Nöbetçi Eczaneler
Fetöcülerin bitmediğini ve uzun soluklu mücadele etmek gerektiğini biliyoruz.
Maalesef birde hükümet ve muhalefet cephesi bizim gibi düşünse şu işi en üstten başlayıp siyasi ve bürokratik kriptoları temizleseler…
Eğer işin vahametinin farkına varamayıp mücadele farklı yönde devam ettirilirse; eyvah biz yanlış yaptık derler. Bize de bu durumda Ak partiye ve diğer siyasi partilere geçmiş olsun demek kalır…
Çünkü bunun sonucunu 31 Mart İstanbul seçimlerinde gördük… Dikkat edin atı alan Üsküdar’ı geçerse bu sefer de ülkeye geçmiş olsun der, geri başa döneriz…
Belki de farkında olamayanlar var: Lâkin bunlara yeni yeni umutlar aşılayıp tabanı halen diri tutmaya çalışılıyorlar.
Beklenti içindeler umutlarını yeşertiyorlar. Bu beklentiyi bunlara aşılayan kendi zihinlerindeki mefkûreleri değil çok uluslu projeler üretenlerdir.
Siyonizm’in atına binip İslam’la savaşıyorlar. İslam da her şey Mubah diye bir şey yoktur. Fakat bu fetöcü ve iş birlikçilerine ise her şey Mubahtır… Haram ve Helal olan iki ana kavram vardır… Ma’mafih onlar için bu kaide geçerli gözükmemektedir…
Aslında kendileri bittiklerinin farkında ama birileri özellikle içerden kripto bürokrat ve siyasetçi abileri ve dışarıdan okyanus ötesi zevatlar; merak etmeyin biz tekrar Kaf Dağı’nda küllerimizden doğacağız, dediklerinin yansımaları var…
Anlayacağımız nabza göre şerbet vermeyi iyi biliyorlar. Hak yemekte hırsızlıkta mahir oldukları gibi adam kullanmakta da mahirler… Tabanı efsunlayarak tutmaya devam ediyorlar…
Ak parti ivedilikle padişahım çok yaşa diyenlerden ve tribünlere oynayanlardan kurtulup kendine gelmesi elzemdir…
Öyle daracık takım elbiseyi giyen pantolonun ayakkabısının üzerinde duran kirli sakal bırakıp sureti haktan görünen kenelerden il ve ilçe teşkilâtlarını kurtarması revize etmesi önem arz etmekte…
Yerel seçimin arkası genel seçimdir. Yeniden aşkla şevkle çalışacak kadroları yönetime alınmalıdır.
Çalışmaları atalete uğratanlar kenara çekilip istirahatine baksın. “Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz” denmelidir…
Neden bunları yazıyorum, bu ülke benim ve yarınlarımızı teslim edeceğimiz nesli atinindir…
Kimse kusura bakmasın hoyratça kimsenin kullanmasına müsaade edemeyiz ve etmeyeceğiz de…
O kadar ince hesaplarla, algılarla, subliminal mesajlarla adeta örümceğin avlarına ördüğü ağ misali tuzaklar kuruluyor…
Bir sonraki evresi tıpkı ipek böceğinin sonu gibi kozasında yok etme projesi Ak partiye ve Reise karşı işliyor…
Herkes diyor ki; peki bunları Reis görmüyor mu? Farkında değil mi? Ne oluyoruz nereye sürükleniyoruz bir mutsuzluk hâkim oldu her kesimden…
Kanaatimce gördüğümüz manzara bize şunu gösteriyor Ak parti iktidar fakat muktedir değil… Zaten diktatör hiç değil, eğer ki olsaydı bu kadar filmleri kimse oynayamazdı…
Aslında yazılacak çok hadise var ama ümit varız biz gemiyi terk etmeyiz vatan bizim…
Halen militan kafalar siyasetin içerisinde. Terör örgütlerine ve teröristlere sizler terör örgütüsünüz diyemeyen muhalefet kanadımız var…
Sorarım size askerimizi ve polisimizi şehit edenlere ses çıkartamayanlara pirim vermek bu ülkeye ihanet değil midir?
Yemek yediğiniz tabağa geri kazuratınızı yapmak ne kadar doğrudur…
Belki de birçoğumuz savaşı canlı yaşamamıştır. Yanındaki silah arkadaşlarını şehit vermemiştir… Sonra kışlaya dönünce onların yataklarının boş kaldığını da görmemişsinizdir değil mi?
Bunları yaşayan bu vatanın evladı olarak büyüklerin sözüyle derim ki “ekmeksiz yaşarım lâkin hürriyetsiz yaşayamam”
Vatansızlık nasıldır bilir misiniz? Çevrenize bakın belki at gözlüğünü çıkarmanıza izin verilirse bakabilir hatta belki görebilirsiniz de…
Yolda giderken arabası çalışmayan bir vatandaşa gücümüz mukabilinde hani hep birlikte bir omuzda biz veririz de onun müşkülünü çözeriz ya, işte millet olarak etrafımıza bakalım ve ülkenin selameti için bizde bir omuz atalım da ne idiği belli olmayanlara karşı mücadelemizi topyekûn verelim… Vesselâm…
YORUMLAR