Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Davut Zat

15 Temmuz’un Feraseti

Devletlerin de kaderi vardır tıpkı insanlar gibi. Kurulur, büyür ve yaşarlar. Hadiselerden ders alarak kendilerini geliştirdikleri ve yenilendikleri ölçüde de uzun ömürlü olurlar. Tarih içinde 17 devlet kurmuş, sürekli hareket halinde olan ve milli duyguları yüksek olan bir milletiz. Biz de devlet; ana gibi, ekmek gibi, din gibi kutsaldır. Vatanla ve devletle kutsanmış bir aidiyetimiz vardır. Kim bunlara kastetmeye kalkarsa şiddetli bir tepki görür. Bazıları bu duygusallığımızı anlamlandıramasa da bu gerçek hiç değişmeyecektir. Onlar her şeye maddi yaklaştıkları için, menfaatsiz iş yapmadıklarından dolayı kayıtsız şartsız bir fedakarlığı anlamlandırmakta oldukça zorlanmaktadırlar. Bu nedenle de kutsiyetlerimizi aşındırmak için içten düşmanlar bularak hedeflerine yürümek istiyorlar. Ancak bunun ters teptiğini de yaşayarak görmektedirler. Nihai hedefe ulaşamadıkları, daha da dirlik ve birlik içinde olduğumuzu hayretle gözlemektedirler.

Ancak içimizdeki düşmanlar ve onların maşaları boş durmamaktadır. Bu defa içten gelen düşman dini duygularımızı istismar ettiğinden dolayı, din algısına yönelik olumsuzluklar geliştiriliyor. Bizi birbirimize bağlayan güçlerden birisi de dini bağlılığımız değil midir? Şehitlik ve gaziliğin rütbeli bir mevkii olması da yine dinin payelendirmesiyle mümkündür. Zira parayla gazi olunmadığı gibi para, şan ve şöhret için de şehit olunmayacağı aşikardır. Aldatılmış ve ihanete sürüklenmiş bir gurubun üzerinden yürüyerek bu ülkenin sivil ve manevi tüm dinamiklerini aynı kefeye koyan bir saldırı algısı her geçen gün gelişiyor. Ahlak ve maneviyat adına, insanların dini ölçüye kavuşması ve yaşaması adına gece gündüz mücadele veren samimi cemaatler var. Asırlardır cemiyet hayatının harcı ve çimentosu olmuş bu yapıları da töhmet altına almak isteyen bir algı yöneltiliyor. Neden? Böyle yapılmalı ki herkes mağdur olsun, sıra size de gelecek korkusu üfürülsün. Bir binanın tuğlaları gibi bir birine kenetlenmiş bu vatanperver tek vücut olmuş manevi ruh, sarsılsın isteniliyor. Dini söylemleri tamamen akılcı olan ve geçmişten günümüze bakıldığında dışarıdan beslenen ve kendilerini felsefeci addeden bu türden bazı popülistleri her yerde görmekteyiz. Sünnete düşman, hadisi şeriflere düşman, ayetleri kendince yorumlayan bazı “tipi- tipler” var ya hani! İşte bunlar herkesi aynı kefeye koyarak birliğimizi ve dirliğimizi dinamitlemek istiyorlar. Bunun faydası kime, zararı kimedir? Bunu yaparken de sureti haktan gözüküyormuş gibi yapıyorlar. Devletine sadakatle bağlı, toplumun güzel ahlak sahibi ve dayanışmacı olması için gecesini gündüzüne katan samimi insanlara saldırıyorlar. Hırsızlıktan, rüşvetten, adaletin çiğnenmesinden, zulüm ve haksızlıklardan, bireysel ve sosyal hayatı çökerten adli, idari, maddi, manevi her alandaki yanlışla mücadele eden çok güzel yapılardır bunlar. Devletin, milletin ve insanlarımızın bunalımlarına ilaç oluyorlar. Bunu da Allah rızasından başka hiçbir karşılık beklemeden yapıyorlar.  Sormak lazım bu lafazanlara; siz hayatta kaç kişiyi namaza başlattınız. Kaç kişiyi kötülükten çevirdiniz. Kime güzel ahlak kazandırdınız. Hangi sarhoş ve serkeşe el uzattınız. İşiniz ve gücünüz Müslümanlarla uğraşmak olmuş. Siz misiniz hakkın yolunda halka hizmet edenler? Yoksa bu değerli cemiyet mensupları mı? Bunların ayrımını millet de devlet de yapabilmektedir. Sizin sinsiliklerinize hiç ihtiyaç yoktur. Fırsatçılık yapmayınız. Bu millet sizi de savuşturmasını pekala bilir!

Ehli sünnet yolunun yılmaz savunucularını bombardımana tutmak işiniz olmuş. Bu şerre hizmettir böyle biline. Bu millet sağduyuludur, doğruyu yanlıştan ayıracak ilim de ferasette, şuur da sizden daha çok onlarda vardır. Boşuna nefeslerinizi tüketmeyin. Hangi milletlere, hangi yapılara, hizmet ettikleri pekala herkesçe bilinen bu sureti haktan görünmeye çalışan; ölçüsü bozuk, ibresi şaşmışlara 1400 yıllık Ehli Sünnet geleneği en hakkettiği cevabı, dün olduğu gibi bu gün de vermeye devam edecektir. Zira biz asil ve müslüman Türk milletiyiz. Etle kemik gibi ayrılmaz bir bütünüz. “Hangi çılgın bize zincir vurmaya kalkarsa” biz onlardan daha çılgın oluruz. Şanlı tarihimiz bunun güzel örnekleriyle doludur. Tarih var oldukça bu millet de var olmayı sürdürecektir. “Çiğnetmedi yurdunu yine çiğnetmeyecektir.” İstedikleri kadar tahrik ve tahkir etsinler sağduyu, doğruyu her zaman bilir. Kalpler yanılmaz. Bu işin diploması ve eğitimi de yoktur. Bizim genetiğimiz bu şekilde kodlanmıştır. Biz vatanperver “Türk” evladıyız. Dinimizden de, bayrağımızdan da devletimizden de asla ödün vermeyiz. Hakkedene hakkedilen cevap her zaman verilecektir. Yüce Mevla bizlere 15 Temmuz gibi böyle karanlık geceleri bir daha yaşatmasın. Vatan, din, bayrak ve millet düşmanlarına geçit vermesin. Tüm halkımıza gönül uyanıklığı, ilim, ölçü, ahlak ve feraset ile her daim doğruyu yanlıştan ayıracak akıl ve fikir versin. Allah şerri ve belayı üzerimizden eksik etsin. Mükellef fertler olarak bizlere de üzerimize düşen her türlü kulluk, vatandaşlık, bireysellik ve toplumsal görevlerimizi adam gibi yerine getirmeyi nasip etsin. 15 Temmuz ihanetine göğüs gererek şehit düşmüş vatan evlatlarını rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Gazilerimize de şükran ve minnetle sıhhatler diliyorum.

Son sözü İstiklal Şairimiz Mehmet Akif ‘e bırakıyorum;  “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER