Otoriter rejimler genellikle ani ve sancılı bir darbeyle devrilirler. Darbe sonrası dönemde ciddi bir güç boşluğu oluşur. Devlet kurumları liderin

Tarih boyunca insanlık, otoriter liderlerin baskı ve zulmüne defalarca şahit olmuştur. Totaliter rejimler, vahşetleri ve katliamlarıyla tarihe kara birer leke

Arthur Schopenhauer’un dediği gibi “Yalnızlık özgürlüktür. İnsan yalnız olabildiği sürece bütünüyle kendisi olur. Yalnızlığı sevmeyen, özgürlüğü de sevmez: Çünkü insan

Her şeyi satın alabilirsiniz ama mutluluğu asla! Evli bir çift aile dostları arkadaşlarına akşam oturmasına gitmek üzere hazırlanmaya başlıyor. Evden

ABD seçimleri, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'ni değil, tüm dünyayı etkileyen sonuçlarıyla ilgiyle takip edilmektedir.

Bir sosyal medya platformunda “İyilik iyidir” sözü dikkatimi çekmişti. Kozmik düzenle uyum içinde olduğumuzda, iyilik yaptıkça bir evrensel ilkenin inşasına

Mantalitemizin dar labirentlerinde dolaşırken kaybolan benliğimizi arasak mı, yoksa olduğu yerde mi bıraksak? Çabanın, emeğin değerini bilen bir anlayış mı

İnsanoğlu, çevresini tanıma isteğiyle bilinmezlik içindeki doğayı, evreni, güneşi, ayı ve yıldızları anlamaya çalışmıştır. Gücünün yetmediği, anlamakta zorlandığı doğa olaylarında

Otoriter ve popülist politikalarla etik değerlerin araçsallaştırılması, bencil ve egoist bir tektipleşmeye zemin hazırlıyor. Çıkar ilişkileri ve bireysel menfaatler, kişilik

Popülist rejimlerde tüm eylemler “politik çıkarlara ayarlı” olduğu için yapılan icraatlar, kişisel politik amaçlar doğrultusunda şekillenmekte; bu süreçte kendileri zenginleşirken,

Ortadoğu coğrafyasında yaşayan mazlum Filistin halkının yaşadığı ölümler, yıkımlar, acılar, “Yok mu bizi kurtaracak?” çaresizliğiyle çığlıklar ızdıraba dönüşmüştür. Sadece kadim

İnsanlığın yaşamını devam ettirebilmesinde en önemli sorun gıda ve barınma ihtiyacı olmuştur. İnsanlar Avcı toplayıcı topluluklardan yerleşik düzene geçerken, tarım

Seküler anlayışların domine ettiği muhafazakar toplulukların yaşadığı coğrafyada, önyargılı yaklaşımın, empati kurama yoksunluğunun oluşturduğu kaotik ortamlarda akıl, mantık ve pragmatik

Bu coğrafyanın en önemli kadim devletlerinden biri olan Mısırda yüzyıla yakın bir süreden beri iç karışıklıklar devam ediyor. Mevcut rejim

Modern dünyada rasyonel düşünebilme yeteneği geliştiremeyen toplumumuz, ütopik yanıyla çağdaş dünyada yer almaya çalışmakta, ideolojik tarafgirliklerini, çıkar tutkularına heba eden

Fotoğraflarda kalan masum tebessümüyle ardında anlamsız sorular bırakarak aramızdan ayrılan Narin, ruhumuzu, benliğimizi, sahip çıkamamanın çaresizliğini, toplumsal reflekslerimizi yüzümüze vururcasına

Sefaletin her türlüsünün yaşandığı asya ve ortadoğu toplumlarında yönetim erkine sahip olan taşralı siyasi liderlikler, cehaletin girdabında kıvranan topluluklarının dini

Özgür düşünebilme ortamlarının sağladığı özgüvenle, farklılıkları ülkenin zenginliği gören, düşünen, sorgulayan, demokratik ve evrensel ahlâkî değerleri içselleştirmiş, farklılıklara saygılı, her

Tekdüze, taşralı anlayış; hamasetle, bağnazlıkla, tiranca bir tutum ve mantaliteyle politika üretmeye devam ederken, toplumu manipüle etmede sınır tanımıyor… Yıpranmışlığın,

Sistematik bir yönetim anlayışının gelişmediği ülkelerde her şey günlük politikalarla, planlamadan yoksun bir anlayışla yapıldığından, savruk ve istikrarsız bir ortamın

Mühendislik, sosyal, politik ve etik katmanları olan çok boyutlu bir meslek olarak ihtiyaçlar kategorisinde içinde bulunduğu çağa yön vererek çağın

Etnik, mezhepçi, politik, bağnazlıklarla evrensel etik değerlerin bütünlüğünün paramparça edildiği günümüzde, onurlu, kişilikli, adil temsil iradesi oluşturulamıyor. Bağnazca tarafgirliklerle, konformist

Gelişmiş ülkelere baktığımızda genellikle ekonomiyi kapsayıcı hale getirerek teknolojide inovasyonu önceledikleri, arz’ı arttırarak, katma değeri yüksek teknolojik ürünleri piyasaya sunarak

Devlet bağlamında sistematik bir yapı oluşturamayan, eğitimi, adaleti, özgürlükleri, kişi haklarını ve hürriyeti başat değer haline getiremeyen, şehirli ancak, mantalite