Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
İdil Öznur Görkem

Alkollü kaçış

Freud alkolikler için şöyle diyor; ‘Küçükten beri kafasında kurduğu dünya ile gerçek dünya arasında öyle bir uçurum vardır ki, bu uçurumu ancak içki, alkol gibi bir köprü ile birleştirebilir.’ Bu tabir çok hoşuma gitti. Yani, gerçek dünyaya ile kendisi için kurmak istediği dünya arasinda ki çatışmadan dolayı bocalıyorlar gibi anladım.
Bir de benim alkol ile aralarında fazla muhabbet olan insanlarda gözlemlediğim durum da şu ; Ruhlarinda ki derin sevilme isteği, övülme arzusu, yapacakları bir iş veya hareket için onaydan beslenme isteği, günlük yaşantılarında söyleyemedikleri düşünceleri alkolün uyuşukluğu ile daha rahat aktarması , duygusal çözümsüzlüklerini bastırmak veya onları duygusal anlamda daha rahat açığa vurmak için sığındıklari bir çukur…

Bir dostum bana bir kaç yıl önce şöyle bir cümle kurmuştu ; “Sarhoş olan bir kişi , söylemek istediklerini sarhoş olmadan önce kafasında planlar ve aktarır ki bunu bilinçli bir şekilde yapar,çünkü sarhoşluk etkisi bitip gerçek dünya etkisine geldiğinde ,alkollüydum ne dediğimi bilmiyorum savunmasi onun kaçış noktasıdır”demişti.

Biraz daha izleyince doğruluğunun olduğunu fark ettim. Diğer bir durum da şöyle, kendini sürekli güçlü göstermeye çalışan duygularını gizlemeye çalışan hep olgun davranan kişilerde duygularini gostermenin , zayıflıkmış gibi alışmıs kişiler de alkolün etkisi ile bu zayıflık olarak algıladığı duygusal yönlerini kontrolü kaybetmenin etkisi ile açığa vurması.

Yaşadığım süreçte şunu fark ettim ki , aslında insanın en derin bağımlılik oluşturduğu durum duygusal bağımlılık olarak gelişen , herkes beni sevsin, övsün, onaylanma duygusunun olduğunu fark ettim.
Hepimizin içinde bu dürtüler istekler var .
Kontrol edemeyip en çokta çocuk ve ergenlerde görülen onların kişisel gelişimi için önemli olan bu duygu istekleri eğer ki çocuklukta yeteri kadar alınmadığında 50 yaşına gelmiş bireylerin dahi bu çocuk ergen davranışlarının cukurlarında gezdiğini görüyoruz. Veya 80 yaşına gelmiş birinden dünyalık çocuksu duygular dediğimiz trip atmalar küsmeler vs lerin daha çok olduğunu görüyoruz.

Aslında bunca cümlenin sonucunda varılan tek yer , sevilmek, sevgiye ruhen doymak ve de sevgiyi paylaştıklarınla paylaştığınla güvenlik hissini yaşamak ve hayat boyunca bunun arayışında olduğumuzu görmek gerekiyor. Onaydan beslenmek, övülme isteği, güven arzusu, hepsinin temeli sevgi…

Fark ettinizmi hayatlarınızda hep imtihanlarimizin soruları buradan geliyor.
Olgunlaşmayan ruhlarımız , kimseden sevgiyi beklemeden “öncelikle kendini sev” ilkesi üzerinden sorulan imtihan sorularında çoğumuz sınıfta kalıyoruz.
Sınıfta kaldığımız yerde, tüm etrafımızdakileri de etkiliyor oluşumuz da başka bir mesele .
Sen kendini sevmeyi bilmediğin yerde ,huzurlu bir ailen olmuyor. Çünkü sen sende olamayani da başkasına veremezsin. Kendini seven , etrafına sevgi ile besler , ve sonucu huzur olarak karşımıza çıkar, Tutarsızlıklar kaybolur.

Kendine sadık bir sevgisi olmayanın hayatında ki kişiler de sadık olmuyor , sadık sevgi ile ona gelenleri de o görmüyor ve sonra böylesi bir kısır döngü içinde güven algısından uzak geçip gidiyor ömür…
Neyse Son söz olarak kendini sevmeyen kişi dünyanın en bencil insanıdır diyerek yazıyıda bura da bırakıyorum selametle kalın .
(Asya )
İdil Öznur Görkem

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER