Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yücel Can

TARİHİN CANLI HAFIZASI

        TARİHİN CANLI HAFIZASI

Selçuklu ve sonrasında Osmanlı…

Osmanlı sadece bir imparatorluk mu?

Öyle ya inançlarına duyulan saatlik saygıdan altı yüz yılık bir ömür. Aslında Osmanlı İmparatorluk olarak belki yıkıldı ama, yaptıkları ile tarihin silinmez sahifelerinde hep yer alacak. Öyle bir tarih ki asalet ve insanlığın gül kokusu var tüm bedeninde. Nasıl unutabiliriz ki Osmanlıyı?

Osmanlı’nın, dünün, tarihimin sevdalısıyım. Çünkü benim dünümün İmparatorluğunda, Süper Güç bir devlet olmasında kan, mezalim, soykırım, sömürgecilik, gasp, karanlık sayfalar yoktu yok. Dahası gerçek özgürlük, demokrasi, insan hakları benim dünümde vardı dünümde.

Evet tarih geçmişte yaşanılan olayların canlı bir şahididir. Tarih hayatın başlangıcından itibaren değişik insanların yaşadığı, hafızası geniş olaylarla dolu, hayat damarları ile yeri geldiğinde mutluluk, yeri geldiğinde hüzün emarelerinin içinde yer aldığı değişik kalıplarda bulunan bir bedendir.

Tarih bedeninde mazlumların, mahzunların, mağdurların ağlamaları, iniltileri, yakarışları, vaveylaları, firakları, elemleri ve aklın bile tahayyül edemediği azaplarla doludur. Yine aynı şekilde tarih sevgi, inanç, barış, kardeşlik ve inşa ile güzele atılan imzalar kitabesidir. 

Tarih bedenden öte kalbin güzelliklerini yad eden hayat damarıdır. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse tarih; insanların, milletlerin kültürleri, yaşayış biçimleri, yaşanılan olaylar hakkında tutulan kayıt örnekleridir.

Tarih; kayıt edilebildiği ölçüde adeta bir tutanak, bir adli sicil kayıt örneği ve sicil özetidir. Bizim sicilimiz temizdir temiz. Bir kıyaslamak gerekirse tarihin süper güçlerini görürler gerçek süperi, medeniyeti. Osmanlı sonrası başta Ortadoğu ve Asya kan ağlıyor kan!

           Baksanıza yanı başımızdaki Irak’a. Dünya’nın Süper Gücü, AB’nin önde gelen Patronları ile ta dünyanın neresinden gelip özgürlük, demokrasi için neler yapıyorlar neler. Tecavüzler, katliamlar, gasplar, intiharlar, vahşet nasıl kol geziyor Irak’ta. Ne için? Özgürlük ve demokrasi için!

  Yoksa bu demokrasi sadece petrolün, yeraltı zenginliklerinin bulunduğu yerlerde mi geçerli?

  Dünyanın bu kahramanları, Süper Güçleri Bulgarların Müslüman Türklere karşı uyguladığı etnik ve kültürel soykırım ile Türkçe eğitim veren okulların kapatıldığı, camilerin yıkıldığı, çocukların sünnet olmasının yasaklandığı, Müslümanların bayramlarını kutlamaları engellendiği, direniş gösterenlerin toplama kamplarına gönderildiği, gösteri yapanlara ateş açıldığı, çok sayıda göstericinin öldürüldüğü ve 360.000 Türk’ün zorunlu olarak Türkiye’ye göç ettirildiği zaman demokrasi neden akıllarına gelmedi dersiniz?

  Petrol olmadığından hürriyet dersleri verilemedi mi, yoksa bir zihniyetin devam eden politikalarına dolaylı destek mi verildi acaba?

  Ya dünyanın gözü önünde cereyan eden Azerbaycan- Hocalıdaki vahşi katliamlardaki insanın kanını dolduran manzaraları kim unutabilir ki?

  Soykırım türküsünü ağzına sakız eden Ermenilerin, Azerbaycan topraklarının %20’si işgal edildiğinde, 1,5 milyon Azeri vatanlarından kovulduğunda, daha dün; 1992 yılında bir gecede Hocalıda 3.000 kişilik kasaba nüfusunun 613’ünün, hunharca katledildiğinde demokrasi ve insan haklarının hangi satırını okuyordunuz ki çığlıklara sessiz kaldınız, yoksa çıkar gereği miydi?

 Doğu Türkistan’da Çin egemenlinde iki yüz elli yıldır Kızıl Çin rejiminin zulmü altında ezilen milyonlarca Türkistanlı Müslümanların öldürülmesine, Batılı Ülkeler, Süper Güçler, insan hakları ihlalleri karşısında neden kör ve sağırlar? Yoksa tarihten gelen bir kuyruk acısının vermiş olduğu hazzı izleyerek mi çifte demokrasiyi uyguluyorlar?

Balkanlar, Kıbrıs, Yunan İsyanı Sırasında Türklere Yapılan Katliamlar, Filistin,  Cezayir’deki Fransız Vahşeti, İtalyan İşi ve Ömer Muhtar (İşgal ve Direniş), Ruanda Katliamı ve Batının İnsan Hakları Anlayışı, Endülüs Emevileri ve İspanya baskıları, burnumuzun dibinde toprağı, bedeni ve kalbi ile param parça edilen Irak…

           Siz insanlığa yakışmayan çirkinliklerinizi sergilerken aklınızdan ne geçiyordu, hissiyatlarınızı hayvanca tatmin ederken çaresiz o insanlara karşı hangi duyguları besliyordunuz, ruhumuzdaki dehşetin uygulamaya dönen vahşetin bir gerekçesi var mıydı acaba?

Başkent Postası

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER