Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

ÇILGIN TÜRKİYE’NİN ÇILGIN CEVABI ve YENİ YÜZYILDA YENİ TÜRKİYE

2023 yılının arifesindeyiz: YENİ BİR YÜZYILA GİRİYORUZ!  Fakat BATI Türkiye’nin yakasını bırakmıyor! Aslında tam 100 yıldır bırakmıyor: o yüzden YENİ YÜZYIL! Son 20 yılda gelişen, büyüyen ve uluslararası arenada kendi varlığından söz ettiren bir ülke olarak Türkiye’yi istemiyorlar! O yüzden de saldırıyorlar! Hem de akla-hayale gelebilecek her yoldan… Akla-hayale gelmeyen her yoldan… Hem dışardan hem de içerden saldırıyorlar… Türkiye’nin tam bağımsız bir ülke olmasını hazmedemiyorlar… Türkiye’nin bayına buyruk, kendi iradesiyle hareket eden, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olmasını sindiremiyorlar… Türkiye’nin son 20 yıl içinde siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik, toplumsal vs. her yolda ilerlemesi, büyümesi ve gelişmesi BATI’yı (ABD ve bazı AB ülkeleri) ürkütmüştü! O yüzden Türkiye’yi durdurabilmek, etkileri altına alabilmek ve diz çöktürebilmek için DÜĞMEYE BASTILAR!..

Çünkü 2023’e ramak kaldı! Çünkü 2023 sonrası Türkiye’nin nasıl bir ülke haline gelebileceğini çok iyi biliyorlardı. 2023 sihirli bir yıldır! Çünkü Türkiye’nin 100. Yılı… YENİ YÜZYIL…  Yeni Yüzyıl’da Türkiye şahlanacak/uçacak! BATI bunu ister mi?! Çünkü Yeni Yüzyıl’da Türkiye’yi kimse tutamayacak! BATI buna razı gelir mi?! Çünkü Yeni Yüzyıl’da Türkiye dünyanın saygın, güvenilir ve gelişmiş bir ülkesi olarak karşılarına çıkacak! BATI bunu kabul eder mi?! İşte bu yüzden BATI Türkiye’yi durdurabilmek için harekete geçti!.. O yüzden Türkiye’ye her türlü yoldan saldırıyor. Türkiye’nin önünü tıkayabilmek için siyasi, ekonomik, toplumsal, psikolojik vs. her türlü yolu deniyor. Türkiye’ye DUR diyebilmek için zaten PKK/PYD ve FETÖ belasını ısıtıp ısıtıp sahaya sürüyorlar! Kargaşa/anarşi ortamı yaratmak için akla-hayale gelebilecek her yolu deniyorlar. Toplumsal kargaşa/anarşi ortamı yaratmak ve iç savaş çıkartmak için algı operasyonları, toplumsal kirli/kara propagandalar, provokasyonlar… Yetmedi bombalı eylemler… Aynen geçen gün İstanbul’un göbeğinde hem de İstiklal Caddesi’nde patlattıkları bomba gibi… Ve arkası gelecek… İnşallah başaramazlar… Ve sonra canlı bombalar… Suikastlar… Fail-i meçhuller… İnşallah, inşallah, inşallah başaramazlar… Ve başaramayacaklar da: yani amaçları!.. Bu millet ve bu devlet Kurtuluş Savaşı’nı yaşadı, bu millet ve bu devlet nice darbeler atlattı… Bu millet ve bu devlet nice terör belalarına göğüs gerdi… Bu millet ve bu devlet düştüğü yerden kalkmasını bilir…  Ölür ve yeniden dirilir!.. Bin kez ölse bin kez dirilir!.. Çünkü bu milletin ve bu devletin binlerce yıllık altın gibi bir mazisi var! Bu milletin ve bu devletin binlerce yıllık töresi/geleneği ve inancı var! Bu millet ve bu devletin yok edilmez bir BEKASI var!.. Ta ki KIYAMETE kadar! Kısaca bu milletin kutsal ve ulvi bir DAVASI var!.. İşte o yüzden 2023! İşte o yüzden 2053! İşte o yüzden 2071… ve 2123!..

Bugünkü konumuzun daha iyi anlaşılması için güncel bir olayı örnek vererek yazıma devam edeceğim. Bu örnekle BATI’nın (ABD ve bazı AB ülkeleri) Türkiye ile ilgili gerçek düşüncesini anlayacağız. Bu örnekle BATI’nın Türkiye’ye karşı olan öfkesini, kinini ve hırsını aleni bir şekilde göreceğiz. Bu örnekle BATI’nın ikiyüzlülüğüne aleni/açık bir şekilde şahit olacağız. Sadece bir ÖRNEK!.. Yani, daha geçen gün Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde alınan kararlara karşı BATI’nın nasıl bir öfke kustuğunu ve Türkiye karşı nasıl bir kin ile saldırdığına şahit olduk! Türk Devletleri Teşkilatı KARARLARI ve KKTC’nin dünya kamuoyu tarafından tanınmasının istenmesi… Ve BATI’nın ,Türk Devletleri Teşkilatı’na Türkiye’nin öncülük etmesine olan tahammülsüzlüğü… Perdenin arkasında ABD, önünde AB!.. İyi polis kötü polis oyunu!.. Kuzu postunda Kurt taktiği!.. Ukrayna-Rusya Savaşı’nda Türkiye’nin olağanüstü performans göstererek sergilediği barışçıl arabuluculuk girişimlerine övgüler!.. Yine dünyayı kasıp-kavuran Gıda/Tahıl Krizi’ndeki Türkiye’nin başarısına olan övgüler, teşekkürler, takdirler! Sonra Türkiye’nin arkasından bin-bir türlü tuzak, oyun, tezgah!.. Bu nasıl bir anlayış ki bu derce ikiyüzlü bir davranış sergileyebiliyorlar?! Bu nasıl bir düşünce ki Türkiye’nin yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazabiliyorlar?! Bu nasıl bir inanç ki kendi inançlarına/değerlerine/kutsallarına bile saygıları yok!..  İnsani, vicdani ve duygusal tepkileri bile ŞEYTANİ!.. Yani, YALAN…  Peki, Türkiye bütün bu olup-bitenleri yutuyor mu?! Elbet ki HAYIR!.. Çünkü karşılarında artık o eski Türkiye yok!.. Onlardan korkmayan ve onlara anladıkları dilden konuşabilecek bir TÜRKİYE var… İşte ONLARI korkutan da asıl bu ya!.. Türkiye özüne, gerçek kimliğine, asıl mayasına dönmüştü!.. Nasıl ki tarihte Türk ismi geçtiği zaman huzurları/rahatları bozuluyordu şimdi de öyle olmaya başladı. Çünkü Türkiye ÇILDIRMIŞTI!.. Karşılarında artık ÇILGIN TÜRKİYE vardı…

11 Kasım 2022 tarihinde Özbekistan’ın (Türk Dünyası Medeniyet Başkenti) Semerkant’ta yapılan 9.TDT/(Türk Devletleri Teşkilatı) zirvesinde Kıbrıs Türklerinin, Türk dünyasının bir parçası olarak görülmesi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’ye gözlemci üye olarak kabul edilmesi üzerine AB Dış İlişkiler Servisi Türkiye’yi ve TDT’yi rencide edici haksız, tek taraflı ve ikiyüzlü bir açıklama yapmıştı.

Avrupa Komisyonu Sözcüsü Peter Stano “Teşkilat üyelerinin onayını bekleyen bu karar üzücü ve Teşkilat’ın birçok üyesinin toprak bütünlüğü ilkesine ve BM Sözleşmesine güçlü destek ifade ettiği gerçeğiyle çelişiyor” diyerek KKTC’nin uluslararası tanınması için BM’den yardımcı olabilecek herhangi bir eylem beklenilmemesi ve iki toplumlu federasyon dışında başka bir alternatifin olmayacağı ve KKTC tanınması ile ilgili gayretlerin BM himayesindeki çözüm müzakerelerine zarar vereceğini ifade etmişti.

Avrupa Komisyonu’nun Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci olarak kabulü ile ilgili yapmış olduğu ağır ithamlar içeren tek taraflı, kasıtlı ve rencide edici açıklama karşısında Türkiye sessiz kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada “KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olması hakkında bugün AB Dış İlişkiler Servisi tarafından yapılan açıklamayı tümüyle reddediyoruz. Kıbrıs Adası’ndaki iki devletten biri olan KKTC’nin gözlemci üyeliğine ilişkin karar, 11 Kasım 2022 günü Semerkant’ta yapılan, Sayın Cumhurbaşkanımızın da katıldıkları Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesinde oybirliği ile alınmıştır. Zirve Bildirisinde de ifade edildiği üzere, Kıbrıs Türkleri Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır, Türk Devletleri ile her alanda ilişki kurup geliştirmesi en doğal hakkıdır” denildi.

AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano’nun bu açıklamasına tepki gösteren Türkiye, AB’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin isteği doğrultusunda hareket etmesini,  Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplumda saygınlığını engellemeye çalışmasını,  KKTC için ‘ayrılıkçı’ tanımlama yapmasını ve GKRY’nin adada tek devlet olarak kabul edilmesini esefle kınamıştır.  Türkiye, böylesi ikiyüzlü, kasıtlı ve tek taraflı bir düşüncenin Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı tarafından asla kabul edilemeyeceği yönünde bir açıklama yaparak AB’yi ve AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano’nu kınamıştır.

AB Sözcüsü Peter Stano’nun bu açıklaması, GKRY ve Yunanistan’ın kısır politikalarının adeta esiri haline gelen AB’nin ikiyüzlü davrandığının aleni/açık bir göstergesiydi.  Bu nedenle de Türkiye, Kıbrıs Türklerinin Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve uluslararası toplumun KKTC’ni tanıması gerektiği yönünde bir açıklama yaparak AB’yi uyarmıştır.

Öte yandan Türk Devletleri Teşkilatı 9’uncu Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın “Kuzey Kıbrıs’ı bir devlet olarak tanıtma konusunda bir sarmal oluşturmamız ve bu sarmalla dünyayı kuşatmamız lazım. İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs’ı dünyaya tanıtma imkanı bulacağız” sözleri Yunanistan’ı panikletmişti.  Türkiye’yi sürekli olarak ABD ve AB’ye şikayet eden Yunanistan yine boş durmadı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’nin devlet olarak tanınmasını isteyen sözleri üzerine Türkiye’yi Belçika’ya şikayet etti! Yunanistan, Belçika’ya sözde Türkiye’nin kışkırtıcı tavırlar sergilediğinden dert yandı.

AB, KKTC’nin uluslararası toplumda tanınmasına yönelik eylemlerinden bir an önce vazgeçmeli. Adanın tek sahibi GKRY değildir. KKTC de adanın asıl sahiplerinden birisidir. Kıbrıs adasında barışın, huzurun ve iki devletli çözümün tek yolu KKTC’nin varlığının bütün dünya devletleri tarafından tanınmasından geçer. Ya da 1963 yılından bu yana Kıbrıs Türk halkının gasp edilen müktesep egemen eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi sürecinin ardından gerçek çözüme gidilebilir.

Biz yıllardır Türkiye’nin dostu olmadığı konusunda binlerce kez yazı yazdık. Ne AB ne de ABD Türkiye’nin dostudur. AB ve ABD,  Türkiye’ye karşı ikiyüzlüdür. Dost görünürler düşmanlıklarını asla bırakmazlar. Hatta düşmanlıkları o kadar alenidir ki… Türkiye’nin büyümesine, gelişmesine ve uluslararası kamuoyunda söz sahibi olmasına asla ve asla tahammülleri yoktur.  ABD değil mi Türkiye’yi yıllarca siyasi, ekonomik, askeri ve istihbarı tehdit eden… AB değil mi tam 63 yıldır Türkiye’yi  üye yapacağız diyen… Şu anda Yunanistan’ı adeta bir silah deposu haline getiren ABD değil mi?! PKK/PYD/YPG,  FETÖ, DEAŞ dahil daha birçok terör örgütüne her türlü desteği verip üzerimize saldırtan ABD ve AB ülkeleri değil mi?! Saymış olduğumuz bütün bu terör örgütlerine arka çıkan, kollayan ve yardımcı olanların terör örgütlerinden bir farkı var mı?!

Yahu daha geçen gün İstanbul’un göbeğinde Taksim’de İstiklal Caddesi’ni kan gölüne çeviren ve 6 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine,  81 vatandaşımızın yaralamasına sebep olan terör örgütü PKK/PYD/YPG mensubu Suriye’li bayan terörist değil mi?! Peki, PKK/PYD/YPG’ye finansal, eğitim, silah, mühimmat, lojistik ve daha akla gelebilecek her türlü desteği veren ABD ve bazı AB ülkeleri değil mi?! Sözde Türkiye dostları AB ve ABD!.. Bir yanda Türkiye’nin izlemiş olduğu barışçıl, dengeli ve adil politikalarına ve uluslararası girişimlerine övgü dizerler bir yanda da Türkiye’nin kuyusunu kazarak akla gelebilecek her türlü yoldan saldırırlar! Çünkü karşılarında artık o eski Türkiye yok… Emir alan, boyun eğen, her dediklerini yapan bir Türkiye değil, tam aksine, güçlenen, büyüyen ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Türkiye var… İşte onları asıl kudurtan da buydu… Bir de içimizdeki işbirlikçileri ne yapacağız?! İçimizdeki hainleri, taşeronları ve kuklalara ne diyeceğiz?!  

Yukarıda da izah ettiğimiz gibi Türkiye artık sadece kendi sınırları içinde değil bölgesinde de güçlü hale geldi. Çünkü yılların hayali gerçekleşti: Türk Devletleri Teşkilatı… İşte buna hazmedemiyorlar… Türkiye’nin son 20 yıl içinde kabuğundan silkinerek özüne/mayasına ve gerçek kimliğine dönüşünü hazmedemiyorlar… Türkiye’nin, yüzyıllarca esaret altında kalıp da her biri bağımsızlığına kazanarak devlet olmuş soydaşlarıyla kucaklaşmasını/kaynaşmasını hazmedemiyorlar… Türkiye’nin Türk ve İslâm dünyasındaki liderliğini hazmedemiyorlar… Türkiye’nin son 20 yıl içinde siyasi, ekonomik, teknolojik, bilimsel, askeri, istihbarı vs. her alanda çığır açan, devası adımlar atan ve istikrarlı bir şekilde kalkınan, büyüyen, uluslararası arenada söz sahibi olan bir ülke olmasını hazmedemiyorlar…

İnanın yıllardır böylesi hassas konuları yazarken bazen ben de çıldıracak duruma geliyorum! Türkiye’ye karşı her türlü yoldan saldıranlara karşı öfkem öyle büyük ki!.. Vatanıma, milletime, devletime, bayrağıma, askerime, polisime, istihbaratçıma uzanan elleri kırmak için bin canım olsa seve seve vermeye hazırım. Bu acıyı daha geçen gün devlet ve millet olarak İstanbul İstiklal Caddesi’nde yaşadık. Fakat devletimiz öyle güçlüdür ki bunların hesabını mutlaka soracak! Kesin olarak adalet yerini bulacak! Her sabrın bir sonu vardır! Fakat adil ve hakkaniyet ölçüleri içinde akıllıca, mantıklıca ve usulüne uygunca her yanlışın, her hainliğin, her saldırının hesabı mutlaka sorulur! Yine de aşırı duygusallıktan ve aşırı öfkeden kaçınıyorum ki psikolojim/sağlığım bozulmasın. Çünkü bu konuda fazla derin düşüncelere dalarsam inanın ÇILDIRMAK elde değil… Benim çıldırmam her neyse de ya Türkiye’nin ÇILDIRMASINA ne diyeceğiz?! 

Evet Türkiye de ÇILDIRDI!.. İnanın iki yıl önce yazıldı, dizildi, kapağı da yapıldı, Kültür Bakanlığı’ndan izni de alında ama bir türlü yayınlanamadı! Yeni kitabım ÇILĞIN TÜRKİYE!.. Yani, yeni kitabımın adı ÇILGIN TÜRKİYE…  Şu anda üzerinde durduğumuz konumuzla ilgili olduğu için yeni kitabım ÇILGIN TÜRKİYE’nin sunuşu/önsözü ile bu yazımı sonlandırmak istiyorum.

“ÇILGIN TÜRKİYE: Dünyanın şu anda içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı ve toplumsal yerini/konumunu ve dünyayı yöneten, yönlendiren, organize eden küresel organizasyonun başındaki derin güçleri ve projelerini çok iyi anlayabilmek için ÇILDIRMAK gerekiyormuş. Emperyalist küresel güçlerin Türkiye üzerindeki baskılarını, tehditlerini ve yaptırımlarını durdurmak için her yol denenmişti. Türkiye’ye saldıran emperyalist güçlerin taşeronu/maşası olan PKK, FETÖ ve diğer terör örgütlerini de etkisiz hale getirmek için her türlü çözüm yoluna başvurulmuştu. Fakat bir sonuç alınamamıştı. Bir tek yol kalmıştı o da ÇILDIRMAK!.. Emperyalist küresel güçlerin Türkiye üzerindeki amacını anlayabilmek için meğer ÇILGIN TÜRKİYE olmak gerekiyormuş.  Türkiye’ye yönelik tüm iç ve dış baskılara, tehditlere, tuzaklara, oyunlara, kumpaslara gelmemekle birlikte aynı zamanda korkmamak, yılmamak, ölümüne mücadele etmek için ÇILGIN TÜRKİYE olmaktan başka da bir yol kalmamıştı.

Ve yıl 2022… Sözde müttefikimiz ABD’nin Türkiye’ye yönelik baskı, tehdit, yaptırım vs. gibi eylemlerine ne diyeceğiz?! Bir yanda Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı kışkırtırken diğer yanda sınırlarımızın güvenliği amacıyla Suriye’de 30 kilometre derinliğe inerek ‘güvenli bölge’ oluşturma için yapılacak olan son operasyonu engelemeye yönelik PKK/YPG terör örgütüne her her türlü desteği vermekten çekinmiyordu!..  ABD ve bazı AB ülkeleri Türkiye’yi abluka altına almak için siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı vs. tüm varlığını etkisiz hale getirmek için akla-hayale gelmedik her türlü yola başvuruyorlardı. Artık Türkiye’nin de sabrı kalmamıştı. Bıçak kemiğe dayanmıştı. Ve sonunda TÜRKİYE ÇILDIRDI…

Daha doğrusu Türkiye’nin o eski TÜRKİYE olmadığını çok iyi anlamışlardı. Türkiye’nin üç ayrı ÇILGIN PORJESİ vardı: 2023, 2053, 2071… Türkiye 20 yıl içinde bütün engellemelere rağmen 2023 Projesi’ni başarıyla gerçekleştirmişti. 2023’e bir yıl kalmıştı. İnşallah bu bir yıl içinde 2023 Projesi tamamlanmış olur. Ya 2023 sonrası… Sırada 2053 ve 2071 Projeleri vardı. Emperyalist güçlerin asıl korkusu işte bu projelerdi. Türkiye son 20 yıldır çılgınca projeler hazırlıyor, çılgınca adımlar atıyor ve çılgınca yoluna devam ediyordu. Yıllarca Türkiye’nin emdiği sütü burnundan getiren, yıllarca Türkiye’ye ecel terleri döktüren, yıllarca Türkiye’yi kul-köle yapmak isteyen emperyalist küresel güçlerin oyununu ÇILGIN TÜRKİYE bozmuştu. İşte BATI’yı (ABD ve bazı AB ülkelerini) asıl korkutan da buydu!..”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER