Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Atatürk’ün kızları…

A Milli Kadın Voleybol Takımımız Avrupa şampiyonu oldu ya…

Milletçe (!) gururlandık… Beis yok, bu takım için artık her türlü övgüde bulunabilirsiniz.

Maksat şampiyonluk ile sınırlıysa, değer yargılarınızı hesaba katmayacaksanız bu hal gayet tabiîdir de.

Bendeniz elbette böyle aşırılıklara katılmıyorum. Fakat konu bu değil.

Malûm bazı haber sitelerindeki şampiyonluk haberinde kadın voleybol takımımız için “Atatürk’ün kızları” tâbirini kullanmışlar.

Memleketin kızları vardır, bir de Atatürk’ün kızları…

Senin benim, halkın kızları var, bir de Atatürk’ün kızları…

Normal sıradan kız/kadın sporcular vardır bir de Atatürk’ün kızları…

Fazla da kafa ütülemeyelim…

Siz zaten biliyorsunuz bu tâbirin gayesini…

Subliminal (bilinç/şuuraltı) gizli telkin (ikna) sinsiliğidir bu.

Çağdaş kriterlere uygun isen Atatürk’ün kızlarındansın…

Muhafazakâr, mütedeyyin, dindar kızlar?

Onlar kimin kızları olsun?

Orasını bilmem ama Atatürk’ün kızları olmadıkları kesindir.

Belki açık açık söyleyemezler ama, bilinçaltlarında o kızlarımız için de türlü sıfat ve isimler mutlaka vardır.

Her neyse. O kızlar zaten şampiyon olamazlar.

Şampiyonluk da tüm zirveler de Atatürk’ün kızları içindir.

Haşema giymiş bir kız yüzücü şampiyon olabilir mi?

Ya da tesettürlü bir kız voleybol oynayabilir mi? Oynadı farzet, bir takıma alınır, hele millî takıma alınıp da maçlara çıkabilir mi?

Bahsettiklerim gerçek tesettür hicap sahâsındakiler.

− Uzatma be adam “Atatürk’ün kızları dışındakiler” de, bitsin iş.

— Hayır. Atatürk’ün kızları dışında da mütesettir sayılmayacak kadın ve kızlarımız vardır ama onlar henüz o seviyeye çıkamamışlardır.

− Kimi kasdediyorsun biraz daha açık söyle?

− Şöyle anlatayım: Bendeniz bunları iki taife olarak sınıflandırmaktayım:

1) Atatürk’ün kızları sahâsına girememiş lâkin o yolda azimle ilerleyen açık kadın ve kızlar…

2) İslâm kadını ya da tesettürlü kulvarına da pek yakışmayan, merhum Mehmed Şevket Eygi üstadın «süslüman» dediği, zaman zaman başörtüsünü fırlatıp atan, kimi zaman da daracık bir tayt giyerek açıklığa ne denli yakın bir aday olduğunu kanıtlamaya çalışan kadın ve kızlarımız.

Ey bayanlar, Türk kadın ve kızları!.

İstikbâl ne göklerde ne arzdadır. İstikbâl kucağınıza aldığınız (veya alacağınız) ilk terbiyelerini bizzat verdiğiniz yeni nesillerdir.

Hayatta en hakiki mürşit de sizin onlara verdiğiniz ilk sahih dinî telkinlerdir.

İnşá’allah anlatabilmişimdir.

Bazen kelimeler hissiyata tercüman olamıyor veya acemi bir mütercim gibi yanlış tercüme ediyorlar.

Özür dilerim. 5.09.2023

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER