Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yücel Can

DUYGULARLA YAŞAYABİLMEK

DUYGULARLA YAŞAYABİLMEK

                                                                                                

Hayatın sonsuz yolculuğunda, hırslı duygularla birbirini kovalayan koşuşturmacaların yılda bir defa da olsa durağısın Sen.

Toplumun değişik katmanlarındaki mücadelenin, kavganın seyircisi değil; hakemi, belki de teskin edenisin Sen.

Daha da büyümenin, servete servet katmanın hesaplarında, bencilliğin kol gezdiği çıkar çatışmalarında yorgunluk molasının noktasısın Sen.

Başkalarının unutulduğu, bencillik duygularının canavarlaştığı şekilden öte insan olmanın hatırlandığı günlersin Sen.

Yoğun bir çalışmada yüklenilen midenin eziyetinin sona erdiği, aç ve susuz kalınan zamanların hatırlandığı günlersin Sen.

Hep benden öte başka insanları da hatırlamanın; kimsesizleri, yardıma muhtaçları hatırlatan tablolar zenginisin Sen.

Her şeyden önce bana, beni ve unutmuş olduğum güzel duygulara, hasletlere, sevgiye, merhamete, paylaşmaya vesile olan evsin Sen.

Ruhen, bedenen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik halinin yaşandığı günlersin Sen.

Bak sana suçun, gaspın, hırsızlığın en aza indiği günler Sende. Hastalıkların azaldığı, azgın vicdanların dizginlendiği, adam öldürmelerin az da olsa ara verildiği günler Sende gizli.

 Tatile giren; sigara, içki, alkol gibi kötü alışkanlıkları tümden bırakma denemesi de Sende gizli.

Yalanın, küfrün, düşmanlığın unutulduğu; dostları bir arada görme, paylaşma, ikram, cömertlik günlerini yaşama fırsatı Sende

Yani insanı gerçek anlamda insan eden vasıflar Sende.

On bir aydır hesapta yoktun, sürpriz yapar gibi geldin. Beni, hanemi, memleketimi, ülkemi, kısaca dünyamı ve dünyayı şen ettin. Kandillerin hep geceleri aydınlattı, güllelerin hep birlikteliği anlattı, yaşananlar insan olarak acziyeti, garipliği hatırlattı. Hele hele tozlanmış o güzel duygular, hasletler yok mu?

Ne kadar hafifletti, rahatlattı, huzurlu etti insanları. Hani kuş gibi hafif olmak deyimi var ya! Bendeki bencilliklerin ölmesi ile “bir vardır benden içeru”deki gerçek beni görmenin şansını yakalamak ne güzel. Hele benlik kibrindeki dev aynada kırılan enaniyetten sonra “ben”in bir hiç olduğunu görerek “biz”in ne kadar güçlü olduğunu görmek yok mu?

Hangi yönden ve nereden bakılırsa bakılsın kar üstüne karsın sen. Yılda bir de olsa eksikliklerini gidermiş, rahatsızlıklarını onarmış bir edayla insanlığın şekilden ötesini yakalama fırsatısın sen. Sana hoş geldin çok güzel ama!

Ya sen gidersen, sana elveda ettiğimiz günler sonrasında tekrar eski ben olursam, keşkeleri sıralarsam…

Hayır, inançla, azimle, samimiyetle, ciddiyetle, güvenle, ümitle, sevgiyle, duygularımı yaşatarak açlığa, susuzluğa, karanlığa, zor iklim şartlarına karşı, kandillerin söndüğünün farkına varmadan hep seninle yaşadığım günler gibi, insan olduğumuzu unutmadan yaşamaya çalışacağız.

Ama seninle olmayı bir fırsat bilerek amacı ve hedefi belli olan bir hayat yolculuğunda güzelin, iyinin, doğrunun, sevginin, vicdanın ve değerlerin el ele verdiği huzurlu bir yaşamda nefer olma adına insanlığın tozunu silmeye devam edeceğiz. Açlık ve susuzluğa, kötü hasletlere karşı kazandığımız güçle insana hizmeti kutsal sayarak ve böyle nesiller yetiştirmek için de arı ve karınca gibi çalışacağız. Hani olmazsa olmazlar, şahsiyetli bir hayat vardı ya!

Hani dün ve ötesinde toprağa verdiklerimiz, şehitlerimiz vardı ya! İşte onları da unutmadan vatan, millet, bayrak gibi değerleri ortak birlerin başında sayarak, daha güçlü bir şekilde dünden destek alarak, bugünden mutlu, yarından umutlu olarak, açlığa, susuzluğa dayandığım gibi tavizsiz yaşamın her aşamasında, basamağında insana hizmet için adeta asker olacağız. Bebekler misali düşe kalka da olsa gerçek anlamda insan olabilmek için, hayatın zorluklarına rağmen yürümeye inat edeceğiz.

Hani marka olabilmek, marka insan olmak vardı ya!

Bu güzel günlerin mücadelesinde açlık ve susuzluğa bir son vermek, görevi bitirmenin bedeli olarak bin aydan daha hayırlı gecelerde beraber olmanın mutluluğu sevincin en güzel ifadesi olsa gerek. Yine kazanmanın, hediyenin en güzel ifadesi olan bayramlara ulaşabilmeyi de kendimize moral kaynağı kabul edeceğiz.

Dilimizin ve aklımızın seni ifade edememesi acziyeti ne hazin! Senin güzelliğini mükemmel bir şekilde ifade edememenin garipliği ve faniliği gerçekliğinde merhamet ilticası ile nida etmek ise tek dayanağız.

Bu anlamda yılın bir ayı, sınırlı olan günler, kişinin kendisini daha iyi bir şekilde tanıma ve tanımlayabilme fırsatı kadar, başka insanları tanıma fırsatının yakalandığı, aynı zamanda insanın markalaşması adına da bir şansın olduğu günlerdir.

  Bir noktada kötülüklerin yok olur derecesinde azaldığı, duygular ve güzel hislerin hücreler halinde çoğaldığı, iyinin, doğrunun, güzelin ve değerlerin insanın markalaşması adına fırsatların yakalandığı günlerdir bu özel ve güzel günler. Hele bu günlerin güzelliğini hak edercesine bayramı yaşamanın mutluluğu yok mu?

  Kardeşlik, birlik, beraberlik, huzur, sevgi, saygı ve merhamet duygularının hakim olduğu bayramları yaşamak temennisiyle… 

.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER