Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Sokakta alenî zinâ…

Dengesiz, dinsiz ve densiz bir yazar müsveddesi Karadeniz’de bir belediyenin çevre düzenlemesi kapsamında bir heykeli kaldırmasına galiz sözlerle tepki vermiş, rezil şeyler yazmış, benden de okkalı bir cevap almıştı.

“Atatürk’e kazmalar indikçe kendilerince mutluluğun resmini yapıyorlar” diyordu. Cevaben, “bak koçum, kimse mutluluğun resmini falan yapamıyor daha. O dediğin de olacak inşaallah ama henüz o seviyeye gelinemedi maalesef. Şu anda belki tuvali hazırlanıyordur hepsi o…” dedim.

Herifin yazısı terbiyesizliğin, okura saygısızlığın zirvesiydi: “Ve bir piskopat tarihçi bozuntusu, tavuk götüne hurma tıkılmış suratıyla Atatürk heykelinin kaldırılmasını kudurmuşcasına alkışlıyor…”

Bu sözlerine de, “ulan insan bir aynaya bakar da öyle konuşur. O güzel yüzlü komşum, tarihçi kardeşimin simasında nur var, meymenet var. Senin yüzünde ise Allah’ın meymenetinden (uğurundan, hoşluğundan) eser yok! Sana baktıkça bir logar kapağından kanalizasyonlara bakmış gibi oluyorum…” demiştim.

Bu heykelci takıma baktım. Bebek rezaletini hiçbiri yazmamış. Yazacaklarını da sanmıyorum. Onların istediği bu düzen zaten. Hattâ belki iç çekmiş, “ulan şansıma tüküreyim, şu karıya yumulmak ne iyi olurdu” bile demiş olabilir bu hergele takım.

Oysa fuhuşa karşı bir eylem yapılsa, iki lakırdı edilse hemen “lâiklik elden gidiyor” der hamamdan fırlayan Arşimet gibi avazları çıktığı kadar bağırırlar.

Önce kadına yöneldi bunlar. Kadın âile idi çünkü. Kur’ân’da bile bu mánâda kullanımı var, A’li İmrân Sûresi’nde. Türklerin kırmızı çizgisiydi námûs ve âile. Bu yıkılmadan Türkleri yenemezlerdi. Yenemediler de.

Lâkin gün geldi danslarla, açıklık saçıklıkla námûs berhava oldu. Bugün her düğünde damat ile gelinin dans etmesi bir mecburiyet gibi telâkki ediliyor. Ne acı bir tecelli. Kahroluyorum…

Muhterem okurlarım, «kadına şiddet» yaygaralarına falan sakın kanmayın. Kadına her türlü pisliği yapanlar önce bunlardır. Kadınları reklâmların pespaye metaı yapan Müslümanlar mıdır yoksa bunlar mı? Kadının iffetini biz mi düşünüyoruz yoksa bu námûs bezirganları mı?

KDV’de indirim yapıldı. Genelevlerin ücretlerinde de yapıldı mı? Fuhşun KDV’si ne kadar oldu acaba? Feminist geçinenler neden bir kez olsun bu rezaleti taşımadılar köşelerine? Kadını sex işçisi yapan bizler miyiz? Kadına şiddetin bundan daha kötüsü nedir?

Türkiye üzerinde emelleri olanlar Türklerin námûs çizgisini yok etmeyi tam olarak başaramadı fakat neredeyse başaracaklar. Farkında olmadan en mütedeyyin insanlar bile námûslarını sosyal medyada sergiliyorlar. Karısını, kızını sosyal medyada fotoğraflamak neyin nesidir Allah aşkına?

Bebek’teki rezalete büyük, çok büyük tepki vermeliyiz. İmkânım olsa büyük bir miting tertiplerdim. Bir zamanlar gençlik yıllarımda “Müstehcen Televizyonları Protesto Mitingi” tertiplemiştim.

Bugün de genel anlamda müstehcenliği protesto mitingleri yapılmalıdır. Bebek rezaleti tekrar tekrar sergilenebilir. Verilen ceza fevkalâde azdır ve bu deyyuslar gemi azıya almışlardır.

Bendeniz dolaşırken parkta sarmaş dolaş öpüşen başörtülü kızlar bile gördüm. O denli kızmıştım ki müdahale edemedim. Zira muhtemelen ya onlar beni ya ben onları öldürebilirdim.

Hálâ susacak mıyız? Edep ya Hu… 01.06.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER