Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Başkent Postası

TERÖRİST BAŞI ÖCALAN’IN İSLAM DÜŞMANLIĞI

Bebek katili PKK terör örgütünün kuruluşu 1970’li yılların başında olmuş olsa da ilk silahlı eylemini 15 Ağustos 1984’de kanlı örgütün elebaşı Abdullah Öcalan’ın emir ve talimatıyla Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerine gerçekleştirmiştir. Bu tarihten sonra PKK saldırıları dur durak bilmeden devam etti. Türkiye’nin büyümesini, huzura kavuşmasını istemeyen dış mihrakların maşa örgütü PKK terör örgütü ve uzantıları yıllardır kanlı yüzlerini her mecrada bizlere gösterdi. Bebek katilliği tescillenmiş PKK, güvenlik güçlerinin, elinde tebeşir olan öğretmenin, cemaati ile secdeye giden imamın, sağlık ocağındaki sağlık çalışanının… ve nice devlet memurun yanı sıra kundaktaki bebek, çocuk ve kadınların da aralarında bulunduğu on binlerce vatandaşımızı hedef alarak on binlercesini şehit etti ve bir o kadarını da yaraladı. Bu yazımda özellikle bölücü terör örgütü PKK’nın elebaşı Öcalan’ın, ibadethanelere, din adamlarına ve İslam’a olan düşmanlığını anlatmaya çalışacağım. Örgüt ülkemizde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yüzlerce camiyi tahrip etti, yaktı ve camilerde ibadet eden cemaat ile imamları da katletti. Terör örgütüne saldırı emrini veren İmralı’daki katil tam bir İslam düşmanıdır. Elebaşının bu düşmanlığı sadece katil sürüsüne yaptırmış olduğu eylemsel faaliyetlerle sınırlı değil bununla birlikte örgütün içyapısını oluşturan elemanların her birinin İslam düşmanı olarak yetişmesi için baskıcı eğitim metotlarını kullandığı gibi etkileşim içinde oldukları sosyal mecralarda da düşmanlığını ortaya koymaktadır. Güvenlik güçleri tarafında ele geçirilen ya da teslim olan teröristlerin çoğunun ifadesinde, PKK’nın dağ kadrosunda ki sözde eğiticilerinin sürekli İslam’ı ve Müslümanları kötülediklerini, Kürtlerin asıl dininin Zerdüştlük olduğunu, Allah’ın olmadığını, İslam inancının terk edilmesi gerektiğini, vb. konularda kendilerine sürekli baskı yapıldığı yer aldı. Ayrıca, bu baskı ve zorlamalara rağmen inancından vazgeçmeyen teröristlerin aşağılandığını, dini değerler ve ibadetlerle alay edildiğini, bu davranışlara karşı çıkanların ajan muamelesi gördüğünü, bölücü terör örgütünün Ramazan ayında inancından vazgeçmeyenler üzerinde baskıyı daha da arttırdığını da ifade etmişlerdir. PKK’lı teröristlerin yuvalandıkları Kandil’de Zerdüşt ayinlerini elebaşı Abdullah Öcalan’ın eşliğinde yaptıkları fotoğrafları bir dönem boy boy manşetlere taşınmıştı. Ateist terörist başının Marksist – Leninist ideolojiye dayalı olarak kurduğu kanlı örgütten başka ne beklenebilir ki. Din düşmanlığı üzerine kurulan PKK terör örgütü, FETÖ terör örgütüne benzer yöntemlerini kullanarak İslam dinine sözde önem verdiği görüntüsüyle yıllarca din istismarı yaparak, bölge halkının desteğini kazanma yollarını denemiştir. PKK dini istismar faaliyetlerine ise ilk defa 1987 yılında cephe yapılanması ERNK içerisinde yer vermeye başlamış ve kısa bir süre sonra Şam’da kongre yapılmıştır. Bu kongrede alınan kararlar ise şunlardır: 1.Dinsel mezhepleri PKK çevresinde toplamak, 2.Aleviliği bir ulusal direniş motifi olarak ele alıp özgün bir yaklaşımla değerlendirmek, 3. İmamlar Birliğini kurumlaştırmak; camileri ulusal propaganda merkezleri olarak siyasal amaçla kullanmak ve hutbeleri propaganda amacıyla değerlendirmekti. Bu kongreden hemen sonra alınan kararlar doğrultusunda, terör örgütü bölge halkına ayetli, hadisli bildiriler dağıtıyor ve halk camilerde toplanarak, örgüt propagandası yapılıyordu. Köy halkının önünde namaz kılınıyor ve kimi zaman da halka Kur’an-ı Kerim hediye ediliyordu. Örgüt yayınladığı bildirilerde, Öcalan’ın Kürtleri kurtarmak için Allah tarafından görevlendirildiğini öne sürerek halkı etkilemeye çalışmıştır. “İslam dinini istismar eden T.C.’yi Tecrit ve Teşhir edelim.” başlıklı bildirilerde; “Yeri, göğü, taşı, toprağı, canlı cansız bütün varlıkları, yoktan var eden, var’dan da yok edecek olan, ay ve güneşin şavkıyla tüm karanlıkları aydınlatan, iyi ile kötüyü ameline göre cezalandıran ya da mükâfatlandıran en son dinimiz olan Müslümanlığı yeryüzüne yaymak için Hz. Muhammed (s.a.v.)’i yaratan ve bugün de katliamcı, barbar, zulümkar, faşist Türk egemenlerine karşı Kürdistan halkının önderliği yapmasını emrettiği Abdullah Öcalan’ı başımıza önder eden yüce rabbimize şükürler ederiz. Yine yüce Allah’ımızdan dileriz ki zalimlere ve kafirlere karşı, ezilen mazlum halkların, hak sahibi insanların başından, hak arayan böyle önderler eksik etmesin.” şeklindeki açıklamalarıyla insanlara Abdullah Öcalan’ın kendilerine Allah tarafından önder tayin edildiğini lanse edip, insanların buna inanmalarını, girdikleri bu yolda kendilerini desteklemelerini belirtmişlerdir. Bu bildiride din konusunda oldukça ılımlı düşünceler besleyen, Allah ve peygamber hakkında yüceltici ithamlarda bulunan terörist başı esasında Allah’ın varlığını kabul etmediğini yakın çevresine ve militanlarına sürekli dile getirmiştir. Örgüt elebaşının İslam’a bakışı ile ilgili olan sözlerinden birkaç tanesi şöyledir. Öcalan’a göre İslam bir hastalık. “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah’ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin tanrısıyım.” (Abdullah ÖCALAN; Sanat ve Edebiyatta Kürt Aydınlanması” Sayfa:153) “Dine yeni bir yaklaşım getiriyorum” diyerek, Hak ile batılı birbirine karıştıran ve “yeni bir din kurduğunu” iddia eden Öcalan; “Kürtler, beni peygamber kabul ediyor. Bu bir hakikattir, inkâr edilemez.” (Kürdistan’ın Sesi Dergisi, 09 Şubat 1996), “Kürtler İslamlaştıkça Kürtlüklerini unutuyorlar!” “Kürt din adamları Kürtlüğe ihanet ediyor!” “İslam, Kürtlüğe ihanet ediyor!”. Bu ve benzeri birçok söylemi olan bebek katili Öcalan bunlarla yetinmeden; oruç tutmayı, namaz kılmayı, kurban kesmeyi, dua etmeyi ve bayramları kutlamayı halkların önemli mevsimsel zamanlarda yaptıkları gösterilere benzetiyor ve bu ibadetleri birer tiyatro olarak nitelendirip camilerin, ibadethanelerin ve kutsal yerlerin halkın eğitildiği akademi ve tiyatro gibi sanatsal işlevlere kavuşturulması gerektiğini belirtiyor. Bunun gibi onlarcası olan sözlerinden de anlaşılacağı üzere, ele başı ÖCALAN Müslüman düşmanlığı ile birlikte açıkça ALLAH’ı inkâr etmektedir. Kaldı ki her yanı ayrı güzel ve çoğunluğunu Müslümanların oluşturmuş olduğu bu topraklarda (özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgemizi kasten söylüyorum. Çünkü terör örgütü yıllarca bu bölgede ki kardeşlerimizi kandırarak hedef almıştır) inancımızın kuvvet ve kudretini kelimelerle ifade etmeye bile gerek görmüyorum. Ve bu coğrafyada yetişmiş onlarca, adı pek çoğumuz tarafından bilinen, nice eserler vermiş alimleri,… Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da bu katile inanan, kör gözlerle inanan insanların pek çoğunun işin aslını bilmediklerini, bilseler kuvvetle muhtemel inançlarından vazgeçmeyecekleri düşüncesindeyim. Maalesef önümüzdeki resimde kendini peygamber sanan, dış güçlere maşa olan bir maşa, maşanın elinde ise körü körüne inanmış, gerçeği bilmeyen maşaya tabi olan başka katil maşalar var. Bu katilin kurmuş olduğu terör örgütü PKK’nın ve siyasi uzantılarının peşinden gidenlere söyleyecek kelime bile bulamıyorum. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’ in ilk sözleri geliyor aklıma; “Yaratan Rabbinin adıyla OKU!”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER