Seçimler bitti, resmî sonuçlar da yakında açıklanır. Fethin İstanbul’unda CHP yine seçimlerin galibi. Atatürkçü Ekrem’le (……’in dibine kadar) tam yol ileri.
Van’daki kürt kardeşlerime: Bu ülkede Kürtler en dindar insanlardı, köprünün altından çok sular akmış. Muhafazallah, ülke bölünürse ABD’ye köle olacaksınız, akıl erdiremiyor musunuz?
Dünyanın en zengin iş insanlarından Elon Musk, sahibi olduğu twitterdan yaptığı bir paylaşımda yenilmiş, yerde perişan halde yatan bir Bizans askeri tasvir ederek altına «Constantinople 1453» yazmıştı (Yıl: 2022)
Keşke bir karikatüristimiz de onun yanına Bizans miğferli bay Ekrem’i çizse. Kılıcını İstanbul’a saplamış… altına da “İstanbul’da huzur 1453’te, gam, keder, kaos, huzursuzluk bunlarla başladı” diye yazılsa…
* * *
Nüfusu 10 bine kadar olan beldelerin belediye başkanları 110 bin ŧ maaş alırken, nüfusu 2 milyondan fazla olan yerlerin belediye başkanları 150 bin ŧ maaş alıyormuş. Belediye başkanları için bu rakamlar çerez parası bile değil!. Oralardaki rantı hayâl bile etmeniz zor.
Birincisi, zaten az gelire sahip tek aday yoktur aralarında. Gariban biri aday olamaz… İkincisi… Meşhur sözdür: “Senin ilmin irfanın âlemin nesine, değişirler adamı elin çingenesine…” (Şeref, námûs, şahsiyet değil, mübtezel bile olsa zengin tercih edilir.)
Netameli, tekin olmayan, içine mündemic (dürülü) bir uğursuzluk, nuhuset, şeamet olan, meş’ûm. AK Parti milliyetçi oyları kaybetti. Ders almazlarsa daimî olur, ANAP gibi tarihe karışır… Filistin’i yeteri kadar konuşmadılar. Oysa millet Gazze’de olanlardan fevkalâde rahatsızdı.
İkincisi, 20 yıllık Ak Parti iktidarında millî – manevî konularda büyük cozutma oldu. “Akp Zenginleri” diye bir kesim bile zuhur etti. Bir de benim tâbirimle “Akp Tesettürü” var nevzuhur:
Kadınlarda: Baş sıkmabaş, alın üstü saçın bir kısmı görünüyor, surat bilumum makyaj. Dar bir pantolon, hattâ (çıplaktan farksız) tayt!..
Erkeklerde: Fatih Çarşamba semti gibi bazı yerler hariç, camilerde bile başlarda takke yok. Git Üsküdar’a gör, sonra Gülnuş Valide Sultan Câmii’nde itikafa gir, ağla da ağla…
Halbuki (en azından ibadetlerde) başı örtmek sünnet-i müekkeddir, yàni Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç terketmediği adeti.
Ne hazindir ki, Cuma namazlarında bile camiler artık hıncahınc dolmuyor. Sebeplerine de kimse eğilmiyor. Diyanet İşleri’nin atadığı hocaefendiler o makama layık değiller (istisnalar kaideyi bozmaz). Hutbeler cılız ve merkezden «resmî hutbe» hoş değil. Bırakın da (yöre halkını tanıyan, ünsiyeti olan hocalar) hutbeyi ihtiyaca göre tayin etsin.
Hem hutbe, ilmihal bilgisi anlatmak değildir. Hutbe dışarıya bir nevi ultimatom, içeriye yàni halka da yine İslâm devletinin dik duruşu gösterilir, itimad telkin edilir, millî manevî ruh oluşturulur.
Bu seçimleri bile akıllıca tahlil edebiliriz hutbelerde. Parti pırtı demeden, halka ne yapılırsa sonuç ne olur tarzında anlatırsınız. Meselâ Enâm Sûresi,129 ayeti bu manayı ifade ettiği gözlemlenmektedir
“Ve işte böylece zalimlerin bazısını bazısına irtikab ettikleri şeyler sebebiyle musallat ederiz” âyet-i celîlesi ve “Nasılsanız öyle idare olunursunuz” gibi hadîs-i şerîfler de hâkezâ aynı meseleye delâlet eder. 03.04.2024
YORUMLAR