cemre, bahar, sıcak, takvim, umut

28 şubat, tarih, siyaset, başörtüsü, özgürlük, demokrasi, vesayet

Değil mi ki, mevsimle birlikte yüreğiniz yeniden ısınmaya başlamıştır. Varsın fırtınalı olsun hava. Ne hükmü olur?

Sevgisizlik, önce toplumların ruhunu sarar, sonra her bireyi yavaşça içine çeker.

Berat Kandili, böyle bir gecedir. Sadece karanlığın hükmünü kaybettiği değil, ruhun da karanlıktan aydınlığa geçtiği, ilahi rahmetin semadan sicim sicim

Ülkemiz bir deprem coğrafyası. En çok risk taşıyan bölgelerden. Yaşanılan acı tecrübeler ve deprem istatistikleri de bu gerçeği doğrulamaktadır.  Bilimsel

Nefs, her yeni arzusuyla insanı daha çok tüketmeye çağırırken, bu çağrı kişiyi hakikatin aydınlığından uzaklaştırıyor.

Eskiye göre lüks evler ve güzel çevrelerimiz oldu. Dünyayı cennet gibi süsledik,

“An”larımızın birleşiminden oluşan koca yılların toplamı zamanımız.

Herkesin bir hikâyesi vardır anlatılası. Kimisi kendisini anlatırken, kimisi belleğinde iz bırakmış bir başkasının hikâyesini. Bazısı da kendisine benzeyenlerden yol

Kim nasıl bakarsa öyle görüyor etrafında olup bitenleri. Sırf bu nedenle de farklı farklı anlamlar ifade ediyor insanlar için hayat.

Bize bahşedilen özel bir ikramdır ömür. İçine ne doldurduğumuza göre şekilleniyor kalitemiz de. Varlık amacımızın sorgusu, bizi ideal insan ve

Halk arasında genel geçer bir tarif olarak ‘adam olmak’ deyimi kullanılıyor. Ancak bunun evsafı tarif ediliyor mu? Aslında adamlığı herkes

Gecenin akışına, ay dedenin nakışına, yıldızların kayışına ve güneşin şavkına en iyi şahittir sokaklar.  Rüzgârın savurduğu toz bulutlarının serbestçe kaçıştığı

Deprem, hayatların kaçılamayacak bir gerçeği. İnsan, ömrü boyunca depremlerle sınanıp yeniden onarmakla meşgul bir hayat yaşıyor. Sadece dar bir alana

Gönül ne umutlar taşır ne beklentilerin sahibidir ve ne derin sırlar gizlidir gönlün sahillerinde. Yarınlara ancak gönülden niyetlerle bağlanırsınız. Umutlarınızı

  Yıllar önce kaybettiklerimizi hatırlıyoruz. Gerek bu dünyadan yolcu ettiklerimizi gerekse gönül dünyamızdan uğurladıklarımızı. Hiç unutabildik mi onları? Biz unutmaya

Yılları devrettiren mevsimlerin kemale ermeye yüz tuttuğu aylar, bizi mecburi bir gidişe hazırlıyor. Zevale yolculuğun başlaması, tıpkı ağaç dallarını saran

İnsan hayatı evre evre, dönem dönem, yıl yıl, anbean. Hatta nefes nefes! Baştan nereye gideceğimizi bilemiyoruz. Bu anların birleşerek, elimizden

Ankara 11-14 Kasım 20121 tarihleri arasında Kastamonu Günlerinin 16 ’ıncı sına ev sahipliği yaptı. Pandemi kaygısı ve salgın riskine rağmen

Kararlılıkla desteklenen tercihler asıl bizi biz yapan kıymetlerimiz arasına katılırlar. Bu süreci yaşayanlar olarak bizler de bu durumun bizzat farkında

İnsan hayatının evreleri de duyguları gibi inişli çıkışlı değil midir? Duyguları belirleyen ana faktör, bu iniş çıkışlı dönemler mi yoksa

         Hayatın anlamı nedir diye sorulur ya hep. İmtihan mı dünyadan gerçek maksat yoksa ahiret mi? Düşüncesi

Köklerinizden kopartmasın yeter ki ayrılık. Kapıları kapatmasın yüzünüze. Ömür yetmez bazı ayrılıklarda tekrar buluşmalara. Gurbetle sıla arasındaki mesafeler uzadığında araya