisel servetiyle zengin, ülkeye katkısıyla ünlü  insànları olabileceksiniz.

İngilizlerin ünlü Rolls-Royce otomobil ve motorlarının tarihini bilir misiniz?

20. yüzyılın başında, başarılı bir İngiliz mühendis olan Charles Rolls ile otomobil yarışlarına meraklı ve fakat bir yarışta yakın arkadaşı kaza geçirip yanarak öldüğü, bir Lord kızı olan nişanlısının da ısrarıyla bu işten vazgeçip, (âilelerinin yakınlıkları nedeniyle tanıştıkları)  yarış pilotu Henry Royce’un hikâyesidir bu[1].

Biri mühendisliğini üretim ile ilerletmek, diğeri (pilot olan) para kazanmak istemektedir. Bu iki genç bir araya geldikleri bir gün bunu etraflıca konuşur, karar alır ve ikinci el otomobilleri satan bir galeri satın alarak bu özel teşebbüsün ilk adımını atarlar. Henüz Birleşik Krallık’ın en ünlü otomobillerini satacaklarından haberleri bile yoktur…

İki kafadarın (siz kanka diyorsunuz) aldığı bu karar, İngiliz otomobil sektörüne (üretip piyasaya çıkardıkları) ünlü Rolls-Royce markasıyla hem mükemmel motorlar hem de dünyanın en prestijli otomobillerini, hattâ takip eden yıllarda uçak motorlarını kazandıracak ve İngiliz sanayii bu ikili sayesinde ciddî anlamda şahlanacaktır.

Gençler maaşlı iş aramayın, müteşebbis olun, hem kendinizi hem ülkenizi kurtarın… Allah çalışanların emeklerini zayi etmez. 24.08.2021

 

————————————————————
[1] 2010-2026 arası dönemi (İngiliz büyükelçisinin Çar I. Nikolay’a “kollarımızın arasında hasta adam var” imasıyla Osmanlı’dan bahsetmesi, Çanakkale Harbinin de içinde yer aldığı I. Dünya Savaşı gibi) mühim tarihî dönemi, Titanic’in buzdağına çarparak batmasının İngiliz ekonomisinde bir dönüm noktası oluşu, ünlü Rolls-Royce otomobillerinin ortaya çıkışı gibi ilginç bilgileri öğreneceğiniz; ünlü Crawley Lord âilesinin hizmetçileriyle münasebetleri üzerinden meraklı bir âile hikâyesiyle izleyeceğiniz 6 sezon−52 bölümlük beğenerek izlediğim bir tv dizisi var, cep telefonlarınızla vakti ziyan yerine bulup siz de izleyin faydası olur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER