Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
FAKİR YILMAZ ( yazıyorsam sebebi var )

Anlatılır mı Gerçekten Özel Hayat

Anlatılır mı Gerçekten Özel Hayat..

‘Evet’ diye cevap verebilir imisiniz, ‘Anlatılır mı Gerçekten Özel Hayat?’ sorusunu… Yoksa benim gibi ‘yani ‘Müslümanım diyenlerin, ‘Yok be özel hayat bir insanın mahremidir’ mi dersiniz?..
Belkide, ”Anlatılmaz, Günahtır”, ”Hatta katli vaciptir” cevapları ile karşılanabileceğini baştan belirtmekte fayda var. Çünkü, yazımıza başlık olan soruyu cevaplarken ‘dinden çıktı kafir’ diye suçlanabilirsiniz… Hem de ne kadar sahtekâr varsa bıraktığı sakalla din alimi kesildiği bu zaman da.. Yetmedi bir de ellerine aldıkları Kura’n ı mitinglerde sallayan maaşlı troller varken anlatılır mı ‘Özel’ denen ‘yalnız başınıza kalıp, içinden çıkamadığınız O hayat..
Ve cevaplamaya başlarken bu yönde sorulan soruya vereceğiniz cevabınız başta Diyanet İşleri Başkanınca ve ona olduğu gibi tüm ekibine ve siyasi davası olan sevdası uğruna sakal bırakana kol, kanat geren siyasilere, cemaat lideri diye geçinenlere ya da sana ‘Anlatılır mı Gerçekten Özel Hayat?’ sorusuna verilecek ‘evet’ cevabına kızabileceğini de düşünmedim değil..
Çünkü, ”Anlatılır mı Gerçekten Özel Hayat?” sorusu üzerine başlayan bu yazımın da götürülüp, bir anda siyasetin içine çekilmesinden korkar oldum…
Yani söyleyeceğin, yazacağın her konunun bir anda, ”Bir tarafın dini duygularına hakaret’ ten yargılanıp, mahkemelik olmasından çekinmedim değil… Çünkü ‘Lez’ konusunda yazdığım bir yazıda da hakkımda açılan onca dava arasına ‘Toplumun ahlakını bozuyor…’ iddiasıyla savcı tarafıdan hazırlanan iddianeme mahkemelik olmuş bile..
Ama anlatacaklarımın hiç de öyle olmadığı sadece biz insanların ve onun yaşadıkları, yasakları denen özelin anlatılıp, anlatılmayacağını merak eden okuruma ve ilk fırsatta çıkarmayı düşündüğüm ‘Özel Hayat Anlatılır mı?’ adlı kitapla değil, ilkini çıkarır çıkarmaz siyasal, sosyal sorunları dile getiren onca günlük yazımın arasında bulunan yazıları bir araya toplayıp, güncelleyip birçok kitap hediye edeceğimi şimdiden bilmenizi isterim.
Yani sahtekâr din düşmanları gibi iki satırı bir araya getiremeyeceğini bildiğimiz halde birilerine birkaç ₺ verip, yazarım diye kitap çıkaranlar gibi olmayacak çıkaracağım kitaplar…
wvet, zaman ve imkân bulduğum anda çıkarmayı düşündüğüm ve kapağı beynimde değil, kalbimde saklı kitabıma isim olacak olan ve yine kanunlarla koruma altına alındığı söylenip, yeri geldiğinde ABD Başkanı Clinton ya da Baykal’a yapıldığı gibi alttan yani havuz medyalarına çekimler, yazışmalar, sızdırmalarla insanları alt, üst eden ‘Özel Hayat Anlatılır mı?’ soruma cevap arıyor bugünkü yazım.
Ve gelelim, ” Gerçekten Anlatılır mı Özel Hayat?” sorusuna..
Evet, Hristiyanlıkta da bizimki gibi önemli bir kurum var.. Ve bizim göz bebeğimiz gibi baktığımız, her gittiğimizde rahatladığımız, dinimizde de olan ve bu dünyada yaşadıklarımızla, yapacaklarımızla ahiret aleminde cennetle ödüllendirileceğimizi belirten, ibadet yeri olan ama Corona’yı duyup, ölüm korkusu ile terk ettiğimiz camilerimiz gibi..
Yani Kilise ve o Kilisenin sessiz bir köşesinde papazın arkasında olduğu söylenen yani güçlü bir genel af bekleyen, başta siyasiler, gazeteciler olmak üzere 400 bine yakın insanın şu an tutuklu olduğu bir hapishane penceresi gibi kafesli küçük bir pencere var..
Ve o köşeye her pazar günü gidip, dualarını yapanlar sonra sessizce o köşeye yaklaşır ve önde olan gözleri arkaya, sağa sola döndürerek, ‘Çevrede acaba kimse var mı?’ diye başlarlar yaşadıklarını anlatıp, içlerini dökerek ‘Bunun dinen suç olup, olmadığını sorup’ günah çıkarmaya…
Karşısında kimin olduğunu görme arzusu ile yani yine Corona korkusu ile düzenlenen son tasarı ile alelacele birçoklarının bırakılıp, toplumun beklediği, halkın oyları ile Demirtaş gibi seçilmişlerin, gazetecilerin, düşünürlerin, siyasilerin kalmaya devam ettiği hapishane ziyaretinde sevdiğine gitmiş birinin mahpushane denen görüş alanının arkasında olana anlatır gibi sessizce başlar anlatmaya…
Çünkü ‘bizden’ olmayan ve duyulduğunda adeta yolunu bilmediği ama senden benden daha çok dinci olanlar minareye çıkmasalar da, havuz medyaya atlar ve avazı çıktığınca sağa, sola yani dedikodu denen anlamda tüm dünyaya anlatılmasından korkulan özel hayatın bir köşesinde kaldığı Kiliseden, ‘Sırlarının o köşede kaldığı’ güveni ile oradan ayrılılar özel hayatlarında yaşadıklarını yani içlerindeki patlamaya hazır volkanı boşaltma rahatlığı ile tatil olan pazar gününün de verdiği rahatlıkla ayrılırlar oradan..
İşte o özel hayattır anlatılanlar…
‘Ve bir gün eğer artık unutmaya başladığımız bir mektup yazmaya karar verirsem senin gibi beyaz bir kağıda dökeceğim satırlarda seni yazacağım, sana olan duygularımı anlatacağım…
Ve, ‘o senin de artık unuttuğun postacı kapına gelip, mektubun içinde olduğu yine senin gibi beyaz zarfı uzattığında seni öpen dudaklarımla ağzını kapattığım ağzını açabilecek misin?..’ diye başlayan ve Zeki Müren’in o güzel sesi eşliğinde devam eden satırlar eşliğinde ele aldığım bugünkü yazımın başlığını bana bir kez daha hatırlatan, edebiyatçı olduğunu söyleyen soran okuruma nasıl bir cevap vereceğimi düşünmeden ‘Özel Hayat Anlatılır mı?’ soru, başlıklı yazımın bittiğini bile anlamadım diyebilirim…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER