Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Başkent Postası

Ankara’da Ahilik

Ahilik 13. yüzyılda Anadolu’da kurulmuş esnaf ve sanatkârlar arasında yaygın olan bir sosyo-ekonomik örgütlenmedir. Ahi kelimesi “eli açık,  cömert, kardeş, yiğit, delikanlı” demektir. Anlamı “kardeşim” demek olan ahi ya da “cömert”, “eli açık “demek olan  akı sözcüğünden gelmektedir.

    Selçuklu Devleti döneminde Ahi Evran tarafından kulan Ahilik teşkilatı Türk kültürü ve İslam dininin değerlerini esnaflara benimseten bir sosyal gruptur. Kökü Orta Asya’ya, Horasanlı esnaf ve sanatkârlara kadar uzanan ahiliği, bir kurum olarak, ilk kez XIII. yüzyılda Kırşehir’de, Ahi Evran’ın örgütlediği sanılmaktadır. Ahi Evran, Anadolu’ya gelen esnaf ve sanatkârları bir araya getirmiş ve “sanatta ustalık ve mesleki birlik” fikri ile “sosyal yardım ve dayanışma” duygusunu güçlendirmeye çalışmıştır. Esnafların yaşamına belirli kaideler getirerek, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını gidermeyi, toplumsal düzeni sağlamayı amaç edinmiş bu sistemde Ahi Evran Selçuklu döneminde 32 meslek grubunun başkanıydı. 

    Asıl adı Mahmut bin Ahmet Ahi Evran, Ebu’l Hakayık unvanıyla anılmıştır. Dericilik zanaatıyla meşgul iken bu zanaatı geliştirip esnaf teşkilatını kuran Ahi Evran’ın bu teşkilatı, zamanla diğer esnaf gruplarını da içine alan zamanının güçlü bir meslek teşkilatı haline gelmiştir. 

    Türk girişimcilik kültürünün en önemli örneklerinden olan Ahiliğin Ankara’daki örgütlenmesi1290- 1354 yılları arasında olup bu tarih aynı zamanda şehir yönetimini üstlenmesinin tarihidir. 

1071 Malazgirt Meydan Savaşından kısa bir süre sonra, Anadolu’nun büyük çoğunluğu Türklerin eline geçen Ankara şehrinde Selçuklu, Moğol- İlhanlı ve Osmanlı el değiştirme tarihi sürecindeki dönemlerde, ahiliğin ileri gelenleri bir süreliğine şehrin yönetim ve idaresi üstlenmiştir.

XIII. ve XIV. yüzyılın karışık ortamında bezgin ve yılgın Anadolu insanını, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Mevlana, Ahi Evran gibi Türk büyükleri, her biri bir başka yönden, halkın maneviyatını ayakta tutmak ve birlik-beraberliğini sağlamak için yoğun çaba harcayarak etkilediler. Bunlardan Ahi Evran, esnaf ve zanaatkarları bir araya getirerek, zanaat ve ticaret ahlakını üretici-tüketici çıkarlarını güven altına almak suretiyle, bu kötü politik atmosfer içinde, halka yaşama ve direnme gücü verdi.

Ankara’da Ahi Örgütlenmesi

Ahi Evran’ın XIII. yüzyıl ortalarında Kırşehir’de kurduğu ve önce deri işçilerini örgütlediği ahilik, Ankara şehrinde de hızla yayıldı. Ankara’nın çevresi hayvancılığa çok elverişli olduğundan dericilik ile ilgili ekonomik eylemler kentin sosyo-ekonomik yaşantısında önemli bir yer tutuyordu. Derici esnafı kentte topluca, bugünkü Bent Deresi semtinde “Debbağlar” mahallesinde oturuyorlardı. Dere boyunca bu debbağların işyerleri ve atölyeleri vardı.

Ankara ahilerinin önde gelenlerinin bazılarının şecerelerinden ve bıraktıkları eserlerinden elde edilen bililere göre, ahi ileri gelenlerinin en ünlüleri, 1296’da ölen Ahi Hüsamettin ile 1350’de ölen oğlu Ahi Şerafeddin’dir. Şerafeddin’in mezar taşında şu kayıt bulunmaktadır. :”Sultan ahl al-futuvva va’l- muruvva ahi muazzam”. 

Ankara’nın bu en ünlü ahilerinden biri Ahi Şerafeddin’dir. Ahi Şerafeddin Cami’nde bulunan ve daha sonraları kaybolan şecereye göre Ahi Şerafeddin, Hz. Ali’ye uzanan bir silsileye sahiptir. Bu şecerede aynı zamanda Ahi Şerafeddin’in çocukları olan Hüseyin, Hasan ve Yusuf’un adı geçmektedir. Ankara ahi örgütünün ileri gelenlerinden olan Ahi Hüsameddin ve oğlu Ahi Şerafeddin’in geniş mal varlığı olduğu, kendi adlarına camiler, aşevleri, çeşmeler, hamamlar yaptırmışlardır. 

Ankara’da Ahilerin adıyla anılan Aslanhane Cami, Cuma Camii, Ahi Elvan Cami, Ahi Şerafeddin Çeşmesi…vb. yapılar ve küçük çapta çok sayıda mescid ve imaretler yapılmıştır. 

 Yabancı ve yerli kaynaklarda Anadolu şehirlerindeki ahi örgütlenmesi hakkında bilgi verirken ahilerin yönetim nezdinde şehrin kumandanı, kaymakamı olabildikleri, yönetimde söz sahibi oldukları, Ahiler arasındaki zengin tüccarların reis olduğu ve nüfuzlarının çok artığı söylenmektedir.

Ahilik üzerine birçok çalışması bulunan Neşet Çağatay, ahiliğin Anadolu’da oynadığı role paralel olarak Ankara’da da hükümet etmiş olmasının çok muhtemel olduğunu belirtmektedir. Onun tezi, zaten yönetim ve beledi işlerde birçok görevi üstlenen ahilerin kendi başlarına bir yönetim oluşturmalarının zor olmadığı üzerinedir.

Kaynaklara göre Osmanlı yönetimine girmeden hemen öncesine kadar, ahilerin şehirde bir yönetim kurdukları ve şehri bir “şehir devleti” gibi yönettikleri yönünde bir eğilim vardır. Kendi adlarına camiler, aşevleri, çeşmeler, hamamlar yaptıran bu ahiler hakkında sahip oldukları vakıflar, yaptırdıkları yapılar ve şecereleri dışında fazla bir bilgimiz yoktur.

Osmanlıların Ankara’yı bir bey elinden almayıp ahilerden aldığının söylenmektedir. Bu da Ahilerin şehrin yönetimine hâkim olduğunu göstermektedir. 

Birçok araştırmacı tarafından ortaya konulduğu gibi ahilik, dini, siyasi ve sosyo-ekonomik bir kurum olarak, Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. XV. yüzyıldan sonra ekonomik yönü ağır basan ahilik, lonca, gedik, yaran ve imece türü dayanışma biçiminde günümüze kadar Anadolu halkı ve esnafı arasında yaşamıştır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER